T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K Ü L T Ü R
Öyle bir kitap ki şekerden tatlı...

Şekerlik'ten şeker gibi bir kitap çıktı! Mizah geleneğimizi başarıyla sürdüren Mehmet Şeker, Selis Kitaplar etiketli kitabı "Muhalif Tebessüm"de yine zekayı parlatıyor.

  • HAMİT CAN
    Üstad Mevlana ile Şeyh Sadi arasında şöyle bir olay yaşanır: Sadi, Üstad'a "Bostan ve Gülistan"ı takdim eder nezaketle. Bir süre sonra kitap hakkındaki düşüncelerini öğrenmek ister. Üstad'ın "çok tuzsuz" deyişine, Sadi içerlenir, yüzüne bir üzüntü bulutu iner; sararır, kızarır. Bu halini gözünden kaçırmayan Mevlana, gülümseyerek: "Helvada hiç tuz olur mu?" diyerek, eserle ilgili olumlu kanaatlerini anlatmaya başlar. Düşünüyorum da, Mehmet Şeker, kültürümüzde çok önemsenen "mizah"a bir örnek olan, bağrı hikmetle dolu kitabını, Mevlana'ya sunsaydı, Şirazlı Sadi'nin aldığı cevabın benzeriyle karşılaşmaz mıydı? Onun sözkonusu eseriyle, Şeker'in kitabı arasında biçim ve içerik yönünden benzerlik var demiyorum elbette. Ama özleri aynı, kaynakları bir. Çıkış yolları ile varmak istedikleri nokta arasında hiçbir fark yok.

    "Muhalif Tebessüm" duyarlılık bağlamında tam bir "Doğulu". Onda Mesnevi'den, Mantıka't-Tayr'dan, Kelile ve Dimne'den izler görmek mümkün. Beydaba'da olduğu gibi hayvanlar arasında geçen konuşmalara tanık oluyoruz (deve, tilki, kedi vs.) En sıradan bir konunun doğrudan medeniyetimizle irtibatlandırılması, kültürümüzün ölçüleriyle ortaya konulması ve başarılı bir teknikle dile getirilmesi, edebiyatımızla neredeyse unutulmuş bir alanın yeniden filizlenmesine ait ipuçlarını veriyor. Öyle ki, başkalarının heba ettiği konular, Mehmet Şeker'in sanatçı elinde, ölçülü-biçili ve bir bütünü oluşturan, birbirini tamamlayan öğelere dönüşüyor.

    Kitabın genel havasında tekdüzelik yok. Nükteler sanki tekrarı olmayan müzikteki "nühüft makamı" gibidir. Gündemdeki herhangi bir olay, bir başka bölümde karşımıza perspektif aynı olsa da, değişik bir tasvirle çıkar. Bu durumu, yazarın geniş bir vizyona sahip olduğu gerçeğiyle anlatabiliriz ancak. Bazen ele alınan konu, gündemde bulunmaktan çok, gündem oluşturmaya yöneliktir. Metinlerin arasına serpiştirilmiş hikmetli sözler, deyimler ve çizgiler, kitaba hoş bir renk katıyor.

    En karmaşık meseleler çok sade, en sadeleri kafayı allak-bullak edecek bir tarzda anlatılıyor. Nükteler önce, kalb tellerine bir mızrap gibi iniyor, kulağa hoş bir musıki gibi geliyor. Muhatabını güldürmekten kırıyor. Arkasından bütün hücreleriyle okuyanın zihnini düşünmeye zorluyor. Sadelikle basitliği, espri ile laubaliliği, 'mizah'la 'komik'liği asla birbirine karıştırmıyor.

    Muhalif Tebessüm'ün diliyle birkaç cümlenin altını çizerek, yazımıza son verelim.

    Evet, bu kitabı yediden yetmişe herkes zorlanmadan okuyabilir. Rahatlıkla anlayabilir. Strese ve can sıkıntısına karşı etkisini hemen gösterir. Kaliteli nükteler içeriyor. İster başka kitaplara başlamadan, isterse başka kitapları bitirdikten sonra (başta veya sonda farketmez) her ortamda okunabilir. Yan etkileri: Elbette vardır. İnsanın içini alt-üst eder, sinirleri inceltir. Ama en dikkat çeken özelliği: Kabzolmuş zihinlere 'bast'lık verir. Kimsenin 'ulaşamayacağı bir yerde muhafaza' etmek mi? Asla öyle bir şey yapmayın. Tersine, canınız ne zaman isterse tatlı bir şerbet gibi içebileceğiniz, aramadan bulabileceğiniz, el altında, gözönünde bir yere bırakın. Mesela, masanıza! Hatta yaprakları açık olarak! Bilgi tel: 0 212 520 05 57

    MUHALİF VE MÜTEBESSİM

    Mehmet Şeker'in "Muhalif Tebessüm" adlı kitabında yaptığım yolculuğun bende bıraktığı izlenimleri anlatmaya nereden başlasam? Doğrusu karar veremiyorum. Bir nefeste okudum desem, bu kez bu "nefes"in iniş-çıkışları, gel-gitleri, standardın dışına taşan nüansları sorulacak. Kendimi cins bir "mizah" ustasının karşısında hissettim, öyle içten konuşuyor ki, insan bütün dikkatini O'nun "gür sesine" teksif etmek zorunda kalıyor diye düşüncelerimi dile getirmeye çalışsam, bu sefer de belki bu ustanın portresine ve "ses rengine" dair açıklamalarda bulunmam gerekecek. Sınırlı bir alanda tüm bunları izah etmek mümkün mü? İyisi mi, Sevgili Şeker'in zaman zaman yaptığı gibi, yaprakları sayfaya, bölümleri paragrafa, cümleleri kelimeye yüklemeye çalışayım. Sonsuz gibi görünen coğrafyaların ölçeğini küçülterek, kanaatlerimin minyatürünü sunmakla yetineyim...

  •  
    Evet anlatmak, ama bir an önce!
    Uzun zamandır hiçbir yere konuşmayan şair-yazar Hakan Albayrak, edebiyat dergiciliğinde köklü bir "ocak" olan Dergah dergisine konuştu.
    Sedat Umran Günü
    Türk şiirinin yaşayan ustalarından Sedat Umran için Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi merkez binasında bir gün düzenleniyor. Yarın birliğin İstanbul Kültür Merkezi (Kızlarağası Medresesi)'nde gerçekleşecek olan "Sedat Umran Günü"nde Gürbüz Azak, Beşir Ayvazoğlu ve Cihad Zafer, Sedat Umran'ın kişiliği, şiiri ve sanat anlayışı üzerinde konuşacaklar. Sedat Umran'ın kendi şiirlerini seslendireceği toplantıyı Mehmet Nuri Yardım yönetecek. Toplantıya katılacak olan İskender Pala, Durali Yılmaz, Osman Akkuşak, Dursun Gürlek, Olcay Yazıcı ve Abdurrahim Balcıoğlu ise Sedat Umran ile ilgili intiba ve hâtıralarını anlatacaklar. Öte yandan TYB salonunda Sedat Umran'ın şiirlerinden ve kitaplarından oluşan bir de sergi açılacak.
    Hüzünlü, içli bir ses
    Son dönem televizyon dizilerinin yıldızı Yavuz Bingöl, Sony Müzik etiketiyle çıkan yeni albümü "Belki Yine Gelirsin"le müzik marketlerdeki yerini aldı. Bingöl'ün hüzünlü sesiyle hayat bulan parçaların yer aldığı albümde Ahmet Kaya, Sezen Aksu ve Zülfü Livaneli'ye ait parçalar da var. Ağırlıklı olarak Kirvem ve Ay Dost gibi hit parçaları yeni albümde yer veren Bingöl, bugüne kadar Baharım Sensin, Gülen Az , Sitemdir ve Üşüdüm Biraz adlı dört albüm çıkardı. Bingöl ayrıca Cumhuriyet ve Salkım Hanımın Taneleri adlı filmlerin de müziklerini yaptı.
    Eşi, Şeriati'yi anlatttı
    Dr. Puran Şeriati Razavi'nin "Eşim Ali Şeriati Bir Yaşam Portresi" adlı biyografi çalışması yayınlandı. İhtar Yayınları'ndan çıkan kitabında Razavi şöyle diyor: "Bu biyografinin yazılmasının amacının, Şeriati'yi savunmak değildir, zira onun kendi ifadesiyle; bu iş, "Mustaz'afların ezilmişlerin işidir", aksine amaç, bir düşünce adamının yaşamının daha derinlemesine tanınması imkanını oluşturmaktır". Bilgi tel: 0 212 511 33 69
    10 Ocak 2003
    Cuma
     
    Künye
    Temsilcilikler
    ReklamTarifesi
    AboneFormu
    MesajFormu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Röportaj | Karikatür

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED