T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K R O N İ K  M E D Y A
Yine bize iş çıktı: Basının 'sivil generalleri' kim?

Birisi "Özkök'ten müthiş mesajlar" diyor, bir diğeri "Askerden şok tespit"; birisi "Önemli mesajlar" demekle yetinmiş, daha ciddi olanı "Sert karşılık" diyor; birisi "Askerden ağır uyarı" başlığını atmış, bir diğeri "Muhtıra gibi" sürmanşetinin daha uygun olduğuna karar vermiş... Gazetemiz Yeni Şafak ise, Genelkurmay Başkanı Özkök'ün "Hiç kimse Irak'la savaşalım demiyor" şeklindeki açıklamasını başlık yapmış....

Btün bu ütün bu haber başlıkları geçen gün Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Aslan Güner'in Ankara Gazi Orduevi'nde basın için düzenlediği kokteylde olup bitenle ilgili. Gazetemiz Yeni Şafak, "dinci basın"dan Milli Gazete, Zaman ve Vakit gibi kokteyle davetli değilmiş. Biliyorsunuz bu seçiciliğin ülkemizdeki ismi "akreditasyon listesinde yer almamak"; adınız "liste"de yer almıyorsa, çağrılmıyorsunuz. Ama bu uygulama, bu seçim kriterleri bir kez baştan konmuş ve dolayısıyla hiç değişmeyecek nitelikte değil; söz konusu kokteylde Org. Özkök'ün de belirtiği gibi, eğer "kara liste"de yer alan "medya kuruluşlarında, yazar ve yorumcularında olumlu yönde bir değişim " görülürse, liste tekrar "gözden geçiriliyor". İsterseniz bu süreci Vatan'dan Bilal Çetin'in "Muhalefet şerhine tokat gibi yanıt" başlıklı (dikkat edin, 2002 Türkiyesi, bir gazetecinin bu başlığı çekinmeden atabildiği bir ülkedir) yazısında altını çizdiği (dikkat edin, 2002 Türkiyesi, bir gazetecinin bu 'altını çizme' işini çekinmeden yapabildiği bir ülkedir aynı zamanda) bir örneği yardıma çağırarak daha iyi anlamaya çalışalım: "Yeni Şafak, Genelkurmay'ın akreditasyon listesinde olmamasına, bu gazetenin yönetici ve yazarlarının çağrılmamasına karşın sadece Cengiz Çandar'ın kokteyle davetli olması 'olumlu yönde değişim'e örnek diye yorumlandı."(!) (Bilal Çetin'in "hakkından gelme"yi artık Çandar'a bırakıyoruz!)

Biraz önce hemen hepsinin kullandığı başlıkları sıraladık... Ne kadar "soğukkanlı", daha doğrusu "soğuk" değil mi? (Bu çerçevede "soğuk" sözcüğü geçince, on yıl öncesinin Sovyetler Birliği'nin hakim ideolojisi için kullanılan "Soğuk İdeoloji" kavramını hatırlamamak mümkün mü?) Sanırsınız ki, gazetelerin sahiplerini, genel yayın yönetmenlerini, baş yazarlarını, son yazarlarını vs. bir araya getiren bu "kokteyl" bir nişan ya da düğün davetidir... Sanırsınız ki, orada sadece yenilip içilmiş ve hoş vakit geçirilmiştir... Sanırsınız ki orada evsahipleri dışındaki bütün davetlilerin varlık nedeni olan "basın" üzerine hiç bir şey söylenmemiştir... Yani özetle, sıraladığımız bu "soğuk" başlıkları atanların sanki "taraf olmak" gibi bir dertleri, sorumlulukları yoktur...

Sanmayın ki sadece, "davetli basın mensupları"nın "davetli olmayan basın mensupları"nın niçin davetli olmadıklarının hesabını sormaları gerektiğinden söz ediyoruz. Bunun lafı bile edilemez, ayrıca bu işe çoktan alıştık.... Davetli basın mensuplarının sorumluluklarını hatırlamaları gereken asıl husus, Genelkurmay Başkanı'nın kokteylde yaptığı konuşmada çizdiği basın tablosu, yaptığı basın tarifidir.

Genelkurmay Başkanı, "Türk medyası" hakkında, "akreditasyon listesi"nde bulunmayan gazete ve gazetecilere ilişkin söyledikleri dışında, sadece (neden acaba?) Hürriyet'te yer alan (Allah razı olsun) şu çok önemli açıklamayı da yapmış:

"Mevlananın ney'i gibi şikayetlerde bulunduğumun farkındayım. Fakat birazdan aranıza katılınca sıra sizin olacak. Şikayetin olmadığı yerde dertlerin devası da yoktur. Çekinmeden bunları aktarabilirsiniz. Bizler kaşları çatık üniformalılar da olsak, kalbimizde hoşgörü ve sevgiye ayırdığımız kocaman bir yer vardır. Orada soğuktan titreşen kameramanlar, yazarına 'yaktın beni' diyen medya patronları, ülke sorunlarına çare arayan ak saçlı yazarlar, yazılarını severek veya kızarak okuduğum kırk yıllık dostlar, en sıkıntılı günlerimde yazılarıyla beni gülmekten zıp zıp zıplatan muzip dehalar ve yeteneklerine asla ulaşamayacağım sivil generaller vardır. Hepsini, hepinizi seviyor ve takdir ediyoruz. İçinde sizlerin olmayacağı demokratik ve modern bir Türkiye olamayacağını biliyoruz."

"Davetli basın mensupları" dikkat edin, Org. Özkök, bu sözleri size söylüyor.... Genelkurmay Başkanı aranızdaki "sivil generaller"i de çok sevip takdir ettiklerini söylüyor... Ve tabii, "basın" hakkında, "basın özgürlüğü" hakkında konuşurken şu çerçeveyi de sizin için çiziyor: "TSK, basın özgürlüğünün sınırsız fakat sorumlulukla kullanılmasından yanadır. Ancak biz ilişkide bulunduğumuz diğer bütün kişi, kurum ve kuruluşlarda olduğu gibi basını cumhuriyetin, Atatürk ilke ve inkılaplarının vazgeçilmez temel prensipleri ve evrensel değerler açısından da değerlendiriyoruz. Bu prensip ve değerlere sahip olduklarını yansıtmada isteksiz olanları ise kendi etkinliklerimize davet etmiyoruz."

Peki siz "soğuk" başlıkları peşpeşe sıralarken, mesleğiniz için, basın özgürlüğü için, çizilen bu çerçeveyi gönül rahatlığıyla kabul edebiliyor musunuz? (K.B.)

Genelkurmay kokteyli ve gazete başlıkları

Kritik önemi haiz haberlerde gazetelerimizin o haberi hangi başlıklarla verdiğini size duyurmayı görev addettiğimizi biliyorsunuz... İşte o haberlerden biri... Gazetelerimiz (akredite olanları tabii) Genelkurmay Başkanlığı'nda verilen kokteylde Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün sözlerini hangi başlıklarla verdiler? (İlaveten, gecenin o saatinde üşenmeyip bu sözleri yorumlayan ve gazetesine yetiştiren tek yazar olan Fatih Çekirge'nin yazısından tadımlık bir bölüm...)

Star:
"BAŞBAKAN İRTİCAYA CESARET VERDİ...

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Yüksek Askeri Şura kararlarına şerh koyan Abdullah Gül'e bu sözlerle tepki gösterdi... (Devam sayfası): "Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin irticanın hedeflerinden biri olduğunu belirtti ve şu uyarıyı yaptı: TSK KENDİSİNİ İRTİCADAN KORUR...

(Star gazetesi genel yayın yönetmeni Fatih Çekirge, "Bu konuşmaya dikkat" başlıklı yazısında, "bir süredir beklediğini" söylediği "uyarı"nın "belki de 28 Şubat'ın ötesine geçecek keskinlikte bir uyarı" olduğu kanaatini dile getiriyor. Çekirge, bir de Özkök'ün kullandığı sözcükler arasında yer alan "bulaşma"ya dikkat çekiyor. Şöyle diyor: "(...) Örneğin 'bulaşma' kelimesi kullanılmıştır. Bu durumda, bu kararlara muhalefet edenler de, irticai faaliyetlere 'bulaşma seviyesine' indirilmiştir." Hürriyet:
"ASKERDEN ŞOK TESPİT... ŞERH İRTİCAYI GÜÇLENDİRDİ...

Genelkurmay Başkanı Org. Özkök, suskunluğunu dün bozdu ve gündemi sarsan bomba gibi mesajlar verdi..." (Devam sayfasında): "ASKERDEN BOMBA GİBİ MESAJLAR..."

Sabah:
"ASKERDEN AĞIR UYARI...

Genelkurmay Başkanı Özkök, YAŞ kararına şerh koyan Başbakan Gül'ü 'irticayı cesaretlendirmekle' eleştirdi..." (Devam sayfasında): "İRTİCAYA CESARET VERDİLER..."

Cumhuriyet:

"28 Şubat'ın devam ettiğini vurgulayan Orgeneral Özkök, YAŞ şerhine sert karşılık verdi... İRTİCAYI CESARETLENDİRDİLER..."

Habertürk:
"GENELKURMAY BAŞKANI ZEHİR ZEMBEREK...

Genelkurmay Başkanı, basın kokteylinde türbandan YAŞ kararlarına kadar her konuda sert mesajlar verdi..."

Posta:
"ASKER AĞIR KONUŞTU...

Genelkurmay Başkanı Org. Özkök'ten hükümete ağır suçlama: Başbakan Gül, Yüksek Askeri Şûra'nın ordudan attığı 7 askerle ilgili şerh koyarak irticacılara cesaret vermiştir..."

Radikal:
"AKP'YE İLK ELEŞTİRİLER...

Genelkurmay Başkanı Özkök, Başbakan Gül'ü YAŞ'taki irticadan ihraç kararlarına muhalefet şerhi nedeniyle eleştirdi: İrticacılar cesaret kazandı..."

Akşam:
"ÖZKÖK'TEN MÜTHİŞ MESAJLAR... YAŞ'TAKİ ŞERH İRTİCAYI CESARETLENDİRDİ...

YAŞ kararına ilk kez şerh koyduran Başbakan Gül'e yanıt, Ankara Gazi Orduevi'nden geldi: Bu konuda farklı düşüncenin ifade edileceği yer ve durum YAŞ olmamalıydı..."

Yeni Şafak:
"HİÇ KİMSE IRAK'LA SAVAŞALIM DEMİYOR...

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Türkiye'de hiçbir kurumun, 'Irak ile biz de savaşalım' düşüncesinde olduğunu duymadığını söyledi... Şerh koymaya tepki: Orgeneral Özkök, 'Bu istisnai durum şüphesiz irticai faaliyetlere bulaşanlara cesaret vermiştir' diye konuştu..."

Vatan:
"İRTİCAYA CESARET VERDİLER...

Genelkurmay Başkanı Özkök'ten, Gazi Orduevi'ndeki kokteylde önemli mesajlar... Gül'e ağır eleştiri..."

Milliyet:
"MUHTIRA GİBİ...

Genelkurmay Başkanı: Başbakan Gül'ün YAŞ kararlarına şerh koyması irticaya cesaret verdi..."

NOT: Kokteyle çağrılmayan gazetelerden biri olan Zaman, 9 Ocak tarihli sayısında bu habere yer vermedi. (A.G.)

Sabah'taki' En güvenilir uçaklardan biri' haberi...

Türk Hava Yolları'na ait uçağın Diyarbakır'da düşmesi ve kaza sonucunda 70'in üzerinde insanın yanarak hayatını kaybetmesi haberi, çoğu gazetede olduğu gibi Sabah'ta da (9 Ocak) birinci sayfanın tamamını kaplamıştı... Sabah, manşetteki "çığlıklarla öldüler" başlığının dışında, sayfada beş başlık daha kullanmıştı... Bunların dördü, uçakta ölen ya da kurtulanlarla ilgili kişisel hikâyelerle ilgiliydi... Beşinci başlık ise biraz tuhaftı... İsterseniz, haberin başlığını ve spotlarını birlikte okuyalım:

"EN GÜVENİLİR UÇAKLARDAN BİRİ... British Aeroscape tarafından üretilen RJ-100 tipi uçaklardan THY'de 9 tane bulunuyordu. Diyarbakır'da düşen Konya uçağının dışında THY'nin Denizli, Erzurum, Samsun, Van, Gaziantep, Kütahya adlı uçakları da RJ-100 tipi..."

Gazetenin birinci sayfasındaki haberin ikinci spotu "Kraliçenin uçağı" ara başlığı altında sunulmuş. Orada da şöyle deniyor:

"RJ-100 havacılık tarihinin en güvenilir uçaklarından biri olarak kabul ediliyor. Dört motorlu bu uçakların en iyi referanslarından biri, İngiltere Kraliçesi'nin uçağının da bu modelden olması..."

Biz mi abartıyoruz, aşırı hassasiyet mi gösteriyoruz bilmiyoruz, ama söyleyin, 70'in üzerinde insanın öldüğü bir uçak kazasının ertesi günü o uçağın "çok güvenilir" olduğunu, "Kraliçenin de onu kullandığını" birinci sayfada haberleştirmek normal midir? Mesela ölenlerin yakınları bu haberden nasıl etkilenmiştir?

Haberde şöyle tuhaf bir şey de var: "Kraliçe'nin de kullandığı uçak" başlığıyla 29. sayfadan sürdürülen haberin son bölümünde, "dünkü kaza"nın "bu tip uçağın üçüncü kazası" olduğu belirtiliyor... Bu durumda o başlıklar iyice tuhaf kaçmıyor mu?

Üç gazetenin (Akşam, Cumhuriyet, Zaman) RJ-100'lerin güvenilirliğine ilişkin olarak okurlarına ilettikleri haberler, Sabah'ın haberini daha da tuhaflaştırıyor... Çünkü bu üç gazete açıkça bu uçakların "sabıkalı" olduklarını yazıyor...

Akşam: "SABIKALI UÇAK RJ-100..."

Cumhuriyet: "TARTIŞMALI UÇAK... Motorlarında sık sık sorunlar yaşanan RJ tipi uçakları üreten firma, Türkiye'de yaptığı satışlarla ayakta kaldı..."

Zaman: "ÜRETİMİ DURAN UÇAĞI THY YENİDEN KİRALADI..."

Hiç kuşkumuz yok, Sabah'taki meslektaşlarımız o telaş içinde patronlarının havacılıkla da ilgili bir işadamı olduğunu unutmasalardı, o haberi oraya koymazlardı... Bir kişinin bile kafasında kuşkuya yol açmaktansa, o haberden vazgeçmeyi daha doğru bulurlardı... (A.G.)

İngilizlere sadece 'sorry' demişiz...

Önce Hürriyet gazetesinin 8 Ocak tarihli manşetini okuyalım: "79 YILLIK HESAP... İNGİLİZLERE VERİLECEK DOSYAYI AÇIKLIYORUZ... Türkiye, dün gece yarısı aniden Ankara'ya gelen İngiltere Savunma Bakanı ile 79 yıllık Kerkük-Musul hesaplaşması için masaya oturuyor..."

Meseleyi anladınız... Hani şu Hürriyet'in "ortaya çıkardığı", Irak petrollerinden hakkımız olan yüzde 10'luk tarihi alacak meselesi...

Peki, Hürriyet'in, bu hak iddiasını "İngilizler"in de ciddiye aldığını iddia eden bu manşetinin bir gün sonrasında neler oldu? Daha doğrusu gazeteler neler yazdı? Hepsi, İngiliz-Türk görüşmelerinde bu "yüzde 10" meselesinin gündeme hiç gelmediğini yazdı. Hürriyet de öyle...

Gazetenin, "İngilizlere 'SORRY' başlıklı haberinin spotu: "Ankara, Türk topraklarından Kuzey Irak'a asker geçirmek isteyen İngiltere'ye dün net bir dille 'Hayır' yanıtını verdi. Ankara'ya gelen İngiltere Savunma Bakanı Hoon'a, bunun tarihsel nedenlerden ve Türk kamuoyunun hassassiyetinden kaynaklandığı anlatıldı..."

Hürriyet'in haberinin bizi ilgilendiren bölümü de şöyle:

"Türkiye'nin Musul ve Kerkük petrollerine ilişkin tutumunu nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine de Hoon, görüşmede sadece Irak konusundaki mevcut koşulların ele alındığını kaydetti." (A. G.)

'İlgi odağı'

Gazete Habertürk, Genelkurmay'ın basın mensuplarına verdiği kokteylden ilginç izlenimler aktarıyor: "Kokteylin ilgi odağı ise yazarımız Altemur Kılıç'tı."

"Başta Orgeneral Özkök olmak üzere askerler yazarımız Kılıç'a ilgi gösterdi."

Gazete Habertürk, bu kadar bilgi vermekle yetinmiş; "büyük ilgi"nin nedenini açıklamamış...

Daha fazla bilgi edinmek isteyenler Kılıç'ın yazılarına başvurabilir.... (K.B.)


10 Ocak 2003
Cuma
 
YÖNETENLER: Kürşat Bumin
Alper Görmüş


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED