ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma ve Tel-Aviv’deki büyükelçiliğini şehre taşıma talimatına Arap dünyası liderlerinden gelen cılız tepki, perde arkasında anlaşma mı var sorularına sebep olmuştu. Özellikle ABD Başkanı Trump’ın tanıma kararına ilişkin konuşmasında Mayıs ayında gerçekleştirdiği Riyad ziyaretinde Arap liderlerle yaptığı zirveye atıfta bulunması bu şüpheleri destekler nitelikteydi. İsrail Ulaştırma ve İstihbarat Bakanı Yisrael Katz’in ülkesinin Channel 10 kanalına yaptığı açıklamalar bu iddiaların gerçek olabileceğini gösterdi. İstihbarat Bakanı Katz, Trump’ın Çarşamba günü açıkladığı Kudüs kararının, Arap ülkelerinden alınan ‘yeşil ışık’ sonucu alındığını belirtti. Trump’ın “Yeni Balfour Deklarasyonu” olarak değerlendirilen Kudüs’ü İsrail’e teslim eden açıklama metnine son rötuşun da İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu tarafından yapıldığı iddia edildi.
İsrailli Bakan, ABD yönetiminin, karar öncesi Filistin’de ve Arap kamuoyunda yükselecek tepki dalgasını kontrol etmek amacıyla, Arap ülkelerinin liderleriyle koordineli adımlar atma konusunda anlaştığını savundu. Katz, "Kimi Arap yönetimlerinin Amerikan korumasına duydukları gereksinim, verdikleri tepkinin niteliğini belirleyici bir faktör" açıklamasını da yapması, Arap ülkelerinin bağımsız karar alma yeteneklerini de gündeme getirdi. İsrailli Bakan Suudi Arabistan’ın karara tepkisini ise "Riyad, 'İsraille ortak güvenlik çıkarlarını' özellikle de ortak düşmanımız İran’a ilişkin göz önünde bulundaracaktır" yorumuyla değerlendirdi.
Times of Israel haber sitesi ise Trump’ın Kudüs kararına ilişkin konuşma metninin İsrail yönetiminin ortak katkısı ile yazıldığını belirtti. Habere göre İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve ekibi, Trump’ın Kudüs’e ilişkin kararına etki edecek boyutta “aktif katılımcı” oldular. Trump’ın Çarşamba günü yapacağı açıklamasından saatler önce Netanyahu’yu aradığı ve ikilinin konuşma metnine dair son değişiklikleri değerlendirdiğini de İsrail kanalı Hadashot aktardı. İsrail kanalına göre, Netanyahu’nun ekibi, Trump’ın ekibi üzerinde kararın sonuçlarına ilişkin “cesaretlendirici, destekleyici ve teminat veren” bir rol oynadı.
Eski ABD Başkanı Barack Obama’nın 2008 yılında yaptığı Kudüs’ün İsrail’in başkenti olduğunu savunan skandal konuşmasının mimarı ve “İsrail’in avukatı” olarak anılan Dennis Ross’un, şimdi de Trump’ın Kudüs kararının Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’a kabul ettirilmesinde öncü olan Veliaht Prens Selman’ın en önemli destekçilerinden olduğu belirtiliyor. Obama, BM Genel Kurulu'ndaki konuşmasında, “Kudüs, İsrail’in başkenti olarak kalacaktır ve bölünmemelidir” demişti.