T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
O K U R S Ö Z C Ü S Ü | 3 NİSAN 2006 PAZARTESİ | ||
|
Her haberde, haberle uzaktan veya yakından ilgili olan insanların sayısı kadar oklar vardır. Bu oklar, kimini rahatsız, kimini mutlu eder. Haberi yayınladığınız anda, oklar, yaydan çıkmıştır. Okların yerine ulaşmasını önleyemezsiniz. Kelime, kendisini oluşturan harflerle sınırlı olmayan, etkisi, gücü, yazı olarak kapladığı alanı çok çok aşan bir 'varlık'tır. Sözgelimi, 'tebessüm' kelimesi, kendisini oluşturan 8 harften ve kapladığı alandan çok çok fazla bir şeydir. Kelimeyi okuduğumuzda, bir varlık gülümser sanki karşımızda. Söz de öyle. Denilir ki, 'sözün, gerçekleşme gücü vardır.' Burada, bizim işimiz haber. Haberin etkisi. HABERLERDEKİ 'OK'LAR Haberi yazıp sayfaya koyduğunuz ve matbaaya gönderip bastığınız anda, 'oklar' yaydan çıkmıştır.
Bunları anlatmak, anlamak kolay. Daha önemli ve daha ilginç olan etkiler var. Haberin doğru veya yalan olmasıyla, çarpıtılıp çarpıtılmamasıyla hiç ilgisi olmayan etkiler. BAZI HABERLER NİÇİN VERİLMEZ? Mesela biz, intihar haberlerini ancak toplumun önemli bir kesimini ilgilendirdiği, yani haber intihar haberi olmaktan çıkıp, sosyal bir habere dönüştüğü durumlarda veririz. Çünkü, bu olguyu, hangi şekilde verirsek verelim, zihinlerde, hatta tek bir zihinde, bir 'fikir' oluşturmasından korkarız. Bir kişinin bile, aklına kötü fikirler gelip, hem kendisine hem çevresindekilere acı vermesinden korkarız. Uyuşturucu konusunda çok ayrıntılı haberler vermek de öyledir. Haberi verirken, uyuşturucunun kötülüklerini anlatsak bile, tek bir kişinin (bu tek bir kişi, çoğu kez irade zaafı olan bir kişidir) haberden yanlış etkilenmesinden, yanlış bir şeyi öğrenmesinden ve uygulamaya kalkmasından çekiniriz. Diyelim, bir vatandaş, hırsızlıkla suçlanıyor. Ama vatandaşın hırsızlıkla suçlandığını çok az kimse biliyor. Ancak, adam, suçlanmaktan rahatsız ve size geldi, 'ben hırsız değilim' dedi. Adamın 'hırsız değilim' demesi, size, ortada hiç bir sebep yokken, onun bir şekilde hırsızlıkla ilgisi olduğunu düşündürür. Bir de aynı şeyin haber yapıldığını varsayalım. Düğün değil, bayram değil, nerden icap etti, demez misiniz? Bunları niçin yazıyorum? Bazı okurlarımızdan, iyi niyetli mesajlar geliyor. Filan yerde, peygamberimize hakaret eden bir internet sitesi var, filan kitapta şu kötülük anlatılıyor, filan gazetede şöyle çirkin bir şey yazılmış vs. diyen ve mümkünse haber yapmamızı isteyen mesajlar. O hakaretin yapıldığı internet sitesinin adresini ya da kitabın adını verdiğimizde, haberi görenlerin yapması muhtemel işlerden biri, gidip o siteye veya o kitaba bakmaktır. Sözkonusu yanlışı işleyenlerin istediği de, bu değil midir? Gazeteciliğin, insana kazandırması gereken vasıflardan biri, budur. Haberi yazdığınızda, haberdeki okların varacağı yerleri önceden tahmin etmek. Başlığı attığınızda, attığınız başlığın değişik bakışaçılarına göre nasıl yorumlanacağını bilmek ve başlığı bu yorumları dikkate alarak atmak.
Doğu'da görev yapmak çok mu önemli? İtiraz ediyorum. Gündemde konu yine Fatma Ebe. Birçok defa gazeteler ve televizyonlarda bu hanımefendi gündeme geldi.Kadın işini yapıyor.Sadece işini yapan bir kişi neden bu kadar övülüyor anlamıyorum. Birde gidip oralarda çalışan öğretmenlerin çektiklerini inceleyin. Mücahit Yıldırım Sayın Mücahit Yıldırım. Toplumun, mahrumiyet bölgesi olarak gördüğü, çok az kimsenin gönüllü hizmet yaptığı, çoğunluğun gitmekten kaçındığı yerlerde, mecbur olmadığı halde hizmet eden insanlar takdire layıktır. Başka bir vesileyle Van'a gitmiş olan muhabirimizin, gitmişken, Fatma Ebe'yi bulup haber yapmasını biz olumlu buluyoruz. Büyük bir keşif değil ama, olumlu. Tabii ki, aynı bölgelerde öğretmenlik, hekimlik veya başka bir görev yapan insanlar da takdire şayan ve yeri geldiğinde onların da haberleri yapılıyor. Selamlar.
Allahıma bin şükürler olsun ki, Türkiye'de YÖK gibi bir kurum var. Zira bu çocuklar engelleri aşmak için dünyanın dört bir yanına dağılıp okuma imkanı bulamayacaklardı YÖK'ün okullarında, bir şey öğrenemeden mezun olacaklardı.
Evet, böyle bir bakış açısı da var.Gerçekten, öğrencilerimizin, yurtdışında, nitelikli okullarda okuması güzel. Ama, bu imkanı çok az öğrenci elde edebiliyor. Biz, kız öğrencilere yönelik bu ayrımcılığın medeni bir davranış olmadığını düşünüyoruz. Tabii ki, okurumuz Mustafa Yücel'in de öyle düşündüğünden kuşku duymuyoruz.
Haydar Hazar Ne yazık ki, bu gibi yanlışlar oluyor. Yanlışlar tespit edildiğinde, işbirliği yaptığımız dershaneyle temasa geçip bilgilendiriyoruz. Onlar da, hata yapmamak ve hataları düzeltmek için ellerinden geleni yapıyorlar.
Kültür sayfanızın daha geniş olmasını istiyorum.Ben öğrenciyim, bir de gençlerin ilgisini çekicek daha ilginç şeyler olmasını isterim. Hergün okuyorum gazetenizi.
Sami Hocanın yazmış oldugu yazıdan dolayı tebrik ediyorum. Kendisinin de belirttiği gibi ülkemizde maalesef bir entelektüel soykırım var ve bu durum neslin geleceğini yok etmekte. Bir ögrenci olarak bu tablodan korkmaya başladım.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |