T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
O K U R S Ö Z C Ü S Ü | 8 MAYIS 2006 PAZARTESİ | ||
|
Millet, 'andıç'ı biliyordu zaten. Andıç'tan daha fazlasını da biliyordu. Dinç Bey, kendisinin de bir parçası olduğu 'çarpık ilişkiler'i deepfreeze'den çıkarıp bizim 'etikçiler'in sofrasına koydu. Tuhaf! Ne yalanlayan var, ne utanan. Geçenlerde, ABD Büyükelçiliği'nin davetiyle, aralarında Amerikalı 'ombudsman' Jeffry Dvorkin'in de bulunduğu bir grup 'okur temsilcisi' biraraya gelerek, Türkiye'deki ve dünyadaki medya sorunlarını tartıştık. Yavuz Baydar, Derya Sazak ve Hasan Sutay da oradaydı. Türk basınında yeri çok sağlam olmasa da (malum, bazı ombudsmanlar gazetelerini eleştirdiği için görevden alınabiliyor, böyle bir vakayla Milliyet'te karşılaştık) Ombudsmanlık kurumunun faydadan hali olmadığını konuştuk. Milliyet'ten Derya Sazak, siyasetin medyaya yönelttiği eleştirileri gündeme getirdi. Dvorkin, bu eleştirilere kamuoyunun inanıp inanmadığını merak ediyordu. Ben "Evet, inanıyor" dedim, çünkü, Türkiye'de medya, ne yazık ki güvenilir bir kurum değil. Ölçüsüz suçlamalar, ölçüsüz saldırılar, manipülasyonlar, çıkar ilişkileri, medyanın güvenilirliğini ortadan kaldırıyor. Bu yüzden, siyasetçinin medyaya yönelik eleştirileri kamuoyunda kabul görüyor. Bu manipülasyonların, çarpıtmaların bir kısmı 'ticari' nitelik taşıyor. Bizim yayıncılarımız, 'ticari' kavgalarını da 'politik' ya da 'ideolojik' içeriklerle tartışmanın yöntemini çok iyi biliyor. Banka hortumcularının, vurguncuların 'asr-ı saadet'i olan 28 Şubat döneminde 'resmi ideoloji'nin sırtından nasıl vurgun yapıldığını gördük. Geçenlerde, eski bir gazete patronu, Dinç Bilgin, Nazlı Ilıcak'ın Kanal 7'deki programında, toplumun medyaya niçin güvenmediğini bütün çıplaklığıyla ortaya koyan itiraflarda bulundu. "Önce Ankara temsilcileri" devşiriliyordu, Dinç Bilgin'e göre. Bilgin'in "Köpek balığı"na benzettiği gazete patronları, 28 Şubat'ta ifa ettikleri görevler karşılığında, istedikleri her ihaleyi alıyorlardı. Dinç Bilgin'in gazetesi Sabah, 'andıç'a boyun eğerek, kendi yazarlarının PKK'dan para aldığını yazmıştı. Dinç Bilgin, "İnanmıyordum, ama kendimi ve gazetemi korumak zorundaydım" diyordu. Dinç Bilgin'in itiraflarının altını çizmek gerekiyor. Millet, Bilgin'in ortaya koyduğu gerçekler yüzünden 'medya'ya inanmıyor. Medya etiğinden sözeden bir çok yayıncının boynunda, bugüne kadar yapılmış bütün antidemokratik müdahalelerin, andıçların sabıkası asılı. O gazetelerin millete 'andıç' sattığı günlerde, Yeni Şafak, 'andıç'ı teşhir etmişti. O günlerde, 'andıç'ın hedef aldığı yazarlara, Yeni Şafak, sayfalarını açmıştı. Son zamanlarda 28 Şubat tarzı gazeteciliğin yeni örneklerine daha sık rastlıyoruz. (En eğlencelisi, Yeni Şafak'ın 'yakaladığı' ve CHP lideri Baykal'ın pek istekli olarak inanıp üzerinde fikirler yürüttüğü, olmayan 31 Mart kutlaması haberiydi) Ama, medyamız dikkat etsin, iş o noktaya vardı ki, millet artık ekranlardaki, gazetelerdeki doğru haberlere bile inanmıyor.
Okulda dayak cep telefonuna kaydedilince Olay, Sakarya Fatih Endüstri Meslek Lisesi'nde geçiyor. Bir öğrenci, arkadaşının öğretmenden yediği dayağı cep telefonuyla kayda alıyor. Kayıt, yerel bir TV kanalına ulaştırılıyor. Kanal, kaydı Sakarya Valisi Nuri Okutan'a izletiyor. Vali Bey, olaya el koyuyor. Olayın okul yönetimince anlaşılması üzerine -Yeni Şafak'taki habere göre- okul yöneticileri öğrencileri okul dağılırken alıkoyuyor. Bu alıkoyma işlemi de valinin kulağına gidiyor. Vali Okutan, okula gidip, öğrencilerin serbest bırakılmasını sağlıyor. Okul muhitinden oldukları anlaşılan bazı okurlarımız, haberin gerçeği yansıtmadığı görüşünde. Öğretmenler imzasıyla gelen mektupta, "Dayak yediği iddia edilen öğrenciler kimlermiş" diye soruluyor. Memduh Türkhan adlı bir öğretmen okurumuz "Ne dayağı? ne rehini? Kim söylüyor bunları" diyor. 'Vatandaş' imzalı mektuba göre ise, "Tokatlama vardır" ama 'yalanlarla' süslenmiştir. Mektupları okuduktan sonra, muhabirimiz Yakup Bulut'u aradım. Yakup, haberin iki kaynağını bana söyledi. Biri, görüntünün ulaştırıldığı TV kanalı, diğeri kamu görevlisi. Haberde, öğrencilerin 'rehin' alındığı söyleniyor ki, bu aşırı bir yorum. Eğer 'şiddet' uygulanması sözkonusu değilse, yöneticilerin öğrencileri derslerin bitiminden sonra bir odaya alıp olayı araştırmaları normal karşılanmalı. Yakup Bulut'tan, Fatih Endüstri Meslek Lisesi'nin başarılı bir okul olduğunu öğrendim. Dilerim başarıları daim olur. Diyeceğim şu: Herşeye rağmen, haberde yanlış varsa doğrusunu yazmaya hazırız. Okul yönetimi beni arayabilir. Önemli olan doğrunun ortaya çıkması.
Samiha Ayverdi İstanbul Şampiyonu
Geçen hafta Yeni Şafak'ta, İstanbul'la ilgili bir bilgi yarışmasının haberi yayımlandı. İlk haberde, Kazım Karabekir ve Kartal Anadolu İHL'nin finale kalmalarına ağırlık verilmişti. Diğer başarılı okullarla ilgili ayrıntılar, ihmal edilmişti. Samihe Ayverdi Anadolu Lisesi'nden Yusuf Karaca ve okulunu yazmayan Safa Heybet adlı öğrenciler, neden diğer okullardan sözetmediniz diye soruyorlar. Haklılar. İmam-Hatip Liseleri'nda okuyanlar nasıl bu ülkenin evlatlarıysa, diğer okullarda okuyanlar da bu ülkenin öz be öz çocukları. Yarışma sonuçları bütünüyle verilseydi, zaten kimin ne kadar başarılı olduğu görülürdü.Yusuf ve Safa'nın uyarıları, hem bize, hem habercilerimize ders olsun. Durum, yarışma sonuçlarının verildiği haberde "İpi Samiha Ayverdi göğüsledi" başlığıyla verilerek düzeltilmiş.
Stad'da kongre hangi şehirde
"Türk siyasi tarihinde ilk kez stadyumda kongre yapılmış." 4 Mayıs Tarihli Yeni Şafak'ta öyle yazıyor. Aydın Kına adlı okurumuz, şehrin adını anmak zorunuza mı gidiyor, diye soruyor. Prof. Dr. Süleyman Pişkin de, "Türk Siyasi Tarihinin İlk Stad Kongresi"nin nerede yapıldığını, haberi tekrar tekrar okumama rağmen anlayamadım" diyor. İki okurumuz da haklı. Kongrenin Adıyaman'da yapıldığı, 1. sayfada yazılı ama, 13.sayfada 'uçmuş.' Demek ki haberleri redakte ederken, önemli detayları 'uçurmamak' gerekiyor. Bir 'haklı' okurumuz daha var. Kahramanmaraş'tan Zülkif Katmış. Zülkif Bey diyor ki, "Türk siyasi tarihinde stadyumda ilk kongre yapan İl Adıyaman değil Kahramanmaraş'tır. Tarihi 27 Temmuz 2003'tür." Zülkif Bey'in beyanını esas kabul ediyorum. Başka bir 'haklı' okurumuz farklı bir beyanda bulunmazsa, 2003'teki Kahramanmaraş il kongresini stadyumda yapılan ilk AK Parti kongresi olarak kaydediyorum. Üç okurumuza da teşekkür ediyorum.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |