T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 6 ŞUBAT 2006 PAZARTESİ | ||
|
İki yazı daha yazıp konuyu kapatmak istiyorum... Giderek "seviyesiz bir kayıkçı kavgasına" dönüşen malvarlığı tartışmasını, doğrudur, Yeni Şafak'ta yayımlanan bir haber başlattı. Haberle ilgili düşüncemi yazmak isterdim ama konu mahkemeye intikal etmiş bulunuyor. Zamanı gelsin bakarız... Fakat bana sorarsanız, tartışmayı Yeni Şafak'ta yayımlanan haber değil, bu haberi köşesine taşıyıp, "Durun bakalım, bu işte daha çok ekmek var" diyerek işi köpürten TÜSİAD üyesi genel yayın yönetmeni başlattı. Haberde kimin kastedildiğini de, yine bu arkadaşın yönettiği gazeteden öğrendik. Benim itiraz ettiğim nokta şu: Konu, birden, malvarlığı tartışması olmaktan çıktı, parlamentoya ve "siyaset kurumuna" karşı, her düzeyden kabul gören bir "çürütme kampanyası"na dönüştü. Malvarlığı tartışması böyle mi yapılır oysa? Bu meselelerin "mesele" olmaktan çıkması isteniyorsa, yapılacak şey bellidir: Mal bildirimi yasası "şeffaflık" prensibine göre yeniden düzenlenir... Bu düzenlemeye sadece parti liderleri ve siyasetçiler değil, gazete patronları, genel yayın yönetmenleri, köşe yazarları, askerler, bürokratlar, kısacası "kamusal yükümlülük taşıyan herkes" dahil edilir. Peki kim yapacak bu işi? Parlamento elbette. Hükümet partisi yanaşmıyorsa, muhalefet partisi... Muhalefet partilerinin buna yetkisi var... Bu tartışmalardan en çok rahatsız görünen CHP lideri Baykal (parlamenter rejimin sıhhat ve selameti için) pekala bu işe öncülük edebilir... Madem inisiyatif alıp malvarlığını açıkladı. İşte hükümeti köşeye sıkıştıracak altın fırsat. Bu vesileyle, türlü spekülasyonlara konu olan siyasetçileri de (ve tabii Başbakan Erdoğan'ı da) açıklama yapmaya zorlayabilir. İyi de olur. Fakat benim aklım "Bu işte daha çok ekmek var" deyip meseleyi köpürten, sonra da hiçbir şey olmamış gibi dönüp tarafları "itidale" ve "şeffaflığa" davet eden TÜSİAD üyesi genel yayın yönetmeninde. Evet, bu işte daha çok ekmek var. Siyasetçiler sözkonusu olduğunda ceffelkalem meselenin üzerine giden gazeteci arkadaşlarımız, "araştırıcı ve didikleyici" bakışlarını neden bürokrasiden esirgiyorlar? Neden bazı meslek büyüklerinin malvarlığını tartışma konusu yapmıyorlar? Neden aynı celadetle devleti oluşturan diğer kurumların üzerine gitmiyorlar? Herkes Başbakan Erdoğan'ın, Baykal'ın, Ağar'ın, Mumcu'nun filan malvarlığını merak ediyor. Hadi diyelim ki ben de çok merak ediyorum. Açıklasalar da öğrensek. Baykal gibi eksik beyanla değil tabii, birinci derecedeki yakınlarını da işin içine katarak... Fakat ben, "bu işte daha çok ekmek var" düsturunca, aynı zamanda TÜSİAD üyesi, aynı zamanda müzik yapımcısı, aynı zamanda trafik müşaviri, aynı zamanda murahhas aza, aynı zamanda holding ortağı, aynı zamanda ihale takipçisi gazetecilerin malvarlığını daha çok merak ediyorum. Mal bildirimi şeffaf hale getirilsin. Herkes servetinin kaynağını açıklasın. Biz de boşu boşuna çene yorup durmayalım buralarda.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |