* Hocam, hayırlı günler. 2 sorum var: Pakistan'da biliyorsunuz deprem oldu. Zekâtımdan bir miktar oraya göndermek istiyorum, kabul olur mu? İnşallah niyet edip göndereceğim. Göndermekten maksadım, kendi elimle veremediğim için mecbur bağış kontolarına yatıracağım. Bu yüzden soruyorum acaba olur mu diye? (Mehmet Sanlı) (Diğer sorunuzu, Pazartesi yazısında cevaplayacağım.)

* "Fitre" ve "zekât"ların Pakistan depremzedelerine verilmesi caiz midir? Adı geçenler arasında sarf yerleri itibariyle bir fark var mı? Verilirse zekâtın masârıfı arasında sayılan yerlerden hangi başlık altına girer? Zekâtın ulaştırılmasında aracı kurumlar: dernekler, kızılay,vakıflar, vs...'ye yapılan ödemelerle zekâtın temlik şartı yerine gelmiş olur mu? Mufassal izah ederseniz seviniriz. (Abdullah Yılmaz/öğrenci)

Felaketzedelere Zekat ve Fitre Göndermek

Zekâtın olağan durumlarda, zekât konusu malın bulunduğu yerdeki hak sahiplerine ödenmesi gerekir. Böyle durumlarda, yıl sonunda zekâtı başka yerdekilere göndermek mekruhtur. Bununla birlikte, zekâtın gönderildiği kimseler, akrabadan olunca, malın bulunduğu yerdekilerden daha muhtaç durumdaysa, gönderilmesi müslümanlara yarar sağlıyorsa, dâr-ı harpten (yabancı ülkeden) dâr-ı islam'a (müslüman ülkeye) gönderince, bilgin veya talebeye gönderilince, daha takva sahibi, daha sâlih ve müslümanlara faydalı birine gönderilince, ayrıca zekâtı erken ödeyince mekruh olmaz. Bu durumda, çok daha muhtaç durumda bulunan Pakistan'daki depremzedelere zekât ve fitre gönderilebilir, hatta böyle büyük felaketlerde öncelikle gönderilmelidir. En uygun davranış, en azından zekâtın uygun görülecek bir kısmını malın bulunduğu bölgedeki hak sahiplerine, diğer kısmını ise depremzedelere vermektir. Bu miktarlar, yükümlüler tarafından çevre şartları da dikkate alınarak takdir edilir.

Zekât mesârıfını (ödeme kalemlerini) sayan Tevbe 9/60. âyette yer alan "gârimîn" ifadesi, öncelikle borca batanlar, ikinci olarak beklenmedik felaket ve sıkıntılara uğrayanlar biçiminde yorumlanır. Beklenmedik felaket ve sıkıntılara uğrayanlar kavramı geniş bir alana sahip olup, su ve sel baskını, deprem, yangın, kuraklık vb. felaketlere uğrayanlarla, kasıtlı olmaksızın (sözgelimi kaza kurşunuyla veya trafik kazasında) bir kimseyi öldürme ve bu yüzden tazminat (kan diyeti) ödemeye mecbur olma gibi kazalara maruz kalan kimseleri, borçlarını ödeme olanaklarından mahrum olarak borca batmış başka kimseleri ifade edecek şekilde genişçe tefsir edilmiştir ve zekât geliri bu kalemlere harcanmıştır.

Temlik ve Aracı Kurumlar

Zekâtın ulaştırılmasındaki aracı kurumlara ödenmesi veya hesaplarına yatırılması durumunda, zekâtın rüknü (farzı) olan temlik şartı gerçekleşmiş olur. Alındı belgeleri, temlikin işareti sayılır. Geleneksel bazı görüşlerin hayır yollarına/kurumlarına zekât harcamada temlik şartının gerçekleşmediğini söylemeleri, kendi zamanları için doğru bir yaklaşımdır. Günümüzde dernekler ve vakıflar, aracı kurumlar olarak zekât ve fitreleri hak sahiplerine ulaştırarak, yükümlülerin tek başlarına yürütmeleri zor, hatta imkânsız bir işi kolaylıkla ve başarıyla gerçekleştiriyorlar. Önemli olan, aracı kurumların şâibeden uzak, güvenli kurumlar olmalarıdır. Sıkı denetim düzenekleri, yükümlülerin güvenlerini kazanır ve sorumluluklarını bu kurumlara yükletir.

VECDİ AKYÜZ

Künye

Temsilcilikler

Abone Formu

Mesaj Formu

Online İlan