|
|
Müteselsil sorumluluk
Bugünkü yazımda bir okuyucu sorusunu cevaplamak istiyorum. *Soru: Ben serbest avukatım. Bayram öncesi alt işveren ile asıl işverenin müteselsil sorumluluğuna ilişkin (İş.K.1/son) makalenizi okumuştum. Asıl işverenin ve alt işverenin birlikte sorumluluğuna ilişkin davalarım var. Bu davalar halen derdest. Fakat bilirkişi raporları da biraz farklı geldi : 1. Müvekkil işçi, 3 yıl 3 ay alt işveren Orcan Taahhüt'te çalışmış ve sözleşmesi haksız yere feshedilmiştir. İşçi toplam çalışma sürenin üç yılını asıl işveren Dağ İnşaat'ın işinde çalışmış ve burada iş bitince, işçi, son üç ay Düzgün İnşaat'a nakledilmiştir. Bilirkişinin birisi (çünkü dosyalar üç farklı bilirkişide) son üç ay Düzgün İnşaat'ta çalışıldığı sırada sözleşme feshedildiği için İHBAR VE KIDEM TAZMİNATININ TAMAMINDAN dolayı Düzgün İnşaat'ı sorumlu tuttu. Fazla mesai alacağını ise çalışılan süre ile orantılı olarak asıl işverenleri sorumlu tuttu. 2. Farklı bir durum ise şöyle: Yine 3 yıl 3 ay kadar alt işveren Orcan Taahhüt'te çalışan işçi, hizmet akti feshedilmeden üç ay önce şirket merkezine alınmıştır. Yani sözleşme asıl işverenin işi bitince işçi merkeze tayin edilmiştir. Bu dosyadan hala bilirkişi raporu gelmedi, ama dosya ilk raporu veren bilirkişide. Aynı mahiyette rapor vereceği için ihbar ve kıdem tazminatından dolayı asıl işveren müteselsil sorumlu tutulamayacaktır. 3. Yargıtay 9.HD. 2000/19790E. 01/00135K. 22.02.01 T. kararında ise ....”asıl işverenin sorumluluğu 'o işyeri tabirinden de' anlaşıldığı şekilde alt işverene işin verildiği tarihten itibaren başlar. Daha önceleri için her iki şirket arasında bağlantı bulunmadığından bu şirketin tüm hizmet süresi için sorumlu tutmak mümkün değildir. O halde bozulması gerekir. 4. Diğer bir bilirkişi ise aynı mahiyetteki (l.örnekteki gibi) bir davada işçinin iki ayrı şirkette çalıştığı için “münhasır çalışma” şartının oluşmadığını bu nedenle müteselsil sorumluluğun şartlarının doğmadığı mahiyetinde bir rapor verdi. İşçilerin nakilleri / tayinleri iş bitimi gerekçesi ile olduğu, tayin belgelerinde ve resmi olarak da SSK kayıtlarında gözükmektedir. İstanbul Hukuk Fakültesi'nden bir doçent ise birinci bilirkişinin raporunun doğru olduğunu savundu; Marmara Hukuk Fakültesi'nden bir öğretim görevlisi ise karasız kaldı. Yukarıdaki örnekler muvacehesinde görüş bildirebilirseniz sevinirim. *Cevap: Sözünü ettiğiniz yazımda belirtildiği üzere, asıl işverenin işyerinde üretimin veya hizmetin bir safhasında görev alıp işçi çalıştıran bir işveren olarak alt işveren, İş Kanunu'nun 1/son maddesinde tanımlanmakta ve sorumluluk hususu düzenlemektedir: 'Bir işverenden belirli bir işin bir bölümünde veya eklentilerinde iş alan ve işçilerini münhasıran o işyerinde ve eklentilerinde çalıştıran diğer bir işverenin kendi işçilerine karşı o işyeri ile ilgili ve bu kanundan veya hizmet aktinden doğan yükümlülüklerinden asıl işveren de birlikte sorumludur.' Ancak önceden de yazdığım gibi, 1475 sayılı İş Kanunu'nun 1/son. maddesinde, alt işverenin işçileri açısından asıl işverenle alt işveren birlikte sorumlu tutulmuştur. Buna göre, asıl işveren, alt işverenin işçilerinin kendi işyerinde çalıştığı döneme ilişkin olarak İş Kanunu ve iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden birlikte sorumlu olacaktır. Birlikte sorumluluk ilkesi, alt işverenin işçisine İş Kanunu veya iş sözleşmesinden (alt işverenin imzaladığı toplu iş sözleşmesinden) doğan haklarının yerine getirilmesini sıra gözetmeden asıl işverenden veya alt işverenden isteyebilmesi imkanını vermektedir. Yargıtay'ın yerleşik kararlarında da benimsenen bu esaslara göre soruları değerlendirebiliriz. İhbar ve kıdem tazminatlarının hak edilmesi ve ödenmesi hakkında birinci bilirkişi raporunda benimsenen görüşe katılmak mümkün değildir. Çünkü Düzgün İnşaat firması, işyerini devir almamış, başka bir asıl işveren olarak kısa bir süre Orcan Taahhüt firmasıyla yaptığı taşeronluk sözleşmesi doğrultusunda, işçinin çalıştırılmasına imkan sağlamıştır. Son işveren olarak bütün çalışma süresinden sorumlu tutulması mümkün değildir. Alt işverenlik niteliği, İş Kanunu'nun 1. maddesindeki işverenlik niteliğiyle çelişmez. Diğer bir deyişle Orcan Taahhüt (alt işveren), işveren olarak bütün tazminat ve işçi alacaklarının ödemesinden sorumludur. Ancak alt işveren firma, işçinin tazminatlarını ödeyemez ise asıl işveren durumundaki firmaların sorumluluğu, eğer bu çalışma dönemlerinde haksız fesih varsa ve diğer hakediş şartları gerçekleşmişse kendi işyerlerindeki çalışma süresi ve ücret düzeyi ile sınırlıdır. Olayımızda ise işçinin Dağ İnşaat'ta hizmet akdi feshedilmemiş, ihbar ve kıdem tazminatı hakları oluşmamış; Düzgün İnşaat firmasının işyerinde ise kıdem tazminatı hak edilecek kadar bir süre çalışmamıştır. İkinci olayda da yine işçinin tüm çalışma süresindeki tazminat haklarından Orcan Taahhüt firması (alt işveren) sorumludur. Kanımca sözkonusu tazminat davalarında ikinci bilirkişi incelemesinin mantığı yasaya uygun olup müteselsil sorumluluğun şartları doğmamıştır.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |