|
|
DSİ'yi bitirmişler! Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün, ANAP'lı bakanlar tarafından göreve getirilen bürokratlar eliyle adeta siyasi rant dağıtan bir kuruma dönüştürüldüğü ortaya çıktı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün, ANAP'lı bakanlar tarafından göreve getirilen bürokratlar tarafından rant dağıtan bir kuruma dönüştürüldüğü ortaya çıktı. DSİ ihalelerinin nasıl verildiği ve projelerin hangi süreçlerden geçerek fazladan maliyetlendirildiği konusunda ilginç iddialar bulunuyor. İhalelerin ANAP'lı siyasetçilere yakın şirketlere pay edildiği, ciddi şekilde hazırlanmayan projelendirmeler sonucunda Hazine'ye inanılmaz boyutlarda ek yük bindirildiği öğrenildi. DSİ'de şu anda uygulanan projelerin maliyetlerinin abartılı düzeylere taşındığı belirtiliyor. Kurumda dairelerin birbirleri ile iç içe ve koordinasyonlu çalışmadığı belirtilerek, planlamacıların maliyet analizlerine esas aldıkları verilerin gerçekle yakından ilgili olmadığı, ekonomik gözüken bir projenin tatbikat sonrası 'keşke yapılmasa idi' gibi sersenişlerle sonuçlandığı dikkat çekti. Eksik ve yeterli inceleme yapılmamış olan projelerin çeşitli ülkeler arası işbirliği formülleri ile bir gecede dağıtıldığı, hiç yapılmayacak projelerin hazineye milyar dolarlık yükleri getirdiği, kurum da AR-GE'nin işlevini kaybettiği belirtiliyor. Aynı bürokrasi iş başında Sorunlu uygulamaların kurum içinde hala aktif olan şahıs ve ekiplerin elinde sürdürüldüğü, ANAP eksenli bürokrasinin hiçbir yerde görülmeyecek istismarlarıyla dolu dosyaları ile karşı karşıya kalındığı kaydediliyor. Projelerdeki bilinçli ve yokedici uygulamaların bu dönemde had safhaya ulaştığı, kamuoyunda işadamı, büyük müteahhit, büyük sermayedar diye nitelendirilebilecek bazı kesimlerin hep DSİ'nin müteahhitleri olması dikkat çekiyor. DSİ'nin işleyişinin son derece kapalı hale geldiği, alt birimlerin birbirinin uygulamasından bilgisi olmadığı, çalışmaların güncellenmediği ve projeksiyonunu çoktan aşmış bulunan projelerin ehil olmayan ellere sunulduğu ortaya çıktı. Kamu İhale Yasası'nı hazırlanması sürecinde ne Enerji Bakanlığı bürokratlarından ne de bu uygulamalar hakkında fikir sahibi bürokratlardan görüş alınmadı. Ülkeler arası protokollerin kapsamı bile tartışılmadan, projeler ANAP eksenli müteahhitler gurubuna içlerine birkaç uzman şirketi de dahil ederek paylaştırıldı, gerek mevzuat gerek teknik hususlar gözardı edildi. DSİ'nin karmaşık yapısının yapılacak atamaların kritikliği bakımından çok önemli olduğu, kurumun ekip ve bürokrat organizasyonunun aciliyet gösterdiği ifade ediliyor. DSİ'nin yürüttüğü projelerin herbirinin, ön inceleme aşamasından başlayıp ve planlamasının yapılması ile devam edip bitimine kadar geçen süredeki boşluk ve yanlışlar ile dolu olduğu, sözleşme, şartname ve birim fiyatlarda mevcut olan boşluklar, eksiklikler avantaj gibi görülerek düzeltilmek yerine pazarlanmak sureti ile daha zararlı uygulamalara girildi. İhaleler nasıl el değiştirdi? DSİ'nin 1996 yılı sonunda ihaleye çıkardığı Atasu Barajı ve Hes İnşaatı'nı Ziya Çarmıklı Müess. A.Ş'nin aldığı, firmanın finansman zorlukları içine girdiği, ancak ödenek verilmemesi sonucunda işi bir başkasına devretmek zorunda kaldığı öğrenildi. İşin uzunca bir zaman alan devir safhasının başladığı, ancak kolayca bitirilemediği, bir kaç devir girişiminin sonuçsuz kaldığı, Türkiye'de birçok baraj müteahhidi olduğu ve işin kırımı % 17,5 gibi düşük bir kırım olduğu halde devir edilemediği belirtiliyor. İhale mevzuatına aykırı olduğu bilindiği halde bu ihale için davet edilen müteahhitlerin içinde adı olmadığı halde üstü kapaklı bir şekilde devir olayının başlatılarak, ihalenin nasıl uygun hale getirildiği bilinmeyen bir metotla Cengiz İnşaat'a kaydırıldığı ortaya çıktı. Cengiz İnşaat'ın o zamana kadar DSİ'den bir basit dere ıslah projesi dahi alıp yapmadığı belirtilerek, Atasu Barajı ve Hes İnşaatı gibi önemli ve teknik yeterliliğin şart olduğu (ihale belgelerinde bile beyan edilen) bir işi devralabildiği ifade ediliyor. Bu kadar da olmaz! Cengiz İnşaat'ın işi aldığı tarihe kadar projenin yüzde %4 oranında tamamlandığı, geçen birkaç ay içinde baraja kazma bile vurulmadan yüzde 225'lik bir oranlık bir keşif artışı yapıldı. Artış isteği DSİ Bölge ve DSİ Genel Müdürlüğü'nce uygun görüldü. İş başlamadan görülmemiş bir şekilde % 225'lik oranda arttırılan ihalenin, teknik yeterliliği olmayan firmaya altın tepsi içinde sunuldu. Öte yandan keşif artışının kurum içinde gizlenme yoluna gidildiği öne sürüldü. İki yıl içerisinde ikinci keşif artışının ANAP'lı bürokrasi tarafından gider ayak verildiği, keşif artışının % 480'e çıktığı, işin şu andaki tamamlanma yüzdesi % 31'lerde olduğu halde % 480 artarak ihale dönemindeki keşfi 65 milyon dolar iken 300 milyon doların üzerine çıkartıldığı kaydedildi. Mali analiz raporu yapıldı mı? Keşif artışlarından sonra fizibilite çalışmalarının ve mali analiz raporlarının yapılıp yapılmadığı, projedeki keşif artışının sonrasında 1 m3 suyun kaç dolara getirildiği, keşif artışlarına esas yapılmış projelerin nerde, nasıl ve kimler tarafından maliyetlendirildiği merak konusu ediliyor. Öte yandan barajlarda fazla paraların, şişirilen keşiflerin nerelere harcanacağı için yerler arandığı, hatta baraj yollarının asfalt ile kaplandığı öğrenildi. Adı geçen usulsüzlükleri yapanların yeni ihale yasası adı altında kara para aklar gibi kendi gayrimeşruluklarını meşrulaştırmaya çalıştıkları belirtildi. 65 milyon dolarlık iş 5 katına çıktı ATASU Barajı projesinde yapılan kazıların tamamı patlayıcı madde kullanılarak yapıldığı halde birim fiyatı % 80 zamlı uygulandı. Patlatmadan kazı yapılmış gibi hakedişlerde uygulama yapıldı. Gereksiz yere 2,5 km.lik isale hattlı regülatör kurularak, maliyeti yaklaşık üç katına çıkartarak devlete ödettirildi. Kazılar başka uygun alan yokmuş gibi sahile kadar taşıtıldı. 65 milyon dolar olarak ihaleye çıkılan projenin 300 milyon dolara çıkarılması revizyon diye nitelendi. Hopa-Sarp yolu hâlâ bitmedi Cengiz İnşaat'ın Karayolları Genel Müdürlüğü'nden aldığı ihalelerde de çeşitli usülsüzlükler yapıldı. Hopa-Sarp Yolu İhalesi hala bitirilemedi. Denize dökülen taşlar basılan kantar fişleri ile onlarca katına çıkarıldı. Projede olabileceğin onlarca kat fazlası hakedişe konuldu ve devlete ödettirildi. Yolun ihaleye çıkışı ile oluşan keşif artışları arasında 5 katına yakın farklar oluştu. İnşaatın yapım usulleri insaf sınırını aştığı gibi, yolun birim maliyeti emsal kabul etmez duruma geldi. Trilyonluk kanalet çürüyor
Konya'nın Karatay Merkez ilçesinde 15 yıl önce tarla sulamak için kurulan su kanaletlerinin bir kez bile kullanılmaması sonucu yaklaşık 1 trilyon liralık yatırım amacına ulaşamadı. 1960 yılında DSİ tarafından hazırlanan projeyle, Konya şehir merkezinin doğusunda ve güneyinde yer alan toplam 4 bin 500 hektarlık tarlaları sulamak için su kanaletleri yapılması planlandı. Bu bölgenin içinde yer alan merkez Karatay ilçesine bağlı İstiklal Mahallesi'nde, 1985-1990 yılları arasında aynı proje çerçevesinde, DSİ tarafından yaklaşık 30 kilometre uzunluğunda su kanaletleri döşendi. Kanaletlerde yaklaşık 15 yıldır bir kez bile su göremeyen çiftçiler, tarlalarının içinden geçen ve birçoğu hasar görmüş ya da devrilmiş kanaletleri, vinçlerle veya traktörlerle götürerek çeşitli amaçlarla kullandılar.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv Bilişim| Dizi | Röportaj | Karikatür |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © ALL RIGHTS RESERVED |