T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 9 MAYIS 2006 SALI | ||
|
İzmir'de oynanan Fenerbahçe-Beşiktaş Türkiye Kupası finalinden geriye kolay unutulmayacak iyi ve kötü anılar kaldı. Önce kötüleri hatırlayalım bir daha.
Türkiye Kupası finalinde Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy'un olmaması büyük hataydı. Başkan istediği kadar hastalık gerekçesinin ardına sığınsın, maça gelmemesinin nedeni Fenerbahçe tribünlerinin karşısına çıkmaktan çekinmesiydi. Ayrıca olası bir Fenerbahçe galibiyeti halinde düşeceği durum belli ki Haluk Ulusoy'u tedirgin etmişti. "Yeni bir sayfa açarak göreve geliyorum" diyen Ulusoy'un, bırakın sayfa açmayı, kaleminin ucunu bile açmadığı ortaya çıktı. Gecenin ikinci ayıbı Fenerbahçe ve dolayısıyla Aziz Yıldırım'ın yaptığıydı. Yıldırım kaybetmenin de, kazanmak kadar önemli olduğunu hem kendi anlamadı, hem de camiasına anlatmadı. İkincilik törenine takımını çıkarsa, sadece doğruyu yapmakla kalmayıp, futbol camiasının gözünde yitirdiği imajını kazanma yolunda bir adım atacaktı. Üçüncü olay, Başkan Yıldırım Demirören'in kupayı alıp, Haluk Ulusoy'un babasına götürmesiydi. Sakın kimse "Saffet Ulusoy eşinin amcası" bahanesinin arkasına saklanmasın. Bu davranışıyla Demirören resmen bir şaibeye çanak tuttu. Tribün atmosferi ve seyir zevki açısından mükemmel bir gecede iki de nostaljik olay yaşadık. Birincisi 1970'li yıllarda yağ ve benzin kuyruklarını hatırlattı bana. Atatürk stadında, iki pisuar, bir normal, sadece üç ihtiyaç giderecek yeri olan erkekler tuvaletinin önünde oluşan kuyruklar Üniversite oyunları yapmış şehre hiç yakışmadı. 1970'li yıllardan kalan güzel bir anıysa, iki takım taraftarının eşit sayıda oturarak, maçı izlemesiydi. Neyse ki bu güzellik gecenin tesellisi oldu.
Trabzonspor'un işi zor
İstatistikler akıllara durgunluk verecek kadar kötü. Trabzonspor'da son 10 yılda tam 14 teknik direktör görev almış. Bunlar arasında 2 sezonu tamamlayan yok. Üstelik sadece 3 teknik adam bir yılı tamamlama başarısına ulaşmış. Aslında bu tablo bile Trabzonspor'un son 10 yılda neden şampiyonluk ipini göğüsleyemediğinin acı bir göstergesi. Böylesine istikrarsız bir ortamdan başarı çıkarmak, su kuyusundan petrol çıkarmak anlamına geliyor. Şimdi Trabzonspor'un 27. teknik direktörü Halilhodziç vedaya hazırlanıyor. Bordo-mavili takım yeni bir hoca arayışı içine girecek. Ben öncelikle Halilhodziç ile ilgili görüşlerimi açıklayayım; "Trabzonspor'un Boşnak hocayla başarıya ulaşma ihtimali zayıftı" Bunu gidenin arkasından yazmadığımı yazılarımı takip eden okuyucularım bilir. Halilhodziç'in en büyük handikabı futbolcuları ile iyi diyalog oluşturamamasıydı. Komutanına güvenmeyen bir askerin savaş performansı neyse, Trabzonsporlu futbolculardan beklenti o kadar olacaktı. Kadro ve oyun okuma yanlışlarını sıkça gündeme getirdiğim için yinelemek istemiyorum. Burada önemli olan Trabzonspor'un yeni teknik direktörünün kim olacağı? Kuşkusuz yönetim bunu düşünür ama ince eleyip, sık dokumak şart. Yönetim önce kendi planları ortaya koymalı, sonra buna uygun hocayı seçip, ona en az iki yıl şans tanımalı. Aksi halde bu istatistikler çığ gibi büyürken, Trabzonspor'un şampiyonluk özlemi de delikanlılıktan olgunluğa doğru hızla büyür.
Yıldırım'ın başarısı!
Aziz Yıldırım, Fenerbahçe kulübünde tesisleşme, sportif başarı, amatör branşlarda canlanma gibi pek çok olumlu işe imza attı. Ancak bence yaptığı en önemli iş; Fenerbahçe'nin rakiplerini birleştirmesiydi!!! Sözgelimi Kulüpler Birliği, komple Fenerbahçe'ye karşı. Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy keza aynı. Çünkü işin içinde Fenerbahçe'nin isteği var diyerek, 9 kulübün daha yabancı sınırlandırmasının kalkması isteğini dikkate bile almadı. Yıldırım Demirören'in, Galatasaray'ın şampiyonluğunu, Adnan Polat'ın Beşiktaş'ın kupayı almasını arzulaması, ikilinin bir restaurantta derbi öncesi yemek yemesi Yıldırım'ın çabalarının olumlu sonucuydu Nitekim Beşiktaş taraftarının tepkisini almamak adına Ayhan'ı İnönü'ye götürmemek, bu ilişkiyi taçlandırdı. Peki aynı durumda Galatasaray Ayhan'ı Kadıköy'den keser miydi? Aksine tahrik için özellikle oynatılırdı. Bu olaylarda tek suçlu Aziz Yıldırım değil kuşkusuz. Futbolumuzda sütten çıkmış ak kaşık bulmak zor. Ancak, Yıldırım gibi rakipleri birleştirici bir başkan da Fenerbahçe'ye gelmedi.
Daha önceleri nerelerdeydin?
"Hakemi aldatmaya yönelik hareket" tanımını yapma konusunda artık hakem hocaları bir sıkıntı yaşamayacak. Alacaklar Malatyaspor-Samsunspor maçının kasetini ellerine, Samsunspor'lu Hakkı ile Malatyaspor Teknik Direktörü Ümit Kayıhan arasındaki ikili mücadeleyi kare kare oynatacaklar. Hakkı ile Ümit Kayıhan'ın göğüs göğüse mücadelesinde, Hakkı'nın bir karıncayı bile incitmeyecek dokunuşu karşısında Ümit Kayıhan'ın nasıl alnından vurulmuş gibi yere yuvarlandığını gösterecekler ve "Hakemi aldatmaya yönelik hareket" örneklenmiş olacak. Gerçi bu kadar basit(!) olanını ders olarak göstermek ne derece doğru bilmiyorum ama biz hakem hocalarına önerelim! Ümit hocaya yaptığı bir hareketin hiç yakışmadığını belirterek, gelelim Malatyaspor taraftarına... Samsunspor galibiyetinin ardından şehirde yaşanan coşkuyu izleyince hayretler içinde kaldım. Türkiye'yi tanımayıp, bugün gelen biri o görüntüleri izlese, Malatyaspor'un şampiyon olduğunu, takımın Avrupa'nın en coşkulu taraftarına sahip olduğunu düşünürdü. İşte bu görüntüleri izledikten sonra soruyorum Malatyasporlular'a; "Daha önceleri nerelerdeydiniz?" Sizlerin birleşmesi için mutlaka, kötü günler yaşanması mı lazım?
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |