T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 6 ŞUBAT 2006 PAZARTESİ | ||
|
Ülkeler arasında en çok reform yapmak iddiasında bulunan ülke Türkiye'dir. Reformun lügat manası, bir şeyi atıp yeni bir şey almaktır. Asıl manası ise kötü bir sistemi atıp iyi bir sistemin alınmasıdır. Biz Avrupa'daki ülkelerin bizden çok daha medeni, çok daha akıllı olduğunu peşin olarak kabul ettiğimiz için, reform deyince Avrupa'nın yaptığını yapmak aklımıza gelmektedir. Elbet de ülkeler, gelişmiş ülkelerin deneyimlerinden faydalanacaklardır. Bu faydalanma ülkemizde bazen aynen alma, kopya etme şeklinde uygulanmıştır. Hukuk reformu yaparken, Medeni Kanunumuz'u İsviçre, Ceza ve Ticaret Kanunumuz'u İtalya ve bir idari sistemimizi de Fransa'dan aldığımız bilinmektedir. Batı'yı taklit hastalığı bu gün İslam'da reform adı altında yeni bir tarzda ortaya çıkmıştır. İslam'da reform tartışmaları İslam'da reform olur mu olmaz mı, olmalı mı olmamalı mı konusunu tartışmak bilgi ve kapasitemizin dışındadır. Ancak bu reformu savunanların izlediği bir yol vardır ki, dikkat edilmesi gereken şey budur. Bazı düşünürlerimiz, Hıristiyanlık'ta gördükleri bazı uygulamalara ve kurumlara imrenmekte, bunların ülkemizde olmadığına esef etmektedirler. Bunlar bu konuda Batı'yı örnek almamız, İslam dinini bu yolla modernleştirmemiz gerektiğine inanmaktadırlar. Batı'da Papalık vardır. Neden bizde de böyle bir müessese yoktur?. Batı'da siyasi partiler unvanlarına Hıristiyan kelimesini kullanmışlardır. Neden filan ülkede Hıristiyan Demokrat isimli partiler vardır da, Türkiye'de Müslüman Demokrat isimli partiler kurulmasın? Soruları bu mantığın ürünüdür. Son günlerde, İslam'da reform fikrini savunanlar, Türkiye'de bu reformu yapabilecek Müslüman bir Calvin, Müslüman bir Luther aramaktadır. Geçen günlerde büyük bir gazetemizin dört köşe yazarı aynı bu konuyu işlemişlerdir. Bu yazılardan bir tanesinde ülkenin bir Calvine (1) veya Lüther (2) gibi birisine ihtiyacı olduğunu savunmuş ve bunun kimler olabileceğine dair isimler de vermiştir. (3) Bir yabancı uzman, Kayseri ilimizdeki kalkınmayı yeni Calvinizm hareketi olarak isimlendirmiştir. Oysa bu kalkınmayı sağlayan esnafımız, işadamlarımız bu ismi belki hiç duymamışlardır. Oysa Batı'daki partiler dahi kendi ülkelerinde Hıristiyan kelimesinden rahatsız olmaktadırlar. İsimlerinde bu kelimenin bulunmasından rahatsız olmuşlardır. Avrupa Konseyi'nde ve Avrupa Parlamentosu'nda ilk senelerde Hıristiyan Demokratlar(GDC) adı altında birleşen partiler sonradan isimlerini değiştirmişlerdir. Bu partilerin kurduğu grubun ismi European People's Party EPP(4) olmuştur. Farzedelim ki, İslam'da reform gereklidir. Gene farzedelim ki, bu reformu yapabilecek bir din alimine veya bir bilge kişiye ihtiyaç vardır. Böyle bir kimseyi ararken neden aklımıza bir Calvin veya bir Luther geliyor? Bu arayış, Batı hayranlığının hukukumuz ve kültürümüz dışında Müslümanlığımızı da esir almış olduğunun tipik bir misalidir. Cevdet Akçalı (1) 15. asrın başlarında yaşamış Fransız feylesof ve din adamı. Papanın otoritesine ve İncil'in bazı yorumlarına karşı çıkmış ve Calvinizm isimli bir cereyanın kurucusu olmuştur. (2) Luther: Papanın otoritesine karşı çıkmıştır, Protestan mezhebinin kurucularındandır. (3) Hürriyet. Ahmet Hakan. Bu görevi üstlenmek isteyen isimlerden Yaşar Nuri Bozkurt ve Fethullah Gülen'in ismini zikretmektedir. (4) Avrupa Halk Partileri Grubu
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |