|
|
Batı'ya giden Doğu'yu bulur Ersin Nazif Gürdoğan "New York'tan Los Angeles'e Yeni Roma" adlı kitabında dünyanın öte ucundaki bir kültürü ve coğrafyayı anlatıyor. Köklü dönüşümlerin yaşandığı yüzyılımızda Batı'nın Doğu'ya değil, Doğu'nun Batı'ya gittiğini söylüyor.
Ersin Nazif Gürdoğan, kaotik kentleşme, varolmak için nesneleri yok etmeye ihtiyaç duyan tüketim toplumu, modern hayat ve 1950'lerden itibaren tüm dünyada yaygınlaşan 'Amerikan yaşam tarzı'nın çıkmazlarını, ümit veren oluşumlarıyla birlikte ele alıyor. İz Yayıncılık'tan yayın hayatına giren "New York'tan Los Angelas'a Yeni Roma" adlı kitapta, son iki yüzyılda dünya denince akla gelen Batı ve değişimi de tartışılıyor. Avrupa ve Amerika'yla birlikte Batı'nın dünyayı büyük ölçüde etkilediğini ama artık Batı'nın görevini tamamladığını ve kendinden öncekiler gibi sırasını savdığını anlatan Gürdoğan, bayrağın Doğu'ya geçtiğini savunuyor ve "Doğu Batı'ya gidilerek bulunur, Doğu'yu bilmeyen Batı'yı anlayamaz" diyor. New York'ta bir deniz feneri Güvensizliğin egemen olduğu New York'ta kurtuluşunu iç derinliklerinde arayan insanların hayatları da ilginç portreler olarak kitapta yer buluyor. Gürdoğan metafizik dünyanın perdelerini aralamaya çalışanlara yol gösteren insanları deniz generlerine benzetiyor. "Deniz fenerlerinden biri New York'taki cami ve Cerrahi Dergahı'dır. Tosun Bayrak'ın öncülüğünde etkilerini dalga dalga genişleten dergah, yalnızlığın doğurduğu ümitsizliğin doruk noktasına ulaştığı New York'ta, bir ümit ve güven adası oluşturuyor." Fıskiyelerden kan fışkırınca.. Toplumdaki karşıtlıkları sergileyerek, Amerika'da 'şok' sanatının öncülüğünü yapan Tosun Bayrak ve arkadaşlarının çarpıcı gösterilerinden örnekler de yer alıyor kitapta. "Yapılan çarpıcı gösterilerden biri Metropolitan Müzesi'nin önündeki ünlü havuzun sularını bir "Bir Mayıs" yıldönümüne, Vietnam'da dökülen kanları çağrıştıracak biçimde gece yarısı kırmızıya boyanmasıdır. Sabahın erken saatlerinde müzeyi ziyaret edenler fıskiyelerden kan fışkırdığını görünce, savaş Vietnam'dan New York'a mı taşındı diye dehşete düşmüş. Kısa zaman sonra anlaşılmış ki, bu şok edici Bayrak gösterisi, savaşın dışarıda değil, içeride olduğunu anlatıyor." PENTAGON'UN YAPAMADIĞINI HOLLYWOOD YAPIYOR Yarım yüzyıldan beri tüm dünyaya benimsetilmeye çalışılan Amerikan yaşam tarzının, bugün belki cebir yoluyla değil ama Hollywood yoluyla ve uydular aracılığıyla televizyonlardan çok daha geniş alana yayıldığı herkesçe malum. Yeni yüzyılın çıkmazlarından olan bu durum Gürdoğan'ın kitabında da irdeleniyor. Gürdoğan, Romalılar'dan bu yana, toplumu afyonlayarak etkisiz hale getirmenin dünyanın hiçbiryerinde, Hollywood'da olduğu gibi, başarılı biçimde kullanılmadığının altını çiziyor. "Geçmişte orduların başaramadığını Hollywood'un sinema endüstrisi başardı. Hiçbir güç Amerikan hayat tarzını dünya ölçüsünde tanıtmada Hollywood kadar etkili olmamıştır. Çünkü Hollywood ürünlerinin dünyada girmediği ev yoktur. Dünya ölçeğinde yayın yapan televizyon kanallarıyla Batı'nın tüketim kültürü dünyaya yayılıyor. Cambridge Üniversitesi'nin sosyal bilimcilerinden Ekber Ahmed, Pakistan'ın en ulaşılmaz ve bütün dünyadan soyutlanmış Mekran gibi hâlâ elektriğin bile gitmediği bölgelerde ekonomik gücü olanların satın aldığı dizel jeneratörlerle çalışan televizyon ve videolar olduğunu söylüyor. Asya ve Afrika'nın kuş uçmaz ve kervan geçmez yerlerinde bile Hollywood yapımı filmlerin ulaşması, artık dünyada silahlı güçlerin yerine medyalı güçlerin geçtiğini gösteriyor." California'nın dünyada San Francisco'nun Silikon Vadisi'nde ürettiği yazılım programlarından daha çok Los Angeles'te Hollywood'un ürettiği masallarla tanındığını belirten yazar "Hollywood'un elinde sinema sanatı kitlelerin afyonu haline geldi. Onlar sanki gerçekmiş gibi, hergün binlerce masalı pazara sunar. Hollywood bir rüya, bir hayal, bir masal ülkesidir. Aslında bütün insanlar masala tutkundur" diyor. Bilgi için tel: 0 212 520 72 10 HALE KAPLAN ÖZ
|
|
|