T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Şiir, iş hayatı ve siyaset

Ticarete, iş hayatına karşı topyekün burun kıvrılması makul müdür? Çalışma hayatı, her zaman fert ve toplum hayatının aslî veçhelerinden biri olmuştur. Kapitalizm öncesi çağlarda yapılageldiği üzere, meşru ve makul çalışma içindeki girişimcileri kutlamalı değil midir?

Kapitalizme burun kıvırabilen biricik mahluk: şair. Geniş anlamda, sanatçı. Romancılığı daha ağır basan D. H. Lawrence, bir şiirinde kapitalist sınıfı şöyle aşağılıyordu: "Ne hayvandır şu burjuva/Bilhassa erkekleri o türün!" Darphane müdürümüz şair Cemal Süreya, zaman boyutunu genişleterek, tecimen taifesini şöyle betimliyordu: "Hükümdarların, asırlar boyu/Karılarına sataşmalarını/Ağırca bir vergi olarak/Kabullenmişlerdir."

Ezra Pound ise daha çok riba (usury) meselesi üzerinde yoğunlaşıyor, modern sistemin özünün faiz olduğunu belirtiyordu: "Riba yüzünden taşından alıkonur yontucu/Dokumacı tezgâhından koparılır ribayla/Pazara gelmez olur yün/Kendi buğdayını yemez köylü/İnsanı ve kalemini paslandırır riba/Zanaatkârı yok eder, zanaatı yıkarak/Ana rahminde öldürür çocuğu riba."

Modern çağın şairlerine hak versek bile, ticarete, iş hayatına karşı topyekün burun kıvrılması makul mudur acaba? Çalışma hayatı, her zaman fert ve toplum hayatının aslî veçhelerinden biri olmuştur. Şair, kapitalizm öncesi çağlarda yapılageldiği üzere, meşru ve makul çalışma içindeki girişimcileri kutlamalı değil midir? Kazak şair Abay, bir şiirinde bu geleneksel havayı çok iyi yansıtıyor. Çevirisi şiirin büyüsünden çok şey kaybettirse de, henüz modernliğin çemberinden geçmemiş bir şairin vasiyeti mahiyetindeki mısralar bizi bambaşka bir âleme sürüklüyor. Abay'ın "İlim, ticaret ve iman" başlıklı şiiri şöyle:

Gençliğimde ilmi önemsemedim
Faydasını gördüm, incelemedim
Büyüdüğüm zaman düşmedi avucuma
Elimi vaktinde uzatamadım ona...

Ekinin usulünü
Ticaretin yolunu
Öğren, düşün, mal ara.
Adil ol, zengin ol
Adam ol, mal bul.
Övünürsen övün o zaman da.
Birini kardeş, birini dost
Görmezsen, işin hepsi boş...

Amentü okumayan kişi olur mu?
Ve kütübihi demeyenin işi rast gider mi?
Tanrı değişmez
İnsanoğlu her gün değişir.
Siz Emir'siz, Emir sizsiz kalır mı?

Baş yukarda yaratılmış, boyun altta
Bakın taneler bile sırayla
İşin başı sırayı tanımakta.
Kulluk kabul olmaz, iman olmazsa.
Oruç, namaz, zekât, hac tartışılmaz
İyi olsun, iyi tut, hiçbirisi ayrılmaz...
Önceki üçe karar vermeden
Sonraki dördü yapılsa bile
Mutluluk vermez.

Liderlik, dinlemeyi bilmektir!

Timur Han'ın devlet yönetimine dair ünlü sözünü bilmeyen var mı? "Devlet işlerinin onda dokuzu toplanma, tedbir ve danışma, onda biri kılıçla yapılır. Yüzbin atlı askerin yapamadığı işi, doğru bir tedbirle yapabilmek mümkündür." Mühim bir husus, danışmanın kimlerle yapılacağı ve hangi tür insanların sözünün ciddiye alınacağıdır. "Danışma meclislerinde iki türlü fikir olur. Biri dil ucuyla söylenen, diğeri yürekten gelen. Dil ucuyla söyleneni sadece işitirim; yürekten söyleneni ise can kulağıyla dinler, aklıma yerleştirip gerekirse uygulatırım."

ABD'nin kurucu babalarından ve ilk başkanı George Washington'ın Medenî ve Dürüst Davranışa dair tam 110 kuralı vardı. Devleti yönetecek insanların mutlaka uymasını istediği bu kuralların bir kısmı şunlardı:

  • Konuştuğunuz zaman, kısa ve kapsayıcı konuşun.

  • Amirlerinizle didişmeyin; fikirlerinizi tevazu içinde sunun.

  • Astınız elinden geleni yapıyorsa, başaramazsa bile, suçlamayın onu.

  • Birine öğüt vermek veya eleştirmek gerekiyorsa, bunu herkesin yanında mı, yoksa mahrem olarak mı yapmanız gerektiğini düşünün; şimdi mi, daha sonra mı; ve nasıl bir üslupla? Birini eleştirmeniz gerekiyorsa, bunu özenle yapın, yüzünüze gözünüze bulaştırmayın.

  • Amiriniz sizi tekdir ettiyse, hemen kazan kaldırmayın. Aksine, şayet suçunuz yoksa, bunu kendisine daha sonra söyleyin.

  • Başkalarının önem verdiği hiçbir şeyi alaya almayın.

  • Başkalarını bir kusur yüzünden eleştiriyorsanız, aynı kusurun sizde de olmadığından emin olun. Arkanızdan, "ele verir talkını/kendi yutar salkımı" dedirtmeyin.

  • Başkalarının aleyhindeki dedikodulara hemencecik kanmayın.

  • İyilerle oturup kalkın; kötülerle dost olmaktansa yalnız kalın daha iyi. Başkaları hakkında garazkâr veya kıskanç sözler söylemeyin.

  • Her zaman eylemlerinizi aklın denetiminden geçirin.

  • Astlarınızın yanında asla kuralları çiğnemeyin.

  • Yaptıklarınızla öğünmeyin; bırakın sizi başkaları takdir etsin.

  • Emir verirken ne insanların itibarını zedeleyin, ne küstah olun.

  • Kimsenin arkasından kötü konuşmayın.

  • İstenmediğiniz yere gitmeyin.

  • Durduk yerde (talep edilmeden) öğüt vermeyin.

  • Astlarınız ihtilafa düşerse, taraflardan birini tutmayın. Önemsiz meselelerde, çoğunluğun safında yer alın.

  • İnsanları birbirleriyle kıyaslamayın.

  • Doğru olduğunu bilmediğiniz birşey hakkında konuşmak hususunda acele etmeyin.

  • Bazı şeylerin sır olarak kalmasında yarar vardır. Başkalarının işlerini fazla merak etmeyin.

  • Bitiremeyeceğiniz işe başlamayın. Vaadlerinizi tutun.


  • 12 Ocak 2003
    Pazar
     
    MUSTAFA ÖZEL


    Künye
    Temsilcilikler
    ReklamTarifesi
    AboneFormu
    MesajFormu

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Röportaj | Karikatür
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED