T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 9 MAYIS 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Bugünkü Yeni Şafak
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Vecdi AKYÜZ

Boşanmanın Temelleri

Evlilikler, elbette bir ömür boyu sevinçleri ve kederleri paylaşarak, çocuk sahibi olup iyi nesiller yetiştirmek üzere kurulurlar. Mutlu giden bir evliliği, yalnızca ölüm sona erdirir. Eşler, haklı veya haksız gerekçelerle, ömür boyu sürdürmek üzere kurdukları evliliği bitirmek isteyebilirler. İslâm, evliliklerini bitirmek isteyenlere, temel bazı ölçüler getirmek suretiyle, boşanma imkânı tanımıştır. Bu açıdan, boşamayı tamamen yasaklayan (boşanma yasağı sistemi) ya da hiç sınırlamayan (boşanma serbestisi sistemi) aşırı anlayışlar yerine, belli sebeplere dayandırarak orta yol tutan bir yaklaşım geliştirmiştir.

BOŞANMANIN DAYANDIĞI İLKELER

Boşanma konusundaki başlıca ilkeleri, şöylece belirtebiliriz:

1) Dinîlik/Ahlâkîlik İlkesi: İslâm, bütün insan davranışlarını olduğu gibi, boşanmayı din ve ahlâk boyutlarıyla da değerlendirmiştir. Bu açıdan, gerek Kur'an-ı Kerim'de, gerekse hadislerde boşanmanın usûlü, ayrıntılı sayılacak biçimde belirtilmiştir. Anlaşmazlık durumunda ya iyilikle tutma, ya da iyilikle salma istenmiş; evlilik hukukuna riayet sıklıkla "hudûdullah" (Allah'ın sınırları/yasaları) olarak nitelenmiş, "Allah'ın sınırları"nı koruyamayacak çiftlerin boşanmaları istenmiştir: "Boşanma iki defadır. Ya iyilikle tutma, ya da iyilikle bırakmadır. İkisi, Allah'ın yasalarını koruyamamaktan korkmadıkça kadınlara verdiklerinizden (mehirden) bir şey almanız size helal değildir. Eğer Allah'ın yasalarını ikisi koruyamayacaklar diye korkarsanız, o zaman kadının fidye vermesinde (mehrinden vazgeçerse) ikisine de günah yoktur. Bunlar, Allah'ın yasalarıdır, onları bozmayın. Allah'ın yasalarını bozanlar, ancak zalimlerdir." (Bakara, 2/229, ayrıca 228, 230, 231; Nisa, 4/19, 128; Ahzâb, 33/49) Peygamberimiz'in hadislerinde, üç aylık dönemi kapsayacak bir süreçte boşanma (Sünnî talâk) uygun görülmüş (bk. Bakara, 2/229-230; Talâk, 65/1-2), buna uygun olmayan boşanma ise bid'î talâk (sünnete/usule aykırı boşanma) olarak adlandırılmış ve geçerliliği çok tartışılmıştır. Ayetlerde de boşanma kararından önce, bir süreç öngörülmüştür. (Nisa, 4/19, 34-35) Her ilkede ayrı ayrı göreceğimiz gibi, belli boşanma durumları için farz, mendup, mekruh gibi dinî hükümler verilmiştir. Son çare olarak boşanma ise, "helallerin en sevimsizi" (abgadu'l-halâl) olarak görülmüştür. (Ebu Davud, talâk, 3; İbn Mâce, talâk, 1)

2) Kusur İlkesi: Sebepsiz boşanmalar, dinen hoş görülmemiştir; kaldı ki haklı bir sebebi olunca bile boşanma "en sevimsiz helal"dir. Usûlüne uygun da olsa, kusuru bulunmayan eşi boşamak mekruh (dinen hoş görülmeyen) bir davranış olarak değerlendirilir. Boşanmaya yol açan nafakayı kesme, kötü davranma ve geçimsizlik (nüşûz ve şikâk), zina (Nur, 24/6-8) gibi kusurlar, her iki taraf için de haklı boşanma sebepleridir. Geçimsiz olan, iffetli ve dindar olmayan bir eşi boşamak, mendup (dinen teşvik edilmiş) olarak değerlendirilir. Sevilmeyen eşin boşanması konusu, İslâm hukukçularınca çok tartışılmış, çoğunluk bu tür boşanmayı caiz görmüştür. (krş. Nisa, 4/19; Rum, 30/21-eşlerin huzur, sevgi ve rahmet kaynağı oluşu) Boşanmaya giden süreçte, özellikle erkeklerin mal kopartmak için iftira ve apaçık günahkârca işlere yönelmemesi istenir. (Nisa, 4/19-21) Bu tür davranışlar, ne yazık ki boşanma sonrasında da sürmektedir.

İRADE, UYGUNSUZLUK VE UZLAŞMA İLKELERİ

3) İrade İlkesi: Boşama, eşlerin iradesine bağlıdır. (Bakara, 2/227) Geleneksel anlayış, daha sonra üzerinde duracağımız gibi, boşama iradesini daha çok erkeğe bırakmıştır. Taraflar, karşılıklı rızayla (muhâlea) da boşanabilir. (Bakara, 2/229) Bu, bir ölçüde belli sebeplere bağlı boşanma anlayışından uzaklaşma olduğu için, bazı İslâm hukukçuları, muhâlea türü boşanmanın, mahkeme kararıyla olmasını şart koşmuşlardır.

4) Uygunsuzluk İlkesi: Özellikle hâkim kararıyla boşanmada (tefrîk), belli ölçüde takdir yetkisine sahip hâkim cinsel hayatla ilgili hastalık ve bedensel kusur, akıl hastalığı gibi, eşlerden birini aile görevlerini yapamayacak biçimde evlilik birliğine uygunsuz duruma getirmesinden dolayı aile birliğini kökünden sarsıcı sebepleri haklı bulursa boşanma kararı verir. Kocanın kayıplığı da, ailenin köklü sarsılma sebebidir.

6) Uzlaş(tır)ma İlkesi: Eşler arasındaki geçimsizlik ve sorunların büyümeye başlaması durumunda, tarafların talebiyle çözüm yolu arayan hakemlere başvurulur. (Nisa, 4/35) Hakemlerin boşanmayı gerekli görmeleri durumunda boşanmak farz (dinin kesin talebi) olarak değerlendirilir. Kadınların da sorumsuz ve ilgisiz kocalarıyla bir anlaşma yapıp uzlaşarak barışmaları, anlaşmanın daha iyi olacağı değerlendirmesiyle, tavsiye edilmiştir. (Nisa, 4/28)

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi