T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
S O N D A K İ K A | 9 MAYIS 2006 SALI | ||
|
'Demokrasi statükocuların üzerinde şık durmuyor'
Başbakan Erdoğan, "Anadolu'da bir söz vardır. 'güzele ne yakışmaz' derler. Bu ülkenin insanına demokrasi yakışıyor. Sadece bu ülkenin üzerinde çirkin emelleri besleyenlere yakışmıyor." dedi.
Başbakan Erdoğan, "Anadolu'da bir söz vardır. 'güzele ne yakışmaz' derler. Bu ülkenin insanına demokrasi yakışıyor. Sadece bu ülkenin üzerinde çirkin emelleri besleyenlere yakışmıyor." dedi. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin bugün yakaladığı demokrasi standardını, insanlara iki beden büyük görenler olduğunu bildiklerini belirterek, "Daha vahim olanı ise bu düşünce sahiplerinin, ekseriyetle siyasetten geçinenler arasından çıkmasıdır" dedi. Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin yarınları adına büyük önem taşıyan, zengin fırsatlar barındıran bir dönemden geçildiğini söyledi. Türkiye'nin önündeki dönem en iyi şekilde değerlendirilip, son 3.5 yılın başarıları istikrarla korunarak kalıcı hale getirilirse Türkiye'nin yakın geleceğe mutlaka damgasını vuracağını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti: "Burada, altını önemle çizmek istediğim anahtar kelimeler var. Bunlar, değişim ve istikrardır... Bu kelimelerin üzerinde ısrarla durmamız gerekiyor. Türkiye, her alanda yakalanan istikrar düzenini şartlar ne olursa olsun mutlaka korumalıdır. Bu ülkenin insanları olarak, bu ülkeyi seven, bu ülkenin geleceği hakkında aydınlık hayaller besleyen insanlar olarak, her şeyden önce fikirde, anlayışta, özellikle bu istikrarı, bu değişimi korumalıyız. Türkiye'de vatansever olan herkes, 3 Kasım 2002'de millet iradesiyle açıkça ortaya konulan istikrar içinde değişim kararını, asla zedelemeye çalışmamalıdır. Değişim politikalarını eleştirmek demokratik bir haktır ama milletin değişim iradesini ve kararını tahrip etmeye çalışarak statükoyu savunmanın, bugünün dünyasında vatanseverlikle uzaktan yakından hiçbir alakası yoktur. Cumhuriyetimizin mayası olan demokratik değişim iradesine karşı çıkmanın, cumhuriyetçilik ve milliyetçilikle bir ilgisi yoktur. Evrensel hukuk ilkeleri, demokratik değişim ve millet iradesiyle kalkınma, Atatürk tarafından Cumhuriyetin harcına konulmuştur. İşte bu yüzden, değişimi reddeden ve statükoyu kutsayan anlayışların adı ne olursa olsun, cumhuriyetçilikle ve vatanseverlikle alakası olamaz. Önümüze çıkan engeller ne olursa olsun, çıktığımız bu uzun yola ilişkin bir tereddüde asla kapılmamalıyız. Çünkü, Türkiye'nin yegane çıkar yolu, yegane doğru istikameti budur." "DEĞİŞİM İSTİKRARI VAR" Yıllar yılı krizlerle, istikrasızlıklarla, statükocu siyasetlerle, darboğazlarla, bunalımlarla, suiistimallerle bunalmış bir milletin, değişim dışında bir seçeneği olamayacağını kaydeden Erdoğan, 3 Kasım 2002 tarihinde millet kararıyla işbaşına gelen AK Parti'nin, cesur ve uyumlu bir yönetim anlayışıyla ülke sorunlarının neredeyse tamamını çözüm yoluna koymayı başardığını söyledi. "Bunun adı değişim istikrarıdır" diyen Erdoğan, bunun, aynı zamanda millet iradesinin Türkiye'nin yönetiminde karşılığını bulması olduğunu kaydetti. Erdoğan, "Her şey Türkiye için" derken, aslında bu yöndeki millet kararını, bu ortak hissiyatı seslendirmekten başka bir şey yapmadıklarını ifade etti. "YARALARI SARMAK ZORUNDAYIZ" Türkiye'nin problemlerinin tamamının çözüme kavuştuğu iddiasında olmadıklarını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Milletimizin sırtında, neredeyse taş üstüne taş konulmadan zayi edilmiş uzun yıların yükü, ağırlığı var. Elimizde eğer bir sihirli değnek olsaydı, milletimiz tek bir gün, tek bir saat, tek bir an sıkıntı çekmesine, bunalmasına, daralmasına meydan vermezdik. Ama elimizde bir sihirli değnek yok. Biz, bir yandan yola devam etmek, bir yandan hedeflerimizi kovalamak, bir yandan da bu milletin belini büken sıkıntıları gidermek, yaraları sarmak mecburiyetindeyiz. Bizim işimiz kolay değil. Çünkü, siyaseti oyalama ve oyalanma sanatı zannedenlerden değiliz. Hesabımızı doğru yaparak, ama mutlaka ideallerimizi koruyarak adım adım ilerleme gayretindeyiz. Bu ülkenin problemlerinin üstüne cesaretle gidiyor ama bunu yaparken demokrasiden, hak ve özgürlüklerden, adaletten taviz vermiyoruz. Bizim siyasi parolamız; daha çok demokrasi, daha çok kalkınmadır. Bu ülke demokrasiyi en üst seviyede uygulamadan, insan hak ve özgürlüklerini teminat altına almadan, adaleti tesis etmeden, kalkınmayı da başaramaz. Türkiye'nin dünden bugüne miras kalan ekonomik, ticari, bölgesel problemlerinin temelinde de geçmişteki siyasi anlayışların, dönemsel gerekçelerle demokratik standartlardan fedakarlık yapması bulunmaktadır. AK Parti, siyaset sahnesinde yer aldığı günden itibaren, tarihi tecrübenin kaydettiği temel bir gerçeği ısrarla vurgulamaktadır. Bu gerçek, ileri, gelişmiş bir ekonominin, ancak ileri, gelişmiş bir demokrasi ile bir arada mümkün olabileceği gerçeğidir. Özgürlük, refah ve kalkınmanın birlikteliğidir. Bu ikisi, adeta tek yumurta ikizi gibidir." TEKRARLANAN HATA Türkiye'de şuurlu ya da şuursuz, bilerek tekrarlanan bir hata yapıldığını söyleyen Erdoğan, bunu, "demokrasinin, ancak belli bir ekonomik gelişme seviyesinden sonra gerçekleşebilecek bir siyasi rejim olarak algılanması" diye açıkladı. Başbakan Erdoğan, bu algılamanın, demokrasiyi lüks bir meta gibi gören otoriter bir zihniyetin yansıması olduğunu söyledi. Hortumcuların siyasi ideolojisinin de bu olduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu: "Bugün bile, yakaladığımız demokrasi standardını insanımıza iki beden büyük görenlerin var olduğunu biliyoruz. Daha vahim olanı ise bu düşünce sahiplerinin, ekseriyetle siyasetten geçinenler arasından çıkmasıdır. Ne yazık ki bürokraside de onların işbirlikçilileri, yandaşları mevcut. Onları da biliyoruz. Aslında demokrasi, millete iki beden büyük gelmiyor. Statükocu zihniyet sahiplerinin üzerinde şık durmuyor demokrasi... Anadolu'muzda güzel bir söz var; 'güzele ne yakışmaz' demişler. Bu millete demokrasi çok yakışıyor. Ama bu vatan hakkında çirkin emeller besleyenlere asla yakışmıyor. Ekonomik kalkınma, demokratik özgürlükçü bir düzenin ürünü olarak ortaya çıkmaktadır. Dünya üzerindeki gelişmiş ekonomiler, aynı zamanda gelişmiş demokrasilerdir."
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |