|
|
MEHMET OCAKTAN
Bu bakımdan Türkiye, hem "Avrasya derinliği"ndeki imkanları sonuna dek kullanmak, hem de tam merkezinde yeraldığı sıcak ve kritik coğrafyanın stratejik gereklerine uygun davranmak zorunda. Şimdi bütün mesele, Avrasya jeopolitik denkleminde doğru enstrümanı kullanarak dünyaya açılma sürecinin başında bulunan Orta Asya ülkeleriyle yeni hedeflere birlikte yürümek gerekiyor. Erdoğan'ın gezi boyunca Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan devlet başkanlarıyla yaptığı görüşmelerde özellikle ekonomik ve stratejik ortaklığa vurgu yapması, Orta Asya ülkeleriyle ilişkilerde yeni bir sayfa açabilir. Bu yeni başlangıç, aynı zamanda Türkiye'nin önünde tarihi bir zorunluluk olarak durmaktadır. Çünkü Sovyetler'in çöküşüyle birlikte "kızıl" imparatorluğun elinden kurtulan Orta Asya ülkeleri, şimdi de ekonomik ve stratejik olarak uluslararası güç merkezlerinin çekim alanında bulunuyorlar. Başından beri bir bakıma "büyük oyun"un kurbanı olan Orta Asya ülkeleri, maalesef bugün de siyasi ve ekonomik anlamda daha geniş bir kuşatma ile karşı karşıyalar. Küresel ve kıtasal dengelerin iç içe geçtiği, alabildiğine girifleştiği bu bölge jeopolitik anlamda yeniden yapılanmanın sancılarını yaşıyor. Bu sancılı süreç, Türkiye'nin bölgedeki jeopolitik yeniden yapılanmada aktif bir aktör olarak yer almasını zaruri kılmaktadır. Maalesef Türkiye bugüne kadar ciddi bir "Avrasya stratejisi" hazırlayarak, küresel ve kıtasal güç dengeleri içinde hakettiği yeri alamadı. Umarız, Erdoğan'ın açtığı bu yeni sayfa ile birlikte siyasi ve ekonomik bir aktör olarak Türkiye, hem kendi, hem de bölgenin potansiyeline uygun doğru projelerle, doğru hedeflere yürümeyi bundan sonra becerebilir.
|
|