AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
||
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu, bir zamanlar Necip Fazıl Kısakürek gibi aydınlarını Milli İstihbarat Teşkilatı'na (MİT) takip ettiren Türkiye'nin artık değerlerine sahip çıkmayı öğrendiğini söyledi. Necip Fazıl Kısakürek'in 100. doğum yıldönümü dolayısıyla önceki akşam Devlet Resim ve Heykel Müzesi'nde düzenlenen geceye, Mumcu'nun yanı sıra Sağlık Bakanı Recep Akdağ, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Mustafa İsen, bazı milletvekilleri ve yetkililer katıldı. Aziz hatırasına armağan Erkan Mumcu, burada yaptığı konuşmada, bakanlığın değişik etkinliklerle Kısakürek'i 100. doğum yılında andığını, bu amaçla ''Necip Fazıl - Doğumunun 100. Yılında'' isimli bir armağan kitap hazırlandığını belirtti. Mehmet Nuri Şahin ve Mehmet Çetin tarafından hazırlanan eserde kırka yakın yazar, sanatçı ve bilim adamı Necip Fazıl Kısakürek'i değişik yönleriyle değerlendirdi. Yaklaşık 400 sayfadan oluşan ve belgesel nitelik taşıyan kitapta, ilk kez yayınlanan çok sayıda fotoğraf ve belgenin yanında Necip Fazıl'ın şair, yazar, düşünür, gazeteci ve yayıncı kimliği, tarihi, dini, tasavvufi ve felsefi eserleri, tiyatro oyunları ve senaryolarıyla ilgili geniş bilgiler de yer alıyor. Kitabın Kısakürek'in Türk sanatına, kültür ve edebiyatına yaptığı katkıları anlatması amacıyla hazırlatıldığını ifade eden Mumcu, müzenin fuayesinde açılan sergide de sanatçının bugüne kadar hiç görülmemiş fotoğraflarının yer aldığını kaydetti. Fotoğraflar MİT'ten! ''Bu fotoğrafları tahmin edin nereden temin ettik?" diye soran Mumcu kendi sorusunu kendisi cevapladı: "MİT'ten. MİT arşivinden alınmış fotoğraflar var'' diyen Mumcu, bunun Türkiye'nin nereden nereye geldiğinin çok çarpıcı bir örneği olduğunu söyledi. Mumcu, "Bir zamanlar Türkiye aydınlarını MİT aracılığıyla takip ettirirdi. Sadece Necip Fazıl'ı değil, pek çok aydını... Bunların bir kısmı mahkemeye çıktı, yargılandı. Şimdi ise doğum yıldönümleri düzenliyoruz. O zamanlar çok şükür geride kaldı'' diye konuştu. Sergi de açıldı Türkiye'nin değerlerine sahip çıkmasını öğrendiğini dile getiren Mumcu, Kısakürek'in eserlerindeki derinliğin çok zor şartlarda sanat yapmasından ileri geldiğini belirtti. Türkiye'de bugün insanların özgür bir ortamda düşüncelerini ifade ettiklerini vurgulayan Mumcu, ''Benim kültür ufuklarımın oluşmasında da Necip Fazıl'ın ciddi katkıları oldu. Aziz hatırasının önünde saygıyla eğiliyorum. Eserleri binlerce yıl var olmaya, bütün insanlık için esin kaynağı olmaya devam edecektir' dedi. Kitabın tanıtımının ardından Devlet Klasik Türk Müziği Korosu sanatçıları, Necip Fazıl Kısakürek'in şiirlerinden bestelenmiş eserleri seslendirdi. Konserin ardından Kısakürek'in fotoğraflarının yer aldığı serginin açılışını yapıldı. Kısakürek'in fotoğrafları ve belgelerden oluşan sergi, 26 Aralık'a kadar müze fuayesinde izlenime sunulacak. Yazın ve fikir dünyasının öncüsü 'Sultan-üş Şuara' Sultan-üş Şüera (Şairlerin Sultanı), Türk yazın ve fikir dünyasının öncülerinden Necip Fazıl Kısakürek doğumunun 100. yılında çeşitli etkinliklerle ve hazırlanan özel sayılarla anılıyor. 26 Mayıs 1904'te doğan ve 21 yıl önce 25 Mayıs günü kaybettiğimiz Kısakürek Maraşlı bir aileye mensup. Yahya Kemal, Ahmet Hamdi, İbrahim Aşki gibi ünlü edebiyatçılardan dersler aldı, Sorbonne Üniversitesi'nde felsefe okudu. İlk şiirleriyle büyük bir şöhret edindi. Şöhretinin zirvesinde iken felsefi arayışlarını sürdürdü ve 1934 yılında, koyu bir bohem hayatı yaşarken Beyoğlu Ağa Camii'n-de vaaz vermekte olan Abdülhakim Arvasi ile tanıştı ve bir daha da ondan kopmadı. Tekke şiirinin verimlerini modern Fransız şiiri ölçüleriyle değerlendiren, insanın evrendeki yerini araştıran şiirlerinde, madde ve ruh problemlerini, iç âlemin duygu ve tutkularını dile getirdi. Şiirinde sağlam bir dil ve teknik kullanan Necip Fazıl, şiirin yanısıra oyun ve hikayeler de yazdı. Çalışmalarıyla Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü'nü, Milli Kültür Vakfı Armağanı'nı ve TYB Üstün Hizmet Ödülü'nü aldı. Ayrıca Türk Edebiyatı Vakfı'nca 1980'de verilen beratla 'Sultan-üş Şuara' unvanını kazandı. Kısakürek'in adı, 1943'te çıkarmaya başladığı ülkenin en uzun ömürlü dergilerinden Büyük Doğu ile özdeşleşti. Üstad şimdi Eyüp sırtlarındaki kabrinde mukim.
|
|
|