T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
E K O N O M İ 6 ŞUBAT 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Türk konfeksiyoncular olarak Bulgaristan'a da Çorlu kurduk

Türkiye'deki yüksek maliyetlerden yakınan Süleyman Orakçıoğlu firmaların çareyi yatırımları Bulgaristan, Romanya gibi ülkelere kaydırmakta bulduğunu söyledi.

Fatma
Çiftçi

Türkiye'nin ihracatı hız kesiyor. Son dört aydır gerileme trendine giren sanayi ürünleri ihracatı, Ocak ayında yüzde 4 oranında düştü. Türkiye'nin ihracatta lokomotif sektörü konumundaki tekstil ve hazırgiyimde neler oluyor? Sektörün durumunu İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanlığını yapan Damat ve Tween markalarının kurucusu Süleyman Orakçıoğlu ile konuştuk. Orakçıoğlu, son dönemde yabancı yatırım çekmek için büyük çaba harcandığını, bunun aksine yerli yatırımcıya da üvey evlat muamelesi yapıldığını savunuyor. Orakçıoğlu ile sektörü ve sahibi olduğu Orka Grup'un markası Damat'ı konuştuk.

Hazırgiyimciler olarak ucuz işgücüne dayalı ekonomilerle mücadeleniz, geçici kotalarla şimdilik aşılmış gibi görünüyor. Doğru mu düşünüyorum?

Evet, çalışmalarımız sonuç verdi, dünyanın en gelişmiş ülkeleri gerekli yaptırım kararı aldılar. Ucuz işgücü ile mücadele etmenin, artık stratejimiz olmadığını söylüyoruz. Çünkü bugün Çin, yarın Vietnam, Kamboçya... Bizim rakibimiz ucuz işgücü değil, kendi olumsuz rekabet koşullarımız. Daha önce Çin'e göre yüzde 30 pahalı olduğumuz zaman, bunu tolere edebiliyorduk. Çünkü Avrupa'ya göre de yüzde 20 ucuzduk. Ama şu son iki yılda, Uzakdoğu'ya göre yüzde 70, Avrupa'ya göre de yüzde 5-10 pahalı olmaya başladık. O yüzden çok üzülüyorum. Birçok yatırımcımız şu an Moldovya, Romanya, Bulgaristan, Mısır, Ürdün'de yatırım yapıyor. Bunlar, ihracatı 100 milyon doların üzerideki firmalarımız.

1 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM DIŞARI GİTTİ

Peki ya büyük ihracatçılar, onlar da gidiyor mu?

LC Waikiki, Colins, Şahinler, Gals gibi çok önemli firmalarımız gitmeye başladı. Ülkemizde büyük istihdam sorunu varken," yabancı yatırımcı için daha ne yapabiliriz" diye düşünürken, kendi yatırımcımıza üvey evlat muamelesi yapıyoruz. Sadece bizim sektörden yurtdışına giden yatırım son bir buçuk yılda 1 milyar dolar seviyesine ulaştı. Ciddi bir rakam. Öyle ki, Bulgaristan'da Plovdiv (Plevne) diye bir kenti tekstil yatırımlarıyla Çorlu'ya benzettik.

İhracatçı şimdilerde uzun dönemli plan yapabiliyor mu?

Son üç yıldır mali piyasa oyuncuları, ithalatçılar çok iyi para kazandılar, ama bedelini üretenler ve ihracatçılar ödedi. Ülke olarak rekabetçiliğimizi kaybediyoruz. 2004 ve 2005 yılında bu, sadece tekstil ve hazır giyim sektörünün sorunu olarak değerlendiriliyordu, ama bunun öyle olmadığı görüldü. Türkiye, yüzde 60'lar seviyesinde aşırı değerlenen parası ile, ürettiği ürünü satamayan bir ülke konumuna geldi. Kolayına gidip satın alarak, ithalat yaparak bir şeyler kazanma yolu var. Bu da ürettiğinizden daha fazla tüketen ülke konumuna gelmenize neden oluyor.

Damat yüzde 15 büyüdü

Sizin gibi marka olmuş şirketlerde, olumsuz koşullardan etkilenme daha az olsa gerek?

Biz de etkileniyoruz. Her markanın kendini dünyada konuşlandırdığı bir yer var. Fiyat-değer ölçeğinde biz bile konuşlandırdığımız yerdeki rakiplerimizden yüzde 20 avantajlıysak, şimdi yüzde 10-15 dezavantajlı durumdayız. Ama bu sürecin böyle devam etmeyeceğini düşünerek hala girişimimizi sürdürmeye çalışıyoruz. Kaliteli üretim altyapımız var. Bununla birlikte 47 yurtiçi, 43'ü yurtdışında olmak üzere 90 satış mağazamız var. Marka gücümüz de var. Buna rağmen zorlanıyoruz. Şirket olarak, 2005'de yüzde 15 seviyesinde bir büyüme kaydettik.

Son dönemde diğer tekstilciler gibi sizin de farklı sektörlere de giriş yaptığını görüyoruz. Bu riski dağıtmak için mi?

