Et üretiminin artırılması gerektiğine işaret eden Palandöken, "70'li yıllarda ortalama çalışan geliriyle 100 kilogram kırmızı et alınabilirken günümüzde bu rakam 15 kilograma kadar düştü. Yılda 30 milyon turist ağırladığımızı da göz önünde bulundurursak önümüzdeki 5 yılın sonunda en az 2,5 milyon ton kırmızı et üretimine ulaşmamız gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Palandöken, küçükbaş hayvan sayısındaki azalmanın et fiyatlarını olumsuz etkilediğine dikkati çekerek "Besi süreleri uzadı. Ortalama 8 aylık besi süresini doldurmamış hayvan kesilmiyor. Besi süresi uzadıkça hayvanların yağ oranı artıyor. ABD ve Avrupa Birliği'nde bulunan et derecelendirme sistemine göre hayvanlarımızın eti yağlı statüsünde olup kalite bazında gerilemeye başlıyor. Kesilen hayvanlardan elde edilen karkasın yağsız veya az yağlı olması beklenirken, kesimhanelere gelen hayvanlar yağlanmış oluyor. Bu hayvanlar biraz daha yağlanırsa sanayici de almaya nazlanır." ifadelerini kullandı.
Öte yandan Türkiye Kasaplar ve Besiciler Federasyonu Başkanı Fazlı Yalçındağ, yaptığı açıklamada, kasapların artık çocuklarını bu mesleğe yönlendirmediğini belirterek günlük 50-60 kilogram et satışıyla ayakta kalmanın zor olduğunu ifade etti.
Etteki KDV oranının yüzde 1'e indirilmesi gerektiğini savunan Yalçındağ, şunları kaydetti:
"En önemlisi tüketicilerin güvendikleri kasaplarına sipariş vererek geleneksel fermente sucuk yapmalarının yeniden önü açılmalıdır. Bir başka önemli konu ise halkımızın tercihleri arasında pişmeye hazır et istemeleridir. Koyun ve kuzu etinin tüketimini artırmak için çabalıyoruz. Bu yılki koyun sayısındaki azalmanın sebebi mutlaka araştırılmalıdır. Havyan sayısı konusunda TÜİK verileri ile sektör temsilcilerinin görüşleri örtüşmemektedir. Mevcut hayvan varlığı göz önüne alındığında yılık 400 bin baş civarında besilik erkek dana ithalatına ihtiyacımız var. Kırmızı etin esas problemi satışta değil üretim ayağındadır."