Filistin'in Ankara Büyükelçisi Faed Mustafa, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı delegasyonunun Filistin'in enerji sıkıntısının belirlenmesine yönelik olarak bölgeye bu yaz gerçekleştirdiği ziyarete ilişkin, "Gazze halkının acılarını hafifletmek için her türlü konu ele alındı. Türkiye ve İsrail ilişkilerinin normalleşmesi İsrail-Arap anlaşmazlığında ve bunun merkezindeki Filistin meselesinin çözülmesi sürecinde, Türkiye'nin güçlü bir rol almasının önünü açacak." dedi.
Gazze'nin enerji ve su ihtiyacının karşılanmasına yönelik soruları yanıtlayan Mustafa, Filistin'de enerji meselesinin her zaman ciddi ve hayati bir sorun olduğunu söyledi.
Enerji sorununun Batı Şeria'dan ziyade aslen Gazze şeridinde yaşandığını dile getiren Mustafa, "Gazze şeridinin yüzde 81'inden az bir kısmına günün 8 saati ve yüzde 18'lik bir kısmına ise 8-17 saat arası elektrik verilebiliyor." diye konuştu.
Elektrik krizinin pek çok faktöre bağlı olarak 2006'da başladığını ifade eden Mustafa, saldırıya uğramasına karşın şu anda 100 megavatlık mazotla çalışan Filistin elektrik santralinin yanı sıra,120 megavat kapasiteli İsrail hattı ve 28 megavat kapasiteli Mısır hattı olmak üzere 3 tesisten sağlanan enerjinin yetersiz kaldığını anlattı.
En iyi durumda bile Gazze şeridinin toplamda 248 megavatlık enerji alabildiğine işaret eden Mustafa, şunları kaydetti:
"Asıl enerji ihtiyacı 450 megavat ve bu ihtiyacın 2020'ye kadar 820 megavata yükselmesini bekliyoruz. Filistin halkıyla dayanışma çerçevesinde, Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı delegasyonunun Filistin'in enerji problemlerinin niteliğini belirlemek ve çözmek için gerçekleştirdiği ziyarette, Gazze halkının acılarını hafifletmek için her türlü konu ele alındı. Bunların içerisinde, (İsrail'den gelen) 161 numaralı hattın sağladığı elektrik miktarının arttırılması, mevcut santralin geliştirilmesi, işletim maliyetinin azaltılması için mazottan gaz kullanımına geçilmesi, Mısır tarafından sağlanan elektrik hattına ön ödemeli sistemin kurulmasından güneş enerjisi sistemlerinin inşa edilmesine kadar çok çeşitli seçenekler bulunuyor."
Yüzer elektrik santrali projesine yönelik de değerlendirmelerde bulunan Mustafa, bu teklifin Gazze Şeridi'ndeki elektrik sıkıntısının azaltılarak problemin acil bir şekilde çözülmesi için daha önce Türkiye tarafından getirildiğini hatırlattı.
Mustafa, Gazze şeridindeki elektrik sıkıntısının çözülmesine yönelik Türkiye Cumhuriyeti'nin çabalarına minnettar olduklarını belirterek, "Ancak maalesef, İsrail'in kabul etmemesi üzerine, bu proje hakkındaki tartışmalar sona erdi." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye Cumhuriyeti'nin Filistin'le kardeşlik bağlarının bulunduğunun altını çizen Mustafa, Türkiye'nin Filistin'e yönelik desteği, ortaya koyduğu güçlü pozisyon ve bölge halkının haklarını savunmak için sağladığı politik desteğe minnettar olduklarını söyledi.
Mustafa, Türkiye'nin barış sürecine dahil olmasına kesinlikle olumlu yaklaştıklarını belirterek, "Aslında Türkiye ve İsrail ilişkilerinin normalleşmesi İsrail-Arap anlaşmazlığında ve bunun merkezindeki Filistin meselesinin çözüm sürecinde, Türkiye'nin güçlü bir rol almasının önünü açacak. Bu hepimizin arzu ettiği bir konu." diye konuştu.
Birleşmiş Milletler'e (BM) ve Filistin Su Yönetimi'ne göre, Gazze şeridinde, kıyısal havza suyundaki kirlilik nedeniyle insan kullanımına uygun suyun bulunmadığını anlatan Mustafa, bölgede yıllık tüketim 190 milyon metreküpken, havzanın tahmini kapasitesinin 60 milyon metreküp olduğunu ve bu durumda 130 milyon metreküplük bir açığın bulunduğunu vurguladı.
Mustafa, deniz suyunun yer altı suyuyla karıştığını ve Gazze şeridinde su sıkıntısından etkilenen yaklaşık 2 milyon insanın bulunduğunun altını çizerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Filistin'in 2011'de bu konuda geliştirdiği en önemli programı, ilk aşamada yıllık 55 milyon metreküp kapasiteli bir su arıtma tesisinin inşa edilmesi ve sonraki yıllarda bunun katlanarak arttırılmasına dayanıyor. Program ayrıca su kayıplarının önlenmesi için şebekeler, depolara ek olarak Gazze şeridi boyunca 43 kilometrelik taşıyıcı bir hat yapılmasını içeriyor. Bu proje, toplam maliyetinin yüzde 50'sini finanse etmeyi kabul eden Akdeniz için Birlik ve İslam Kalkınma Bankası işbirliğinde tartışılmaya devam ediyor. Artan su ihtiyacının karşılanması için geriye kalan diğer tek seçenek ise İsrailli firmalardan daha fazla su satın alınması."