Grup olarak zaten çeşitli alanlarda faaliyetlerimiz vardı.Reklam tanıtım, sigorta gibi. Mutlaka yaşam alanı bulmak için işlerimizi çeşitlendirmek durumundayız. Han Yapı Gayrimenkul şirketinde kardeşimle birlikte yüzde 5 ortaklığımız var. Bir yerlerden para kazanıp yine hazır giyime yatırmak zorundasınız ki, bu işler devam etsin.

Bankaların hırsı aklın önünde

Kredi kartları taksitlerinden siz de dertlisiniz.

Bu sistemin çok fazla abartıldığı düşüncesindeyim. Bir sistemi çökertecek kadar zorluyoruz, sonra çözüm arıyoruz. Türkiye'deki en büyük sorunlardan biri finans. Üretimle ilgili projenize hiçbir kaynaktan finans bulamazsınız. Proje finansmanı diye bir şey yok. Ama tüketici finansmanı var. Bir araba, ev aldığınız zaman anında kredi bulabilirsiniz, ama bir makine almak istediğiniz zaman mümkün değil bulamazsınız. "Tüketici ev, araba alsın" deniyor, ama onu hangi üretim alanından sağladığı kaynakla ödeyecek, o konu sorgulanmıyor. Mali sektörün ortaya koyduğu tavrı, son derece sancılı buluyorum. Türkiye'de son üç yıldır yüzde 50'nin üzerinde reel olarak para kazandılar, bir bankanın bile kazandığı para yaklaşık olarak 2 milyar dolar. Tekstil ve hazır giyim olarak biz 20 milyar dolar ihracat yaptık. Sektörün tümünün kazandığı para 2 milyar dolar değildir. Hala şu anda da birtakım spekülasyonlar var. 1 doların 1 YTL'ye düşmesi gibi. Hazine Bonosundan sağladıkları yüzde 15 karı yeterli görmüyorlar, doların düşüşünden tekrar yüzde 20-25'lik nasıl kar edebilirizin hesabı içindeler. Hırs aklın önüne geçmiş durumda, bu çok tehlikeli.

İki moda fuarı kıyaslanamaz

Bu ay içinde birkaç gün arayla iki moda fuarı birden düzenlenecek. IF Moda Fuarı TÜYAP'da, ihracatçı birliklerinin düzenlediği İstanbul Moda Show CNR'da. Bu ayrılık neden?

İTKİB'in imzasını attığı her organizasyon yurtiçi ve yurtdışında, kurum kültürü, birikim, uluslararası deneyimi yansıtıyor. Biz non profit (kar amacı gütmeyen) bir organizasyonuz. Burada özellikle fuar katılımcılarından komisyon alınması gibi bir beklenti yok. Biz de birlik olmasını çok isterdik. Ama bazen kişilerin şahsi kaprisleri, bazen özellikle fuar şirketlerinin kendi arasındaki mücadele böyle bir sonuç doğurdu. Uluslararası alıcılar, moda basını , moda endüstrisinin temsilcileriyle herkesin burada buluşacağı bir aktivite yapıyoruz. Sadece bir fuar değil, İstanbul Fashion festivalinin ilkine imza atıyoruz. Hüseyin Çağlayan, Dice Kayek, Atıl Kutoğlu, Ümit Ünal, Arzu Kaprol, Bahar Korçan, Hakan Yıldırım gibi bütün tasarımcıların katıldığı başka bir organizasyon yok. Dünya moda başkentlerindeki organizasyonlara imrenerek bakarken, bunlardan birine niye ev sahipliği yapmayalım düşüncesiyle hareket ettik. Biz Türkiye'nin ihracat yaptığı pazarları hedef alan fuar yapılmasını istedik, ama arkadaşlarımız daha önce Suriye, İran, Bulgaristan'dan müşteri getirilmesini yeterli gördüler. Kıyaslanacak iki organizasyon değil. Arkadaşlarımız, önce "Biz İTKİB'in patronajı altında yapılacak her türlü organizasyonun içinde olacağız" demelerine rağmen bir-iki gün sonra yine karar değiştirdiler.

Susma eylemi de çözüm olmadı

"Sorunları anlatmaktan bıktık, susma hakkımızı kullanıyoruz" diyerek susma eylemi yapmıştınız? Hiç gelişme olmadı mı?

Çok konuştuk. Her platformda en büyük sorunumuzun da istihdamın üzerindeki kamu yükü olduğunu dile getirdik. İstihdam üzerindeki yüklerin sürekli artması, kayıtdışılığı da artırıyor. Oysa bir mucizeye gerek yok. İstihdam üzerindeki vergi oranlarında OECD ortalaması yüzde 20-25, bizde hala yüzde 45. Neden? Kayıtdışının yükünü de kayıtlı işgücü çekiyor. Bu oranlar düşürülmesini ve herkesin eşit ve adaletli paylaşım içinde olmasını istiyoruz.


Geri dön   Yazdır   Yukarı


 ANKET

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi