T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Faizsiz finansman seçeneği ve holdingler (1)

Hizmet ve mal üretimi için gerekli bulunan öz sermaye dışındaki sermayeyi iki teşvik ile toplamak mümkündür: Faiz ve kâr. Faiz ödeyerek sermaye toplamanın yolları bankacılık, tahvil ve bono ihracı, faiz gelirine dayanan yatırım fonlarıdır. Sermayeye ihtiyacı olan veya dara düşen tacir ve sanayici, bankalardan kredi aldı, devlet de borç sarmalının içine düştüğü için durmadan ihale yaparak, tahvil satarak içerden, ilgili kuruluşlara başvurarak dışardan yüksek faizlerle borçlandı. Her iki yolun sonu ülkemiz için kriz oldu, devlet sıfırı tüketti, zaman zaman iflasını ilan etmenin eşiğine geldi, vergiyi toplayıp borç faizine yatırıyor, dışardan kredi alıp onunla iç ve dış borçlarını kapatmaya çalışıyor; yani kımıldadıkça batıyor. Alırken ödeme niyeti olmayan hortumcularla iyiniyetli olduğu halde yanlış olan tefeci sermaye yolunu seçtiği için iflas eden üreticiler de bu ülkeye, milyar dolarla ifade edilen zararlar verdiler.

Siyasiler iktidara gelmek veya orada kalmak için halktan gerçeği sakladılar, devleti borca sokarak durumu idare ettiler, başta/zamanında "ekonomik durumumuz şudur, kemer sıkmamız gerekiyor, acı da olsa şu tedbirleri alacağız ve şu kadar süre sonunda dar boğazdan kurtulacağız" deseler ve halk da kendilerine güvenseydi bu kadar iç ve dış borca girmeden gerekli tedbirler alınır, ihtiyaçlar karşılanabilirdi. Şimdi ise borç öylesine çoğaldı ki, bunun altından kalkabilmek için ne yapılacağını bilenler bile bunu söylemekten ve yapmaktan çekiniyor, borcu -faiz yüzünden- daha fazla borçlanarak ödeme yoluna (yolsuzluğa) devam ediyorlar.

Uzmanların verdiği bilgilere ve basına yansıyan spekülasyonlara göre:

İç borç stoku (2002/7) yaklaşık 80 milyar dolar.
Dış borç stoku (2002) yaklaşık 118 milyar dolar.

2003 yılı için bizi ilgilendiren tutar ise 26.2 milyar dolarlık iç borç servisi ile 13.4 milyar dolarlık kamu kesimi dış borç servisinin toplamı olan 40 milyar dolarlık tutardır.

Temmuz 2002 itibarıyla bütçeye baktığımızda vergi gelirlerinin faiz giderlerine ancak yettiği anlaşılıyor.

Piyasa uzmanları, ihale öncesinde gündemde tutulan savaş haberleri ile faizin yükseltilmeye çalışıldığına dikkat çekiyorlar. Uzmanlar, faizlerin yüzde 48'ler seviyesinden yüzde 57-58'ler düzeyine çıkmasında, yıllardır yüksek faizlerden beslenmeye alışmış rant kesiminin (2 bin aile) etkili olduğunu, enflasyonun yüzde 30 seviyesine gerilediği bir dönemde, faizin enflasyon rakamı civarında seyretmesi gerekirken spekülatörlerin savaş çığırtkanlığı yaparak, bu rakamları yüzde 50'lerin üzerinde tuttuğunu öne sürdüler.

ATO araştırmasına göre sadece son üç yılda faize aktarılan 100 milyar dolarlık kaynak ile 111 baraj (veya yedi adet GAP) yapmak, Türkiye'nin 18 yıllık ham petrol tüketimini karşılamak mümkün idi.

Türkiye'de bir spekülatör bir yılda, Amerika'dakinin 43, Japonya'dakinin 72, AB'ndekinin 45 yılda kazandığı faizi kazanabiliyor.

Normal tüketim ihtiyacı için kredi isteyenden faiz istemek şefkat ve merhametle bağdaşmaz. Yoksulları, dara düşmüşleri tefecilerin eline düşüren sistem insan hak ve özgürlüklerine aykırıdır.

Devletin ihtiyaçlarını karşılamak için faizle borç alması, hem yukarıda açıklanan olumsuzluklara sebep olduğu hem de sonunda bu faizi, çoğu dar gelirli halka ödeteceği için zulümdür.

Sermayesini büyüterek üretim yapmak isteyenlerin tefeci sermayesine başvurması ise hem hayat pahalılığına sebep olmakta hem de ülke yararına üretim seçeneklerini daraltmaktadır.

İşte bu yüzden biz, yıllarca faizsiz finansman seçeneklerini savunduk, ama sonuç ne oldu; bunu da gelecek yazıda anlatalım.


10 Ocak 2003
Cuma
 
HAYRETTİN KARAMAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED