Yılmaz YILDIZ
Sayın Serhat Tatlı, GSM sektörünün Türkiye'de geldiği nokta nedir, sektör şu an ne durumda?

Aslında 1993 yılı sonunda Turkcell ve Telsim'le oluşmaya başlayan bu sektör, bir dönem çok hızlı bir artış trendi yakaladı. 1999-2000 yılları mobil iletişim sektörünün altın yıllarıydı. Bizim de Tekofaks olarak bir yılda sattığımız Panasonic cep telefonu adedi yaklaşık 750 bini bulmuştu. Ne olduysa 2000 yılının kasım ayından sonra oldu. Şubat 2001 krizinden sonra doların iki katına çıktığı bir süreci yaşadık. Sektörümüz ithalata bağlı olduğu için telefonların bedelleri bir gecede yaklaşık iki katına çıktı. Fakat tüketicinin geliri iki katına çıkmadı. Şu anda da bir Irak krizi yaşıyoruz. Maalesef şu anda da bunu aşabilmiş değiliz.

Tek partili iktidar, beklentileri pozitife çevirmedi mi?

2003 yılıyla ilgili beklentiler aslında pozitifti. Tek başına bir hükümetin iş başına gelmesi, faiz ve kurların nispeten dengeli bir seyir izleyeceği, tüketicilerin Türkiye genelindeki vatandaşların gelir seviyesinde tekrar bir düzelme olacağı yolunda beklentiler vardı ama maalesef bu Irak'la ilgili gelişmeler, bu pozitif beklentilerimizin yılın ikinci yarısına ertelenmesine neden oldu.

'Ucuzcular zarar etti'

Türkiye'nin genç nüfusu, sektördeki durgunluğun aşılması için bir avantaj mı?

Bizim genç nüfus diye adlandırdığımız grup, pazarda fiyat bazında alt grup dediğimiz ucuz segmentasyonda yer alıyor. 2000 yılından sonra sektörde global durgunluk yaşanınca büyük mobil cihaz üreticileri, bu segmentte üretim yaptılar ve teknoloji maliyetleri yüksek olduğu için çok ciddi zararlar ettiler. Şimdi ise kârlılığı yüksek pazarlarda telefon üretme eğilimine girdiler. Bizim genç nüfusla ilgili hedefimiz, hesaplıdan ziyade dünyanın takip ettiği teknolojileri en hesaplı şeklilde pazara sokmak.

2002 yılı rakamları nasıldı?

- Ciroyu tahmin etmek güç ama 2-2,5 milyon cep telefonu satıldı. Kaçak cep telefonları da ciddi boyutlarda olduğu için resmi bir rakam veremiyoruz. 2002 çok parlak bir yıl değildi ama 2001'e göre firmaların kendini toparladığı bir yıldı. Yaralar tümüyle iyileşmedi ama sektör biraz soluklandı diyebiliriz.

Türkiye pazarında Panasonic'in pazar payı nedir?

Panasonic olarak pazar payımızın yüzde 7-8 civarında olmasını bekliyoruz. Bugüne kadar Panasonic'in pazar payı yüzde 10'lar seviyeinde seyretmiştir. Kemikleşmiş bir Panasonic kullanıcısı var.

Müşteri odaklı pazarlama

Tekofaks Panasonic'in pazar payını artırmak için başka neler yapıyor?

- Geleceğin, müşteriye yakın olmaktan geçeceğine inanıyoruz. Bu noktada adını 'Biz' koyduğumuz teknoloji zincir mağazaları kuruyoruz. Şu an 13 mağazamız var ve Türkiye genelinde de yıl sonunda bu sayıyı 25'e çıkarmak istiyoruz. Ayrıca tüketciyle sıkı iletişim için reklam ve iletişim danışmanlık ajanslarımızla çok iyi çalışıyoruz. Bu dönemde çok büyük reklam riskinin altına girmeyi doğru bulmuyorum.

2003'te yeni ürünleriniz var mı?

Bizim Ekim 2002'de piyasaya sürdüğümüz renkli ekranlı GPRS'li GD 67 modelimiz var. Çok beğenildi. Hatta ilk 3 ay yok sattı. Irak savaşının insanlar üzerindeki etkisi nedeniyle biraz dengelendi. Mart ayının sonlarında ise MMS'i destekleyen, fotoğraf çekebilen, kendinden kameralı, GD 87 modelini piyasaya süreceğiz. Teknolojik üstünlükleri olan bir cihaz, çok güvendiğimiz bir model. Yaz aylarında da 3 yeni modelimiz olacak. Bunlardan biri GD 67 segmentinde, diğerleri GD 87'nin bulunduğu segmentteki gelişmiş modellerimiz olacak.

Yüksek KDV, kaçakçılığı körüklüyor

Hükümetten sektörel olarak beklentileriniz neler?

Bizim beklentimiz çok net: denge... Faizlerin düşük olduğu, kurların dengeli seyir izlediği bir ekonomi istiyoruz. Kurlardaki dengesizlik bizi mahvediyor. Bizim hükümetten beklediğimiz şey istikrardır. Ayrıca GSM sektörü olarak özel isteğimiz ise cep telefonlarıyla ilgili KDV oranlarının gözden geçirilmesidir. Yüzde 26 KDV, bu pazarda maalesef çok ciddi oranda kaçak telefon satışını körüklüyor. Çünkü, siz bu telefonu rafa koyduğunuz anda sizden yüzde 26 daha ucuza birileri telefon satıyor. 100 milyon liraya sıfır kârla telefon satıyorsunuz, adam 75 milyon diyor. Devlet yüksek vergi oranı ile daha düşük vergi topluyor. Bunu da hükümetin göz önünde bulundurmasını bekliyoruz.