T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 9 MAYIS 2006 SALI | ||
|
Güneri Cıvaoğlu Cuma günkü yazısında, "Demirel'in, hedefini belirleyen bir "G" günü -daima- olmuştu. Kendini, çevresini, kadrosunu sürekli güncelleştirir, "G" gününe hazır tutardı" diyor. Doğrusu bu "G" günü işi çok hoşuma gitti. Milletçe yıllardır, bu "G" gününün gelmesini bekliyorduk. Ah keşke bir gelse... İnşallah bütün sevenleri, dostları, emekli paşalar, basınımızın Demirel hayranları ve de özellikle CHP sayın Demirel'i ikna eder ve hep birlikte Türk milletine bir "G" günü armağan ederler. Eğer mümkünse, Demirel'in dostlarından bir istirhamımız olacak. Lütfen bu "ikna" işini gerçekleştirirken, bütün maharetlerini kullanarak sayın Demirel'in yeni dönemde bilhassa "Sol" için bir "ilaç" olduğunu söylesinler ve CHP'nin başına geçmeye ikna etsinler. Lütfen ama lütfen, bu isteğimizi gerçekleştirin, dileyin milletten ne dilerseniz... Biliyorsunuz, 3 Kasım 2002 seçimlerde Türk halkı 28 Şubat'a bulaşmış bütün siyasi oluşumları demokrasinin imkanlarıyla mühürledi ve sandığa gömdü. Ancak bu 'mühür'de bir eksik kalmıştı, o da Süleyman Demirel'di. Çünkü, 28 Şubat'ın esas patronu Demirel'di ama o dönemde 'tekaüt'e ayrıldığı için tasfiyeden kurtulmuştu. Ancak şimdi görüyoruz ki, sayın Demirel parmak kaldırıyor: "Ben buradayım, 'G' gününü bekliyorum!.." Sizin anlayacağınız Demirel, 'tasfiye'den kurtulduğuna sevinmemiş. Aksine, milletin 'hesap görmesi' için, yaşına, başına bakmadan "G" gününü bekliyormuş!.. Galiba, "Demirel'in nereye koştuğu" şimdi daha iyi anlaşılıyor. O yıllardır bir 'G' gününe koşarmış da bizim haberimiz yokmuş... Meğer 'Basın Kulübü'nde, "Başörtülüler Arabistan'a gitsin" derken, hep o 'G' günü için yanıp tutuşurmuş... İnsanın basireti bağlanıyor vesselam... Basın Kulübü'nde başörtüsü ile ilgili sorduğum soruya çok sinirlenmiş ve hiddetle, "Başörtüsü özgürlük değil, bu bir gericiliktir" demişti. Ben sayın Demirel'in, bütün bunları biraz da yaşından kaynaklanan bir nedenden dolayı, çok da istemeden söylediğini sanmıştım. İtiraf ediyorum ki, yanılmışım. Meğer Demirel, bütün söylediklerini milleti öfkelendireceğini bilerek, planlayarak ve de "G" gününü hesap ederek söylüyormuş... Gerçekten, Türk milleti çok enteresan bir millet. Bir gün, bir bakarsınız yıllarca siyasetin içinde bulunmuş bir Türk vatandaşı, sanki hiçbir şey olmamış gibi, sanki patronluğunu yaptığı 28 Şubat'ta toplumun önemli bir kesiminin mağduriyetinde hiç katkısı olmamış gibi, sanki 28 Şubat sonrasında ekonominin ve siyasetin dibe vurmasından hiç haberdar değilmiş gibi ortaya çıkar, "istemem ama yan cebime koy" tavrı içinde önemli görevlere talip oluverir. Mesela Demirel gibi... İşte buna 'pes yani...' demek gerekiyor. Ne yani, hiçbir şey değişmedi mi bu ülkede... Hem de bu zatın, gönlü o kadar yukarılarda ki... Sanki hiçbir şey olmamış gibi, canı yeniden 'yüksek rakımlı' tepelere çıkmak istermiş. Olur, görürsem söylerim... Eğer sayın Demirel, unutulmuşluktan kaynaklanan bir duygu ile son günlerde gündeme gelmesinden dolayı keyifleniyor ve 'hayaller' kurarak 'mutlu' oluyorsa bir mahzuru yok. Çünkü geçicidir, bu kadar 'hayal'den kimseye zarar gelmez... Yok, ciddi ciddi 'yüksek rakımlı' heveslere kapılıyorsa, bu gerçekten Demirel'in sağlığı için de zararlıdır. Ayrıca, Demirel'in bu heveslerine 'himmete muhtaç' Türk Sol'u bile çare olamaz...
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |