|
|
'Ölü' milletvekili konuştu: İyiyim!
Ağrı Milletvekili Özmen'in vefatı üzerine haber yapan Milliyet, 'daha önce de iki AKP'li milletvekilinin kalp krizinden öldüğünü' yazdı. Ancak adı geçen vekillerden Rıza Acar'ı sapasağlam bulduk.
Ağrı Milletvekili Melik Özmen kalp krizinden vefat edince dün gazetelerde "AK Partili vekil kalbine yenildi" şeklinde haberler yer aldı.
Ancak Milliyet gazetesi, haberi zenginleştirmek için yeni unsurlar katmak isteyince, ilginç bir hata yaptı. Daha önce AK Parti'den iki milletvekillenin yine kalp krizden öldüğünü yazan gazete, AK Parti Kütahya Milletvekili Halil İbrahim Yılmaz ve Aydın Milletvekili Ahmet Rıza Acar'ın kalp krizinden öldüğünü yazdı.
Yılmaz geçen yıl Temmuz ayında vefat etmişti; ancak Aydın Milletvekili Acar, iki ay önce kalp ameliyatı olmuş ve sağlığına kavuşmuştu. Milliyet'te "AKP'de daha önce de Kütahya Milletvekili Halil İbrahim Yılmaz (50) ile Aydın Milletvekili Ahmet Rıza Acar, kalp krizi sonucu hayatlarını kaybetmişti" haberini okuyunca Acar'ı telefonla aradık.
Haberi henüz okumamıştı, bizden öğrendi. "29 Nisan'da kalp krizi geçirdim. 26 Mayıs'ta da GATA'da ameliyat oldum; şimdi iyiyim" diyen Acar, bize de meslekdaşlarımız adına yanıtlamamız istemiyle, şu soruyu yöneltti: "Gazetecilerin kayıtlarında kalp krizi geçiren kişiye öldü mü yazılıyor?"
Acar'a, "Bir yanlışlık olmuş" diye cevap vermekten başka birşey söyleyemedik. Ancak, bizim telefonumuzdan sonra arayan arkadaşlarının, "öbür tarafta ne var ne yok" sorularına cevap vermekte de kendisi çok zorlanacağa benzer.
Kulis yazarları tatile çıkıyor
TBMM geçen hafta tatile girince, "Politik Fiskos" ekibinin haber kaynakları da Ankara'dan göç etti. Bu durumda biz de okurlarından bir süre için müsaade istiyoruz. Ekim ayında Meclis açılınca, yeniden birlikte olacağız.
Biraz da 'bakılan' olalım
Abant Platformu'nun geçtiğimiz hafta eğitimi tartıştığı Erzurum Palandöken'deki toplantısına Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik de katıldı. Bakan Çelik toplantıdaki konuşması öncesinde otelin lobisinde katılımcılardan bazıları ile sohbet ederken grubun yanından siyaset bilimci Prof. Dr. Mehmet Ali Kılıçbay'ın hiç oralı değilmiş gibi yürüyüp gitmesi Bakan Çelik'in dikkatini çekti. Çelik sohbeti bölüp Kılıçbay'a seslendi: "Kılıçbay, Kılıçbay.. Bizi neden görmüyorsun? Selamsız gidiyorsun!" Kılıçbay, Bakan'a dönerken espriyi de hazırlamıştı: "Bakan sizsiniz sayın Bakanım, sizin bakmanız lazım." Ancak Bakan Çelik de hazırlıklıydı; "Yahu biz hep bakan olmayalım, biraz da bakılan olalım." Bunun üzerine Kılıçbay akademisyenlikte de sürdürdüğü muhalif duruşu konuşturarak, "Baktım orada bir iktidar odağı oluşmuş, uzak durayım dedim" deyince, Çelik de, "Bunlar devletin ta kendisi" diyerek yanındakileri işaret etti. Esprilere gülerek katılan grupta Milli Eğitim eski Bakanı Mehmet Sağlam, Erzurum Valisi Celalettin Güvenç, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Harun Tokak bulunuyordu.
'Numaramı veriyorum ama aramak yok!..'
Başbakanlık'ta son bir aydır "Basın sözcülüğü" uygulaması var. Basın sözcülüğüne de Kanal 7'nin Ankara eski temsilcisi Akif Beki getirilmişti. Beki'nin göreve getirilmesiyle birlikte Başbakanlık muhabirleri gece gündüz, yerli yersiz, gerekli gereksiz yeni sözcünün telefonunu arayıp bilgi almaya çalıştı bu kısa dönemde. Önceleri cevap vermeye çalışan Beki, telefon zilinin susmaması üzerine çareyi cep telefonunu değiştirmekte buldu ve muhabirleri de Başbakan ile ilgili soruları sormaları için basın müşaviri Ahmet Tezcan'a yönlendirdi. Ancak muhabirler yine de Beki'den yeni telefon numarasını istediler. Gazetecilerin bu isteğini yerine getiren Beki, telefon numarasını verirken yarı şaka yarı ciddi uyarmaktan da geri kalmadı: "Bu numarayı veriyorum ama aranmamak kaydıyla."
Fuzuli'den Arınç'a...
Meclis Başkanı Bülent Arınç, önemli değerlendirmeler yaptığı basın toplantısından sonra gazetecilerle bir süre sohbet etti.
Arınç, TGRT Ankara Haber Merkezi editörlerinden Latif Şimşek'i görünce, "Latif yeni şiirler var mı?" diye sordu. Şimşek, "Var başkanım" karşılığını verdi. Bu sohbette, Latif Şimşek'in, yayına hazırladığı şiir kitabını, şiire olan tutkusunu bildiği için önce Arınç'a gösterdiği ortaya çıktı. Bir gazeteci Arınç'a, "Siz şiir yazıyor musunuz?" diye sorunca Arınç, "Yazıyordum ama iyi şiir yazamadığımı farkedince, okumaya ağırlık verdim" cevabını verdi.
Arınç, şiir yazmıyorum dese de son şiirini Hindistan ziyareti sırasında Tac Mahal'de yazmış. Ama bu kendi şiiri değil, aşk şairi Fuzuli'den bir dörtlükmüş. Şah Cihan'ın sevgili eşi anısına yaptırdığı, dünyanın eşsiz güzellikleri arasında yer alan Tac Mahal aynı zamanda, asırlara sığmayan bir aşkın da simgesi.
Bülent Arınç ve eşine iki cihanda "taçlanacak" mutluluklar dilerken, aşk, şiir ve Tac Mahal'i Fuzuli ile tamamlamak istedik:
Ya râb belayı aşk ile kıl aşina beni
Bir dem belâ-yı aşktan etme cüdâ beni
Az eyleme inâyetini ehli derdden
Yani ki çok belâlara kıl mübtelâ beni
Oldukça ben götürme belâdan iradetim
Ben isterim belâyı çü ister belâ beni
Gittikçe hüsnün eyle ziyâde nigarımın
Geldikçe derdine beter et müptelâ beni
|
|
|