T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 9 MAYIS 2006 SALI | ||
|
CIA direktörü Porter Goss istifasını hafta sonu George W. Bush'a verdi; onun gidişiyle birlikte daha önce pek işitilmemiş konular Amerikan basınına yansımaya başladı. Bu konulara ne kadar meraklı olduğumu bilirsiniz; Amerikan basınında son birkaç gündür okuduklarım bir düzine kitapta bulamayacağım bilgiler sundu bana. Porter Goss adını ülkemize yaptığı kısa ziyaret sırasında duymuştunuz. Öğrenciliğinden hemen sonra CIA'ye girmiş Goss ve çoğunlukla Amerika dışında 'gizli ajan' olarak çalışmış... 12 yıl sonra CIA'den ayrılıp siyasete atılmış ve Florida'yı Temsilciler Meclisi'nde temsil etmiş... 19 ay önce CIA'nin başına atanınca siyasî hayattan çekilmiş...
Bu ayrıntıyı okuduğumda, aklıma, Özel Harp Dairesi'nin 'efsanevî' başkanlarından Org. (e) Kemal Yamak'ın "Bizim elemanlarımız hemen her partide vardır" açıklaması geldi. CIA 'gizli ajanı' Goss siyasete Cumhuriyetçi Parti'den atılmış... Acaba Goss neden görevinden ayrıldı? Apar topar olduğu için "Kendisi istedi" diyen pek yok. Başında kaldığı süre içerisinde CIA çalışanlarıyla iyi bir uyum sergilemediği için, "İstihbarat örgütünün kanatlarının kırpılmak istenmesini protesto için ayrıldı" diyen de pek çıkmıyor. Beyaz Saray kendisine "Güle güle" dedi, ama arkasından basına "Başarısızdı" bilgisini sızdırmayı da ihmal etmedi. Söylenen şu: "Goss geçimsizdi, başarısız oldu, yeni kurulan National Intelligence örgütünün emri altına girmeye yanaşmayınca koltuğunu kaybetti..." Bush yönetimi CIA'den hiç memnun değildi. Irak'a açılan savaş öncesinde, Dick Cheney birkaç kez âni baskılar yaptı CIA'ye ve kendi çizgilerine getirmeye çalıştı. Ancak yine de CIA'den gelen istihbari bilgiler ve tahlillerden mutlu olmadı Beyaz Saray. Valery Plame adlı CIA ajanının kimliğini fâş etmesi Beyaz Saray'ın, biraz da istihbarat örgütüyle savaşın bir parçasıydı. Çözümü iki aşamalı bir politikada buldu Bush takımı. Önce, askerî istihbaratı güçlendirdiler ve bütçe kaynaklarının büyük bölümünü Pentagon'a tahsis ettiler... Sonra da, CIA'nin de üstünde yeni bir çatı oluşturup başına kendi adamları John Negroponte'yi getirdiler... Bu gelişmeler Türkiye'de yaşansaydı, "Goss'u başarısız olacağını bile bile CIA'nin başına atamışlardır" diyebilirdim. Goss bir 'Bushçu', kendiliğinden de çekilmiş olabilir... Bizde geçmişte bir kez, Turgut Özal döneminde, mevcut istihbarat yapısından memnun olmayan siyasî kadro kendi istihbarat birimini oluşturmaya kalkışmıştı, yürümedi. Tansu Çiller de benzer bir girişime kalkıştı, ele yüze bulaştırıldı. Beyaz Saray'ın iki hamleli girişimi ise başarılı olacağa benziyor... İstifaya bir de 'skandal' boyutu katıldığını unutmayayım. Goss'un CIA direktörü olduktan sonra örgütün 3 numaralı koltuğuna oturttuğu Kyle Foggo skandalın göbeğinde yer alan isim... Foggo, savunma müteahhidi Brent Wilkes'in yakın arkadaşıymış. Wilkes de politikacılar ile isthbaratçıları bürosunda düzenlediği poker partilerinde buluşturup kadınlarla âlem yaptırıyormuş... Bürosu Watergate binasındaymış Wilkes'in... Cumhuriyetçi Parti'den Kaliforniyalı Temsilciler Meclisi üyesi Randy Cunningham bu skandal yüzünden sekiz yıl hapis cezasına çarptırılmış bile. Bir iddiaya göre, Wilkes, lise yıllarından arkadaşı olan CIA'nin 3 numarası Foggo'yu da pahalı tatillerle ödüllendiriyormuş... Gazeteleri okurken, bir yazarın, "Ben de poker oyuncusuyum, ama..." hoş değinisi ile karşılaştım. Bazen yüksek paralarla oynadığını söylese de pokeri spor saydığı anlaşılıyor yazarın. Şunu diyor: "Pokeri bazı işadamları rüşvet aracı olarak değerlendiriyorlar." İşadamı doğrudan rüşvet verecek yerde muhatabı olan devlet görevlisiyle poker oynuyor ve kasıtlı olarak kaybediyormuş... "Kumarda kazandım" geçerli bir gerekçe olmalı ABD'de... Şu yakınlarda Ankara'da patlayan 'sauna skandalı' geldi mi sizin de aklınıza... Hani, "Sonradan 'derin devlet' ile irtibatı da ortaya çıkan bir grup, politikacı ve bürokratlara dadanmış, birlikte âlem yapmışlar" dedikoduları eşliğinde patlamıştı skandal... Nedense Goss'un istifası sonrası öğrendiklerim, bana 'sauna çetesi' haberlerini hatırlattı... Dünya küçüldü, büyüklü-küçüklü ülkeler birbirine daha fazla benzer hale geldiler... CIA'nin başına National Intelligence kurumunun 2 numaralı koltuğunda oturan Gen. Michael Hayden gelecekmiş... Hava generali Hayden daha önce 'koca kulak' diye de bilinen ve bütün dünyayı dinleyen National Security Agency'nin başıymış... Politikacılar, "İstihbarat bütçesinin yüzde 80'ini alan Pantagon sivil CIA'yi de ele geçiriyor" diye itiraz ediyor Amerika'da... Haydaaa...
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |