Başbakan Davutoğlu, Suriye Ulusal Koalisyonu’na yardım etmeye devam edeceklerini kaydetti. Esed rejiminin zulmü karşısında Suriye Ulusal Koalisyonu’nu güçlü kılmanın Suriye halkının bir kıskaca alınmasını engelleyeceğini dile getiren Başbakan Davutoğlu, “Bugün Suriye halkı kıskaca alınıyor. Bir tarafta Eser rejimi diğer tarafta DEAŞ terörü. İnsanlık dışı rejimle, insanlık dışı bir terör örgütünün arasında Suriye halkı kıskaca alınmaya çalışılıyor” diye konuştu.
Hollanda’nın başbakanın, “bizden giden gençler eğer Hollanda’ya dönmelerindense Suriye topraklarında ölüp kalmaları isteriz” dediğini anımsatan Başbakan Davutoğlu, “Bunlar kabul edilebilir şeyler değil. Gençlerinize sahip çıkınız. Hepimiz gençlere sahip çıkmakla yükümlüyüz. DEAŞ terör örgütü karşısında da çok açık net bir tutum sergiledik, Esed rejimi karşısında da. Yol nedir, yol şudur, tarihte hep Anadolu’yla iç içe yaşamış, bizimle birlikte kaderini paylaşmış Suriye halkı aslında tarih boyunca hiçbir zaman aşırılığa meyletmemiştir. Suriye tarihinde aşırı akımların etkisini görmezsiniz. Halep aynen Şanlıurfa gibi İbrahimi geleneğinin sürdüğü her kültürün iç içe yaşadığı mübarek bir şehirdi. Şartlar bizi onlardan ayırdı ama Şanlıurfa’ya, Gaziantep’e duyduğumuz muhabbeti Halep’e de duymamızı kimse engelleyemez. Çünkü gitsinler Çanakkale Şehitliği’ne baksınlar, Haleplileri saysınlar ondan sonra gidip Esad’ın elini sıksınlar. Bakü şehitliğine gitsinler Haleplileri görsünler, Kudüslüleri görsünler” dedi.
Başbakan Davutoğlu, dünya liderlerinin Rachel Corrie’nin kahramanlık hikayelerinden ders alması gerektiğinin altını çizdi.
Tek başına bir kadının insanlık vicdanı adına İsrail’in tanklarının karşısında dimdik durduğunu ve öldürüldüğünü ama hakkı ayakta tuttuğunu vurgulayan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Biz ona bu ölüm yılım dönümünde ona da ailesine de şükranlarımızı buradan ifade ediyoruz. Böyle bir evlat yetiştirdikleri için insanlık vicdanı olduğunda ırk ayrımı, din ayrımı yoktur. Filistin’de bu hakkı, hukuku savunan batılı, ABD’li bir genç hanım aynı zamanda bu kadınlar gününü kutladığımız günlerde dünya kadınlarına da güzel bir mesaj vermiş oldu. Biz Türkiye’yi Çanakkale Savaşı’ndan İstiklal Marşı’nın yazıldığı dönemlere giden süreçte yaşanan acılardan aldığımız dersle kudretli bir şekilde yeniden inşa ederken Türkiye’de adaleti nasıl savunmuşsak, dünyanın her yerinde de adaleti savunmaya devam edeceğiz. Bu konuda da hiçbir tereddüt göstermeyeceğiz. Halepçe’ye sahip çıktığımız gibi Halep’e, Bağdat’a sahip çıktığımız gibi Şam’a, Kudüs’e sahip çıktığımız gibi Saray-Bosna’ya da Bakü’ye de Semerkant’a da aynı aşkla sahip çıkmaya devam edeceğiz. Çünkü bizim destanımız Dedem Korkut’tan beri süren köklü bir destandır.”
Bu sırada grup toplantısında bulunan bir partilinin “Avuçlarını yalarlar sayın Başbakanım” diye bağırması üzerine Başbakan Davutoğlu, “Aynen öyle. Avuçlarını yaladılar, yalayacaklar” diye karşılık verdi.
2011 seçimlerine giderken yine birçok tapeler ve bir çok demokrasi ve ahlak dışı oyunlar oynandığını dile getiren Başbakan Davutoğlu, 2013-2014 seçimlerine giderken 2013 yılında Gezi provokasyonuyla uğraştıklarını kaydetti.
Dünyadaki ekonomik durgunluğa rağmen AK Parti’nin iki seçimde de büyük başarı sağladığını vurgulayan Başbakan Davutoğlu, 2014 yılında AK Parti kadroları olarak bir destan yazdıklarını ifade etti.
2015 yılında seçimine giderken başka kumpasların içerisine de gireceklerini belirten Davutoğlu, “Ama biz başımız dik yola devam edeceğiz. Türkiye’deki kur hareketliliğini sanki Türkiye’de kriz varmış gibi yansıtanlara buradan sesleniyorum; çok iyi biliyorlar bu dünyadaki dalgalanmanın Türkiye’ye yansıması, doğal yansıması. Türkiye Kasım 2014’den 12 Mart 2015’e kadar Türk Lirası yüzde 14.2 değer kaybetti, doğrudur. Ama Euro yüzde 14.6 değer kaybetti. Brezilya Reali yüzde 17.9 değer kaybetti. Kolombiya Pezosu 15.5 değer kaybetti. Yani genel trend içinde aslında bizim Türk lirasındaki değer kaybı ki bunun içinde önüne geçecek tedbirler aldık, alıyoruz belli bir ortalamada tutuldu ve herhangi bir şekilde ekonomimizin etkilenmesinin de önüne geçildi. Bu kampanyalar karşısında ABD devletlerinde Türkiye’deki gerçekleştirmekte olduğumuz ekonomik değişim programlarını Newyork’ta anlattığımız da gelir gelmez hemen ekonomi bürokrasinin önemli yöneticiyle görüştük. En kötü senaryolarla ilgili tedbirler planladık, en iyi senaryoya nasıl gidebiliriz diye de yine tedbirlerimizi netleştirdik. Türkiye’de ekonomi rasyonel bir zemin de hareket etmektedir. Kimse bizden irrasyonel bir tepki beklemesin. Rasyonel zeminde olmak Türkiye’nin iddialarından vazgeçmesi anlamına gelmez. Ekonomimiz büyüyecektir. Bütün ekonomik parametrelerimiz son derece sağlamdır. Finansal yapımız sağlamdır, bankacılık sektörümüz sağlamdır. Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki biz bu çerçevede ekonomimizi en güçlü zeminde yürütmeye kararlıyız. Ekonomi yönetiminde farklı kanaatler varmış gibi kriz senaryosu yapanlar avuçlarını yalayacaklar. Merkez Bankası başkanımızın cumhurbaşkanımıza verdiği brifing sonrasında da tekrar konuları ele aldık, dün bakanlar kurulunda da tedbirleri gözden geçirdik dünya piyasaları ne kadar dalgalanırsa dalgalansın bizim yüreğimizdeki millet aşkı dalgalandıkça ekonomimiz, demokrasimizde, dış itibarımız da yerli yerinde olacaktır. Kimse kriz senaryoları üzerine hesap etmesin, hesap eden, krize yatırım yapanlar kesinlikle kaybedecektir” dedi.