Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Albayrak "Tuz Gölü depolama tesisinde 2017 Ocak ayından itibaren cavernlere sırasıyla gaz basmaya başlayacağız" dedi.
Bakan Albayrak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı. Hükümetlerarası anlaşması 10 Ekim'de imzalanan ve Rus gazını Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşıması planlanan Türk Akımı doğalgaz boru hattı projesinin önemine dikkati çeken Albayrak, "Türk Akımı bizim için kazan-kazan çerçevesinde gelişen ve kriterlerimize uygun bir proje. Bu konuda olumlu adımlar atıldı, iyileştirmeler oldu" değerlendirmesinde bulundu.
Albayrak, Türk Akımı ile ilgili sürecin 2014'te başladığını hatırlatarak, Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan krizden sonra projenin daha da hızlandığını anlattı.
Rusya ve Ukrayna arasındaki kontratın 2019'da sona ereceğinin altını çizen Albayrak, "Batı Hattı'ndan Ukrayna üzerinden gelen gazla ilgili yaşanan sıkıntılara dayalı olarak Rusya bir altyapı geliştirerek bölgesel enerji politikalarına dayalı yeni bir proje ortaya koydu. Bu projenin Türkiye iç piyasası ayağı olduğu kadar Avrupa piyasası ayağı da var" dedi.
- Albayrak, son dönemde yeni boru hatları ve projelerin geliştirildiğini vurgulayarak, "Türk Akımı'nda her iki tarafın da kendi iradesine dayalı adımlar atılacaktı, ancak 24 Kasım krizi sonrasında 7-8 aylık bir duraklama oldu. Bu yaşanan problemden sonra haziran itibarıyla ilişkilerin normalleşmesi, eylülde Çin'de devlet liderlerinin görüşmesi ve kendilerinin Türkiye'ye Dünya Enerji Kongresi'ne gelmesiyle Türk Akımı'nda bir anlaşmaya vararak önemli bir adım attık" diye konuştu.
Türk Akımı'nda birinci boru hattının Türkiye'ye, ikinci hattın ise Türkiye üzerinden Güney Avrupa pazarına ve piyasalarına gaz sağlamakla alakalı olacağını anlatan Albayrak, şöyle devam etti:
- "İkinci hattın gelişmeleri Avrupa piyasasıyla ilişkili bir husus. Biz Türkiye olarak üç gerekçe açısından bakıldığında Türk Akımı'na önemli bir proje olarak bakıyoruz. Proje bizim için win-win oldu, olumlu adımlar atıldı, iyileştirmeler oldu. Aynı zamanda arz çeşitliliği açısından da önemli. Üçüncü olarak, bu proje Türkiye'nin ve bölgenin ilişkilerini pozitif etkileyecektir, önemlidir. Rus tarafıyla çok verimli toplantılar, başarılı müzakere süreçleri yürüttük. Bu çerçevede proje, Türkiye'nin Batı Hattı özelinde yaşanan muhtemel krizleri elimine etmesi için önemli."
Albayrak, Türk Akımı projesinin özellikle Batı Hattı özelinde yaşanabilecek krizleri elimine etmek için önemli bir proje olduğunu yineleyerek, "2017 itibarıyla inşaatın başlaması planlanıyor, projenin ilk kısmının 2019'a yetişmesi konusunda bir gecikme öngörmüyoruz. Öte yandan, indirim ve tahkim ayrı konular. İndirimle ilgili müzakereleri teknik düzeyde ilgili arkadaşlar devam ettiriyor. Tahkim hususu ise özellikle 2010, 2011 ve 2012'den sonra yaşanan fiyat marjından kaynaklanıyor. Haklı talebimiz uluslararası mahkemelerde aynı şekilde devam ediyor ve edecek. Buradaki hakkımızı hukuki zeminde, tahkim özelinde talep etme konusunda geri adım atmış değiliz. Süreç devam ediyor" ifadelerini kullandı.
Albayrak, İsrail gazının Türkiye'nin uzun süredir gündeminde olduğunu hatırlatarak, 23. Dünya Enerji Kongresinde İsrail Enerji Bakanıyla bu konuyu görüştüklerini söyledi.
Enerji projelerini 3 ana kriteri göz önüne alarak değerlendirdiklerini ifade eden Albayrak, "Birincisi, bu projenin paydaşlara kazan-kazan çerçevesi içinde bir katkısı olması lazım. İkincisi bölgenin enerji arz güvenliğine katkı sunmalı. Bunun katkısı enerjinin maliyetini, rekabetçiliğini ve ulaşılabilirliğini etkiliyor. Üçüncüsü, bölgesel ve küresel barışa katkı sunması lazım. Doğu Akdeniz gazı hem Türkiye hem bölge için olumlu bir alternatif. Doğu Akdeniz'deki projelere olumlu bakacağımızı ilettik. Önümüzdeki dönemde bununla ilgili gelişmeleri göreceğiz."
Albayrak, Gazze'ye elektrik sağlanması konusundaki gelişmelere ilişkin ise "Gazze ve Cenin başta olmak üzere, bölgedeki insanların huzuruna, kalkınmasına ve refahına katkı yapacak projeler lazım. Bunlardan biri elektrik projesi. Bununla ilgili çalışmalara başladık. Muhataplarımız da gayet pozitif bir yaklaşım sergiliyorlar. Teknik düzeyde ekipler çalışmaya başladılar. Olumlu projelerin hayata geçirilmesine ve bölge insanlarının refahına katkı yapacak tüm projelere olumlu bakacağız" değerlendirmesinde bulundu.
Gazze'ye elektrik sağlanması konusunda kesinleşmiş bir model olmadığını aktaran Albayrak, şöyle devam etti:
"Masada şu anda konuşulan pek çok alternatif var. Biz meseleye kısa vadeli değil, orta ve uzun vadeli bakıyoruz. Kalıcı ve uzun soluklu çözümler üretmek lazım. Gazze'de şu an sadece bu konuda değil, üretim, sistem ve trafo altyapısı gibi birçok eksiklikler de var. Geçmiş dönemde yaşanan yıkımların da ortaya koyduğu çerçevede birçok eksiklikler de var."
Albayrak, alternatifler içinde olumsuzluklara karşı makul çözümlerin üretilmesi için çalıştıklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Denize gemi yanaştırılması ve bunun maliyeti, içeriden sistem veya farklı yakıtlar sağlanması, bölgedeki santrallerle iletimi iyileştirerek yoğun bir elektrik girişi gibi konunun birçok farklı ayağı var. Tabi siyasi ve ekonomi ayağı, teknik ve altyapı ayağı da var. Biz tüm bunları geçmişte önerilen bir iki modele bakmadan, bugünkü ihtiyaçlar dairesinde hepsini tek tek masa üzerine koyarak Gazze için, özellikle Gazze halkı için en doğru, makul ve faydalı olan alternatif üzerinde yürüyelim istiyoruz. Şu anda kesinleşmiş bir şey yok. Çalışmalar devam ediyor. İnşallah en yakın dönemde çalışmalar nihayete erdikten sonra olumlu adımlar atmaya başlayacağız."
Yenilenebilir enerjiye ilişkin bir soru üzerine Albayrak, Konya-Karapınar'da Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA) olarak açıklanan güneş enerjisi yatırımının Türkiye'nin hem iç piyasasındaki enerji ihtiyacını karşılamada hem de bölge ülkelere ihracat yapma potansiyelini artıracağını söyledi.
Türkiye'nin güneş ve rüzgar enerjisinde çok yüksek potansiyeli olduğunu dile getiren Albayrak, YEKA modeli ile bankalar tarafından da finanse edilen bir proje ortaya koymayı amaçladıklarını ifade etti. Albayrak, bu projeleri üç kritere göre seçtiklerine işaret ederek, şöyle konuştu:
"Kriterlerimiz o bölgenin kapasite itibarıyla fizibıl olması, o bölgedeki arz ve talebin makul olması, üretilecek enerji eğer taşınacaksa yapılacak olan iletim altyapısının pahalıya gelip gelmeyeceği noktasında sıralayarak bundan sonraki bölgeleri de açıklayacağız. Konya-Karapınar'da 15 yıl süreyle alım garantisi söz konusu, inşaatı da dahil olmak üzere. Burada kullanılacak panellerin Türkiye'de üretilmesi, ilk etapta en az yüzde 65, sonra 75 ve yükselerek giden yerlilik şartımız var. Bunun içinde asgari 100 Ar-Ge çalışanı ki en az yüzde 80'i yerli olmak koşuluyla bir model ortaya koyduk. Biz en uygun, en makul ve en temiz elektriği istiyoruz. Bugün yenilenebilirde ödediğimiz rakamın çok altında olacağına yönelik ilk sinyalleri alıyoruz. Bunu başarılı bir şekilde hayata geçirdikten sonra 2017'nin ilk çeyreğinde aynı modeli, rüzgar için yapmak amacıyla bölgeleri belirledik çalışmalarımız devam ediyor. Elektrik, teknoloji transferi ve Ar-Ge'ye ihtiyacımız var. Güneş ve rüzgarda çok stratejik, sadece Türkiye'nin iç piyasası için değil, bölge için de önemli olacak yatırımlar olacak."
Rusya ile geçen yıl yaşanan kriz ve beraberinde yaşanan doğalgaz sorununun Türkiye'ye çok farklı tecrübeler kazandırdığını belirten Albayrak, şunları kaydetti:
- "Bu çerçevede enerji politikalarıyla ilgili önceliklerimizi çok somut bir şekilde güncelledik. Türkiye bölgenin en büyük enerji tüketen ülkelerinden bir tanesi, Avrupa'yı kattığınızda özellikle gazda Almanya'dan sonra 2'nci sırada. Türkiye enerji büyümesini ekonomik büyümesiyle eş zamanlı ve eş güdümlü yürüten ve bu çerçevede enerji talebi açısından bakıldığında dünyada Çin'den sonra bakıldığında 2'nci büyük ülke. Bizim enerji ihtiyacımız bu anlamda hayatiyet addediyor. Meşhur şarkı sözü gibi "varlığı dert, yokluğu yara" gibi varlığında da yokluğunda da stres yaşadığımız bir ürün. Onun için Türkiye gibi dışarıdaki enerji kaynaklarına bağlı bir ülke için bakıldığında çok farklı senaryolara hazırlıklı olmak lazım."
Albayrak, doğalgazın Türkiye'nin temiz enerji konseptinde çok önemli yatırımlar yaptığı bir ürün olduğunu hatırlatarak, "Bu çerçevede sadece enerji üretiminde değil, aynı zamanda ısınma için de tükettiği bir ürün. Nitekim bugün itibarıyla ulaştığımız rakam yaklaşık 12-13 milyar metreküpe yakın. Türkiye ısınmada doğalgaz üzerinden şu veya bu şekilde faydalanıyor." dedi.
Doğalgazda daha iyi bir noktaya gelme açısından Türkiye'nin arz güvenliğiyle ilgili alternatif kaynakların çeşitlendirilmesi ve bununla ilgili sadece ülke pazarı değil, ürün ve altyapı çeşitlendirmesini yapması gerektiğini dile getiren Albayrak, şöyle devam etti:
"Nitekim açıklamasını yaptık, inşallah aralık ayı itibarıyla iki kritik projeyi hayata geçireceğiz. FSRU dediğimiz yani yüzer bir LNG terminali dediğimiz gemilerde diğer geminin yanaşarak getirdiği LNG'yi gazlaştırarak sisteme enjekte ettiği, teknolojik olarak yeni dönemde ortaya çıkmış çok önemli bir ürün. Bunun en büyük avantajı çok kısa sürede devreye alınabilmesi, çünkü normal bir LNG terminali 3 ila 5 yıl sürecekken, bunu çok daha hızlı devreye almak mümkün. Bu tesisi bu yıl sonu itibarıyla devreye alacağız ve bunu 9 ay gibi belki de rekor bir sürede yapmış olacağız. Bu tesisi devreye alarak, bu kış öncesinde Türkiye'ye günlük ek 20 milyon metreküp gaz basma kapasitesi sistemini devreye almak bizim için çok önemli bir gelişme."
Aliağa'daki LNG terminalinin kapasitesinin geliştirileceği bilgisini de paylaşan Albayrak, "Bu aralık ayı itibarıyla yine inşallah yüzde 50'lik kapasite artışını ortaya koyacak ve inşallah yaza da 16 milyondan 25 milyona çıkmasını müteakip, önümüzdeki yıl 39 milyon metreküpe çıkacak, bu da yine müthiş bir başarı. Bu projedeki arkadaşları tebrik etmek lazım" ifadelerini kullandı.
Albayrak bu projeler dışında alternatif projeleri geliştirme konusundaki çalışmalarla ile ilgili ise şunları kaydetti:
Albayrak, Türkiye'nin her türlü senaryoya ve farklı sebeplerle ilgili oluşabilecek sonuçlara hazırlıklı olması gerektiğini belirterek, enerjideki krizleri yönetebilmesine dayalı altyapılarını hazırlaması gerektiğini vurguladı.
Bu kış için güzel adımlar attıklarını dile getiren Albayrak, "Önümüzdeki kış inşallah daha da güzel adımlar atacağız. Bunun bir tarafından da BOTAŞ her zaman olmak zorunda, ama onun dışında özel sektörün de bir şekilde önünü açacak kaynak çeşitliliğini, rekabeti, kapasiteyi artırarak buna dayalı fiyat rekabetiyle maliyetleri düşürecek iklimi de oluşturmamız lazım. Bu çerçevede özel şirketlerimiz de katkıda bulunmaya devam edecekler" diye konuştu.
Türkiye'nin bölgesindeki ülkelerden ayrıştığı en önemli hususları, altyapısının birçok ülkeye göre iyi noktada bulunması, istikrarlı bir yaşam standardı, enerji arz güvenliğinin olmazsa olmazı olan enerji piyasalarındaki güvenilir bir oyuncu olması olarak sıralayan Albayrak, tüm bunlar birleştirildiğinde Türkiye'nin müthiş bir resim ortaya koyduğunu ve kendilerinin de bu durumu kararlı adımlar atarak devam ettireceklerini kaydetti.
- Başkanlık konusunun referanduma götürülmesine ilişkin tartışmalara değinen Albayrak, bu konuyu AK Parti'nin yıllardır zikrettiğini ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çok samimi bir duruş ortaya koyduğunu dile getirdi.
Albayrak, mevcut sistemde özellikle son dönemde yaşanan çelişkilerle alakalı, sahadaki uygulamayla yasal düzenleme arasındaki kopukluktan kaynaklı sorunların çözülmesine dayalı tartışmanın uzun zamandır sürdüğünü hatırlatarak, şöyle konuştu:
"Sayın Bahçeli çok samimiyetle, 'bunu getirelim, çözelim ve sonra da halka sunalım' dedi. Biz de bunu söylüyorduk. Biz de 'bu sistem yarın öbür gün siyasi krizlerle bizi karşı karşıya bırakabilecek bir sistem. Bunu düzeltmemiz lazım, nasıl geliştirelim' yönündeki düşüncelerimizi ifade ediyorduk. 'Kim ne öneriyorsa, getirsin, halkımıza soralım ve ne karar veriliyorsa öyle olsun' dedik. Tabii, 15 Temmuz'dan sonra yaşanan bir süreç var. Türkiye'de örgütsel yapılar, bunların içine sızmış yapılar var. Birçok siyasi figür kimin neye hizmet ettiğini görüyor sanırım. Bu noktada, Sayın Bahçeli'nin özellikle bu çatışmayı çözmeye dayalı sıkıntıyı halka götürmeye dayalı söyleminin samimi, gerçekçi ve Türkiye'nin menfaatine olduğunu düşünüyorum. Bu noktada ön alacak her siyasi kişi ve kurum halkın gözünde değer alacaktır, teveccüh görecektir çünkü yıllardır bunu konuşuyoruz. Artık bu konunun halkın gündeminden düşmesi lazım. Referandumdan sonra meydanlara iner ve halka anlatırsınız, halk da buna ne karar verirse öpüp başınıza koyarsınız."
Mevcut sistemde yetkilerin birbiriyle çakıştığını, kuvvetler ayrılığının tam olarak uygulanamadığını ve bu şekilde öncekinden daha çok krize gebe olabilecek bir durumla karşı karşıya olunduğunu vurgulayan Albayrak, bu sistemin değişmesi gerektiğini ve kendilerinin önerdiği gibi Başkanlık sisteminin daha hızlı ve etkin bir sistem getireceğini anlattı.
Albayrak, bu sisteme ilişkin detaylı bir çalışmanın ilgili bakanlıklar tarafından yapıldığını belirterek, "(Başkanlık sistemine ilişkin çalışma) Önümüzdeki hafta tamamlanacak ve Meclis'e getirilecek. Olumlu bir şekilde neticelenirse ki, ben endişe duymuyorum, birilerinin söyleminden hareketle, ben Sayın Bahçeli'nin samimi olduğu, AK Parti'nin de sağlam ve dik duracağından hareketle referanduma gitmesiyle ilgili bir sorun yaşanacağını düşünmüyorum. Bu artık siyasi bir mesele olmaktan çıkmıştır. Millet artık 'bunu gündemden düşürün' diyor. Tabii ki referandum sürecinde herkes demokrasi çerçevesinde anlatımlarını yapacak ve bu da Türkiye'nin son 200 yıllık tarihinde önemli bir kırılma olacak ama ne olursa olsun Türkiye'nin güçlü yürüyüşünü ve barış söylemini olumlu etkileyecek bir süreç olacağını düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Albayrak, son dönemde Türkiye'nin terörle mücadelede yoğun bir çalışma içerisinde olduğunu hatırlatarak, "Birçok şey ifade ediliyor, şahsi olarak kanaatim Türkiye'de 15 Temmuz sonrasında oluşan bir hava var, bu havayı, algıyı ve motivasyonu bozmaya yönelik birçok farklı müdaheleler var. Benim kanaatim bunların zerre kıymeti yok, eğer son yıllarda yaşanan bütün bu gelişmelerle paralellik arz ediyorsa bunları dikkate almayacağız. Söyleyene ve söylenene bakmak lazım. AK Parti 17-25 Aralık sürecinden itibaren bunu yapıyor. 15 Temmuz sonrasında da bu mücadele devam ediyor. Söyleyene bakıyorsunuz, FETÖ ile ilgili bir tasarrufta bulunmayıp da spotları size çeviriyorsa bunları dikkate almanın anlamı yok." diye konuştu.
Yatırım yapılmış ve bir noktaya getirilmiş iki örgütün son bir yılda deşifre olduğunu ve Türkiye'nin de bunlara karşı mücadelesine devam edeceğini ifade eden Albayrak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yapılan sözde eleştirilerin eğer sizin mücadelenizi akamete uğratmaya yönelikse bunu dikkate almaya gerek yok. Mücadelemizi en üst düzeyde sürdürüyoruz. Yeni bir darbe girişimi olacağını düşünmüyorum, ancak çok dikkatli olunması gereken bir süreçten geçiyoruz. Halkımız, tüm oynanan tiyatronun farkında. 'Olağandışı siyasete müdahaleyle şekillenecek bir olayın müsebbibi maşa olmayacaktır, bu maşayı elinde tutan olacaktır' yaklaşımıyla bakıyor halkımız. Türkiye çok asil bir millet, uluslararası toplantılarda hayranlıkla tebrik ediyorlar. Türkiye artık başka bir Türkiye herkes bunu kafasına yerleştirmek zorunda, ipinin ucunu kaybetmiş havlayanlarla muhatap değiliz, o tasmayı ellerinde tutanlarla muhatabız. Isıran değil ısırtan muhataptır diye bakıyor milletimiz. Türkiye'de bundan sonra olabilecek hiçbir olayın muhatabı taşeron örgütler değildir. Türkiye, bölgenin en önemli ülkelerinden biri. Türkiye'yi kazanmak mı istiyoruz yoksa ilelebet farklı bir noktada mı görmek istiyoruz. Türk milleti çok asil ve cesur bir millet, 15 Temmuz'da asaletini bir kez daha ortaya koydu. 79 milyon olarak hepimiz gördük ve onur duyuyoruz bu milletin bir ferdi olarak. Uluslararası toplantılarda bizi tebrik ediyorlar. Türkiye artık başka bir Türkiye, herkes bunu kafasına yerleştirmek zorunda."
Albayrak, Musul'da DEAŞ'a karşı verilen mücadele sürecinde de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni bir söylem ortaya koyduğunu ve burada Türkiye'nin hassasiyetle zikrettiği söylemlerin muhatap alınmadan ortaya çıkabilecek bir hatanın bedelinin çok ağır olacağına işaret etti.
"Onun için de Türkiye'nin söylemleri üzerinde çok yoğun bir diplomasi yürütülüyor" diyen Albayrak, Musul'da Amerika'daki seçimlerden önce bu adımın atılmasının çok daha dikkatli ve hassas bir şekilde takip ve koordine edimesi gerektiğini dile getirdi.
Albayrak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da dediği gibi Türkiye'nin sadece saha değil aynı zamanda masada da çok önemli bir katkı yapmaya devam edeceğini ve etmek zorunda olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Bölgenin en tecrübeli ülkelerinden birisi olarak Türkiye'nin tüm bu politikalar görüşülürken göz ardı edilmesi düşünülemez. Bu artık sadece bölgenin değil dünyanın sorunu hale gelmiştir. Bu dünyanın problemi olma noktasında artan aşırıcılık, artan radikallik, toplumsal açıdan bakıldığında nefret ve öfkeye dayalı ayrımcılık dünyayı tehdit eder noktaya gelmiştir. Türkiye'nin barış söyleminin ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştı. İnşallah biz bu çerçevedeki samimi yaklaşımımızla, bundan sonraki süreçte çok net söylüyorum inşallah daha fazla dikkate alınarak en kısa sürede bölge barışıyla ilgili kritik adımlar atılmaya başlanır. Olumlu adımlar atmak için daha çok çalışmak zorundayız ama herkesin şunu bilmesi lazım ki 15 Temmuz'dan sonra Türkiye çok başka bir ülke. Tüm bu yaşanan süreçleri nefes alıp verir gibi gören bir millet var. Kimse bu milletin zekasıyla, aklıyla dalga geçmesin. İnşallah ben o anlamda daha optimist bakıyorum. Kolay süreçlerden geçmiyoruz. Özellikle referandum özelinde Sayın Bahçeli'nin açıklamalarıyla başlayan bir süreç başladı. Ne oyun oynanıyorsa oynansın ortaya çıkan resim doğal değilse millet bunun farkında olur. Onun için herkes ayağını ona göre denk almalı, milletimiz bu inançlı duruşunu sergilemeye devam etmeli. Bugün dünden daha iyi ve yarın da inşallah bugünden çok daha iyi olacak."
Albayrak, Trabzonspor'un yeni stadı ve futbola ilişkin görüşlerini de paylaştı. Trabzonspor'un stadında Kasım ayında maçların oynanmaya başlayacağı bilgisini aldıklarını belirten Albayrak, stadın resmi açılışının da aralıkta yapılacağını ifade etti.
Bütün spor dallarının olduğu gibi futbolun da eğlence ve zevk için takip edilmesi gerektiğini vurgulayan Albayrak, son dönemde büyüyen "futbol terörü" yüzünden statlara giden insanların azaldığını ve bu noktada yönetimlere ve yöneticilere de görev düştüğüne dikkati çekti.
Elektrik dağıtım sektörünün kendileri için önemli olduğunu ve AK Parti'nin başarılı iyileştirmelere imza attığını belirten Albayrak, "Elektrik özelleştirmeleri, 2013 yılı itibarıyla biten özelleştirmeler kapsamında yüksek rakamlı ihaleler oldu. 2013 sonrasında yaşanan kur dalgalanmasına dayalı yatırımcıların bilançolarında riskler yaşandı. Birçok yatırımcı son birkaç yıldır finansal problemlerle karşı karşıya kaldı. Likidite sıkıntısı olduğu zaman ilk kısıntı gidilecek yer yatırımlar, iyileştirmeler ve kalite hizmetleri. Bundan dolayı özellikle son bir kaç yıldır sektör, 21 dağıtım bölgesi özelinde vatandaşlarımız problem yaşadı." diye konuştu.
Vatandaşlardan en çok elektrik dağıtımına dayalı şikayetler aldıklarını ifade eden Albayrak, şöyle devam etti:
"Ocak ayı itibarıyla yoğun bir çalışma ortaya koyduk, mayıstaki sektör toplantısında net bir resim ortaya çıktı. Sektörü de durumu da biliyoruz, beklentileri de biliyoruz. Biz burada kazan-kazan çerçevesinde bir model oluşturduk. Birincisi teknik altyapı iyileştirmeleri ve kaliteli hizmetle vatandaşımız kazanacak, ikincisi kamu olarak biz vatandaşımıza kaliteli hizmet ortaya koymakla ilgili adımlar atacağız. Üçüncüsü de şirketlerin değeri tüm bu iyileşmelere dayalı olarak kurumsallık içerisinde kazanacak. Dolayısıyla, yatırımcı şirket değeri arttığı için kazanacak, kamu vatandaş memnun olduğu için vatandaş da layık olduğu hizmeti aldığı için kazanacak."
- Albayrak, 2010-2015 yıllarında elektrik dağıtım bölgelerinde belirlenen yatırım bütçesinin 8 milyar lira olduğunu hatırlatarak, "Elektrik dağıtım sektörü 2016-2020 döneminde 18 milyar liralık yatırım yapacak. Kamu olarak bizler de Türkiye Elektrik İletim AŞ'nin (TEİAŞ) ana omurga sistemi için 12 milyar liralık yatırım yapacağız. Böylece, 30 milyar lirayı bulan bir yatırım hacmi ortaya çıkıyor." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin elektrik sistem altyapısını iyileştirmekle ilgili çalışmaların 5 yıl içinde tamamlayacaklarını kaydeden Albayrak, "Elektrik tüketimimiz 80 bin megavatı geçti. Tüketim arttığı için insanımızın yaşam standartını daha iyi bir noktaya taşımak için teknik altyapı konusunda hiç bir bahane üretmeden bunu iyileştirmek zorundayız. Elektrik iletim süreci reçetesini yazdığımız ve sıkı takip ederek önümüzdeki 3-5 yıl içerisinde Tükiye'nin gündeminden düşüreceğimiz bir konu olarak kalacak." değerlendirmesinde bulundu.
Albayrak, Akkuyu Nükleer Santraline ilişkin ise Türkiye'nin nükleer enerji piyasasında önemli bir pazar olduğunu ve yerli üretim açısından ülkenin alternatif bir oyuncu olma potansiyeliyle yeni bir sayfa açmış olduğunu söyledi.
Nükleer enerjinin Türkiye'nin 60 yıllık hayali olduğunu anımsatan Albayrak, şunları kaydetti:
"Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Sayın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı görüşmede, bunun uzun dönemde önemli bir yatırım olduğunu sürekli zikretti ve Türkiye-Rusya ilişkilerinde önemli bir adım olduğu düşünülerek bu stratejik yatırım adımı atıldı. Bakanlar Kurulu bununla ilgili çalışmayı önümüzdeki günlerde yapacak, resmi adımları atacaktır. Akkuyu özelindeki yüzde 49'luk payın devredilmesi konusu sözleşmede hak olan bir durum. Rosatom şirketi ve Rus tarafından bununla alakalı yerli ortaklar üzerinde görüşmeler yapıldığıyla ilgili bilgimiz var. Projenin finansal olarak daha hızlı hayata geçmesiyle ilgili adımlar çerçevesinde bakıldığında, Rus tarafının bununla ilgili görüşmeler yaptığı, önümüzdeki kısa dönemde bazı adımlar atılacağı bizim de bilgimiz dahilinde gerçekleşiyor. Bu projede yatırımcı Rusya ve yaklaşık 20 milyar dolarlık bir yatırımdan bahsediyoruz. Bunun teknoloji, altyapı, inşaat ve ekipmanı yaklaşık 10 yıllık hedefimiz 2023'te ilk reaktörün devreye alınmasıdır. Bununla ilgili üzerimize düşen adımları atıyoruz."
Albayrak, Türkiye'nin bölgesinde nükleer enerjisi santrali olmayan nadir ülkelerden biri olduğunu vurgulayarak, "Nükleer enerji santrallerini yatırım açısından bakıldığında en yeni teknolojiyle yapalım diyoruz. Bir tarafımızda Bulgaristan fakat diğer tarafta Ermenistan'a baktığımızda teknolojisi ve güvenliği ciddi risk taşıyan 40 yıllık Metsamor Nükleer santralinden bahsediyoruz. Uluslararası Atom Enerji Ajansı'nın Viyana'daki toplantısında ifade ettiğim çerçevede, sadece Türkiye için değil bölge için çok büyük riskler ihtiva eden ve bununla ilgili acil kararların alınması gerektiğini ifade ettikten sonra konu tekrar gündeme geldi. Bölgenin en önemli ülkesi ve özellikle enerjiye bağımlı olan bir ülke olarak Türkiye nükleerden vazgeçemez. Nükleere de bu alternatiflerden biri olarak baktığımızda stratejik ve önemli bir sektör bununla yürüyüşümüze devam edeceğiz ve Rusya'ya önemli bir yük düşüyor." diye konuştu.
Türkiye'de kurulması planlanan üçüncü nükleer santralle ilgili yoğun çalışmaların devam ettiğini belirten Albayrak, "Yaklaşık 18 tane kriter var, bu çerçevede biz artık son noktalara yaklaştık. Hem bölgeye hem de yatırımcıya karar verilmesiyle ilgili en geç 2017'de adımlar atacağız. Burada final hedefimizden şaşmamak için yol güzergahında yapacağımız çalışmaları başlattık, yani eş zamanalı yürüyecek çalışmaları bunlar belirlenmeden önce yaptık. Herhangi bir zaman kaybımız yok. Hızlı yapalım derken güvenlikten, teknolojiden ve kaliteden taviz vermek yok" ifadelerini kullandı.