Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
Hayır ve şer
New Orleans Amerika'nın en şirin kentlerindendir. Koyu renkli halkı, Fransız-İspanyol etkisinde şekillenmiş kültürüyle ABD'nin en egzotik yerleşim yerlerinden biridir. 'Katrina kasırgası' bir günde kentin kimyasını değiştiriverdi. Kasırganın bir yan etkisi de Washington'un dünyaya vermeye çalıştığı 'güçlü Amerika' imajı üzerinde görüldü. Kasırga ve ardından meydana gelen talan, soygun ve tecavüz görüntüleri Amerika'nın yüzündeki 'yenilmez dev' makyajını da siliverdi. Bugün dünyanın pek çok yeriyle birlikte Türkiye'de de "New Orleans'a yardım" kampanyaları düzenleniyor. New Orleans hâlâ Amerika haritası içinde ve doğal felâketler konusunda duyarlı dünya, evleri yıkılmış, çoluk çocuğunu doyurmakta zorlanan, güvenlik duygusu zedelenmiş Amerikalıların yardımına koşuyor. Hem de, siyahî liderlerin "Daha ne bekliyor?" baskıları üzerine ancak harekete geçen ABD Başkanı George W. Bush'tan önce... Doğal âfetler, kendi başımıza gelenden biliyoruz, ülkelerin gerçek durumlarını dışa vurmada en önemli ölçü aslında. Doğa bazen acımasız olabiliyor, insanlara âcizliklerini hatırlatmada hiçbir sınır tanımayabiliyor. Deprem, sel, kasırga, hortum... Bunların hepsi bireyler için de ülkeler için de birer sınav. Toplumların dayanışma ruhu, devlet mekanizmasının gücü, ülkelerin başka ülke insanlarına karşı besledikleri şefkat hissi, doğal âfetler sırası ve sonrasında kendini belli ediyor. Bu yönüyle bakılacak olursa, ABD, önünde 'süper' sıfatı bulunan hiçbir belirlemeyi hak etmiyor. New Orleans gibi 'farklı' bir kültür başkentini tahribattan koruyamadı ABD teknolojisi; devlet mekanizması ise kasırganın evsiz-yurtsuz hale getirdiği bireyleri hırsız-uğursuzun keyfine bırakıverdi. Kendi vatandaşına hizmet götürmede acze düştü koskoca ABD devleti. Akıl alır gibi değil, ama hazin bir gerçek bu. Washington'dan dünyaya nizamat vermeye kalkışanlar, bunu, önünde güç tanımayan bir savaş makinası aracılığıyla gerçekleştirebilme çabasındalar; o savaş makinasının yok edici gücünü Afganistan ve Irak'ta hepimiz görüyoruz. Ancak, dünyaya nizamat verme yalnızca yıkıcı ve yok edici bir güç ile gerçekleşemez; o gücün yapıcı ve inşa edici de olması gerekir. ABD, 'süpergüç' olma iddiasını yalnızca yok edici askerî gücüyle elde etmenin peşindeydi; uzak coğrafyalara huzur ve barış götürmede zorlandığı fark ediliyordu. Zorlanma iddia edildiği gibi coğrafî uzaklıktan mıydı? O iddia, Afganistan ve Irak'a bomba yağdırmada mâhir ABD'nin New Orleans halkına çadır götürememesiyle ciddi bir darbe yemiş oldu. Makyajı silinen Amerika bundan böyle ne yapacak? Yağmalanan, ırzına geçilen, kendini terkedilmiş hisseden New Orleans halkı bu soruya çok açık bir cevap veriyor aslında. Verdiği mesaj şu: Önce kendine dön, kendi ülkenin içinde güvenliği sağla, kendi insanına şefkat göster... Washington'un bu mesaja kulak vermesi gerekiyor. ABD'de meydana gelen doğal âfete dünyanın uzattığı yardım eli olağanüstü önemli. Washington'un ihmalini telâfi etmek için dünya halkları da devrede. Türkiye de bu noktada diğer ülkelerden geri kalmamalı. Bir kere silinen makyaj gerçek yüzü ortaya çıkarır. ABD, Afganistan ve Irak'ta sergilediği yok edici gücüyle değil, New Orleans'ta düştüğü âciz görüntüyle hatırlanacak bundan böyle. Washington dünyaya nizamat vermeyle ilgili hesaplarını yeniden gözden geçirmek zorunda... Bakalım, bu defa da şerden hayır çıkacak mı?
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |