T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 5 NİSAN 2006 ÇARŞAMBA | ||
|
İnsanoğlu, başını kaldırıp gökyüzüne baktığı günden beri, kafasını meşgul eden şu sorulardan kurtulamamıştır: Acaba uzayın derinliklerinde hayat var mıdır? Sahip olduğumuz bilgiler ışığında, bu sorulara ne olumlu cevap verme imkânımız var, ne de olumsuz. Şayet o sınırsız derinlik içinde hayat varsa... Ve günün birinde orada yaşayanlar, takalarına binip dünyamıza gelirlerse... Nasıl bir manzara ile karşılaşırlar? Alışılmış ve artık suyu çıkmış bir UFO fantezisi peşinde değilim. Sadece dünyada olup bitenlere 'dışarıdan' bakmanın nasıl olacağı üzerine biraz kafa yoralım istiyorum. Amerikan filmlerinde uzaydan gelen her tür araç ABD toprağına iner ya, biz de onlar gibi yapıp Konya ovasına indirmeyelim. Yeryüzünün hangi düzlüğü olursa olsun fark etmez. Araçtan inerken "Atmosfer ağladı be!.." diyecekler ve sonra dünyadaki hayatı incelemeye başlayacaklar. Adamlar bizden ileri bir medeniyet seviyesine sahip. Çünkü biz gidememişiz, onlar gelmiş. Bakacaklar, dünyanın kırk ayrı yerinde savaş... İnsanlar birbirlerini öldürüp duruyor. Bir kısmı zenginlik içinde yaşarken, çoğunluk sıkıntıda... Açlık çekenler, susuzluk çekenler... Evsizler, barksızlar... Sormazlar mı bize uzaylı amcalar: "Yahu siz hepiniz insan değil misiniz?" Ne cevap veririz?
Bu dünya bütün insanlara ait olduğu halde, bazıları daha fazla sahip çıkıyor. O kadar sahip çıkıyor ki yer altında ve üstünde bulunan bütün zenginliklerin sahibi sanıyor kendini. Dünyadaki adaletsizlik, insanların paylaşmayı bilmemesi yüzünden. Yüzlerce yıl, derisinin rengi yüzünden köle yapıldı insanların bir kısmı. Zincire vuruldu, gemilere doldurulup uzaklara götürüldü ve alınıp satıldı. Afrika kıtası, kendilerini modern/gelişmiş/ileri toplumlar kabul eden batılılar tarafından yüzlerce yıl sömürüldü. Dünyanın en meşhur anekdotlarından biridir... Batılı misyonerler Afrika'ya geldiklerinde ellerinde İncil vardı; siyah derili adamların elindeyse toprakları. Beyaz adam İncil'i Afrikalı'nın eline tutuşturdu ve giderken koca kıtanın bütün zenginliklerini yüklenip götürdü. Kölelik düzeni kâğıt üzerinde bitmiş görünse de bugün Afrika'nın önemli bir bölümü yoksulluk içinde. Zenginliklerle dolu koskoca kıta, dünyanın yüz karası. Açlık ve susuzluk hâlâ ciddi bir tehlike. Yüz yıl öncesinin hastalıkları bugün Afrika'da kol geziyor. Batılı beyaz adamın köpek maması için harcadığı paralar, hem açlığı ve susuzluğu hem de hastalıkları ortadan kaldırabilecek miktarda olmasına rağmen kimsenin kılı kıpırdamıyor. Tekrar ediyorum, sadece kedi-köpek maması için harcanan miktar yeterli. Uyuşturucu, fuhuş, lüks tüketim, silah sektörlerini hiç saymayalım. Günümüzde batının en yaygın hastalığı obezite. Türkçesi aşırı şişmanlık... Bebekler bile davul gibi şişiyor ve artık koltuklara sığmıyorlar.
Afrika'da ise çocukların yüzüne konan sinekleri kovacak mecali yok. Dünyanın umursamazlığı süredursun, burada iş yine bize düşüyor. Çoğu din kardeşimiz olan insanlara yardım götüren bir kuruluşumuz var: İnsani Yardım Vakfı İHH. Gıda, sağlık, eğitim yardımı başlıkları altında vakfın Afrika'da yürüttüğü pek çok faaliyet var: Su kuyusu açmak, kurban kesmek, öksüz ve yetim çocukları desteklemek, ibadethane açmak, çiftçilere yardım etmek, kadın enstitüleri kurmak, burs vermek, okuma yazma ve bilgisayar kursu açmak... Bu konularla ilgili ayrıntılı bilgi edinmek isterseniz ihh.org.tr adresi veya 212.6312965 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz. Kendinizi sorumlu hissederseniz, elinizden gelecek bir şeyler olduğunu da fark edersiniz. Çünkü içmek için bir bardak su, yemek için iki lokma ekmek bulamazsa yüzbinlerce insan can verecek yanıbaşımızda.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |