T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 9 MAYIS 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Bugünkü Yeni Şafak
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fatma Karabıyık BARBAROSOĞLU

Özel okul velileri

Özel okullar yasa tasarısı kabul edildi. Fakat gündem Demirel'in mihmandarlığına kilitlendiği için tasarının kabul edildiği hafta kimselerden ses çıkmadı. Oysa durum önemli. Hatta başlangıçta ciddi tedbirler alınmaz ise dar gelirli ailelerin çocuklarının "özel okul" cangılında nefessiz kalma tehlikeleri dahi söz konusu.

Ama ben başka bir şeyden bahsetmek niyetindeyim. Pek kimselerin üzerinde durmayacağı bir teferruattan. Daha doğrusu pek çok insana teferruat gibi gözükecek ama bendeniz için pek çok olayın püf noktası sayılabilecek, kuruma göre "kurumlanma" tafrasından. Evet veli dediğimiz kişinin özel okul velisi olunca geçireceği değişimden bahsetmek niyetindeyim.

Özel okul velileri diye ayrı bir tür veli olduğunu biliyor musunuz? Çocuklarından önce veliler şımarıktır. Her sınıfta bunlardan en az bir tane bulunur ve çok baskın oldukları için maalesef bütün sınıfın hareket kabiliyetini alt üst ederler.

Para sahibi olmak ile şahsiyet sahibi olmak arasındaki farkı hiç bilmeyen bu veliler, madem ki parasını verdim öyleyse benim çocuğumun kafatasını açıver de gerekli bilgileri doldur diye yaklaşırlar öğretmenlere. Öğretmen ödev vermeyecek, özellikle onun çocuğunun şımarıklıklarını sineye çekecek ama ille de onun çocuğu sınıf birincisi olacaktır.

Veli toplantısında öğretmen isim vermeden bazı öğrencilerin sorunlarını anlatırken, bu veliler anlatılan çocuğun kendi çocukları olduğunu kahkahalar eşliğinde dinleyerek belli ederler. Çünkü onların çocuklarının yaptığı her şey "sevimlilik", öteki çocukların yaptığı incir çekirdeğini doldurmaz yaramazlık "ah bu ne vahşilik"tir.

Çocukları değil, yalnız kendi çocuğunu seven veliler ile karşı karşıyasınızdır özel okullarda. Kendi çocuğunu da etinden canından bir parça olduğu yani insan yavrusu olduğu için değil "kendinin" olduğu için seven; arabasını, evini sever gibi seven bir ebeveyn vardır karşınızda.

Özel okulların veliler üzerinde, velilerin de eğitim üzeride hiçbir yaptırımlarının olmadığı bu yapılanmada, şımarık veliler iki tarafı da bezdirmeye yeter.

Çocuğunu türlü sıkıntılar ile özel okula gönderen iyi bir eğitim alması için seferber olan velilerin en insani istekleri, bu şımarık baskın veliler tarafından bir isyan bastırılıyormuş edasında bastırılır. İdealist anne çocuklarımıza biraz ödev verseniz diye bir cümleye başlayacak olsa şımarık veli gürler: "Hayır sakın ha. Benim çocuğum yoruluyor. Ne ödevi. Eve ödev filan istemem." Küstah bir kafa hareketi eşliğinde ödev isteyen veliye haddi bildirilmiştir.

Öğretmen -iki veli maalesef okul faturası ortak paydasında birleştiği için- ödev isteyen veliye "siz isterseniz evde yaptırabilirsiniz tabii" der.

İdeailist anne "Ama hocanım bir annenin yaptırım gücüyle öğretmenin yaptırım gücü aynı olamaz ki" diye beyhude bir itirazda bulunur. Her şeyden yarım yamalak haberdar olan pek malumatfuruş veli "çocuklara ödev vermemenin erdemleri" üzerine korsan bir konferansa çoktan başlamıştır bile.

Oysa bu satırların yazarı çok iyi bilmektedir ki, o pek malumatfuruş anne bir devlet okulunun velisi olduğunda bambaşka bir profil ortaya koymaktadır. Aman nasıl gayretkeş, nasıl öğretmene yardımcı, nasıl çocukları sorumluluk sahibi bireyler olarak yetiştirmek için "ağaç yaşken eğilir" sözlerini kendine hayat kılavuzu seçmiştir. Öyle "önerisel teklifler" sunar ki dudağınız uçuklar.

Bu kadın o kadın mı? Ne değişti? Değişen şudur: İnsanımız hizmet almayı henüz bilmemektedir. Hizmet almayı, kendi cebinden para çıkıyorsa eğer, nobran bir patronluk sergileyerek olabilecek bir şey sanmaktadır. Kendi cebinden para çıkmıyorsa "kulun kölen olam hocam. Eti senin kemiği benim" teslimiyeti ile boyun eğmek olarak anlamaktadır veli olmayı.

Özel okul tartışmalarını veli profili ile birlikte düşünelim istedim.


Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi