T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

T E L E V İ Z Y O N
Ağa'nın hası ekranda

Ekranların yarı feodal-yarı kapitalist "cherokee"li ağalarla dolup taştığı şu günlerde STV, 1980'li yılların kült dizisi "Küçük Ağa"yı yayına sürüyor. Tarık Buğra'nın romanından Yücel Çakmaklı'nın beyazcama uyarladığı bu unutulmaz eser yıllar sonra ekrandaki bunca "ağa"ya inat yeniden ekranda

  • ALİ MURAT GÜVEN
    Türk yönetmenlerinin, bundan sonra ne yaparlarsa yapsınlar, böyle bir kadroyu bir daha biraraya getirmeleri imkansız. Düşünsenize, şimdi her ikisi de vefat etmiş olan anıt oyuncular Kadir Savun ve Erol Taş karşı karşıya döktürüyor. Artık sinemadan çekilen Ahmet Mekin de kariyerinin son rollerinden biriyle yine bu kadroda. Oyunculuğunun zirvesindeki Çetin Tekindor, Haluk Kurdoğlu, Yusuf Sezgin, yine çok formunda bir Fikret Hakan, sinemaya ilk kez bu yapım ile merhaba diyen Aydan Şener, eski kurtlardan Eşref Kolçak ve daha niceleri...

    Üstüne üstlük şimdikiler gibi video kameraların o cırlak renkleriyle çekilmemiş, 35 mm. film negatifinin o rakipsiz kalitesini taşıyan tok görüntüler... Tabii, en üstte de Türk romanının büyük ismi Tarık Buğra'nın öyküsü ve onu sinema yaşamının en titiz rejisiyle ekranlara taşıyan yönetmen Yücel Çakmaklı'nın yoğun emeği. Hatırlayanlar elbette ki duyunca şöyle bir tebessüm edecek; fakat ilk yayımlandığı yıllarda henüz çok küçük olanlar ise "Bu ne ola ki?" diye soracak.

    Evet, Türk televizyonculuk tarihinin gerek eşsiz oyuncu kadrosu, gerekse güçlü senaryosuyla en saygıya değer dizilerinden biri olan "Küçük Ağa", yıllar sonra bir kez daha start alıyor. İlk kez 1984 sezonunda TRT'de yayınlanan dizi, benim kuşağımın henüz liseye gittiği o yıllarda gönül telimizi titretmiş, bizleri Milli Mücadele'nin mantığı üzerine yaşımızı başımızı çok aşan bir tartışma ortamına sevketmişti.

    "Derin Anadolu"nun dinsel kimlikli kanaat önderlerini "Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın düşmanı" olarak değil, bu kutsal mücadelede yareni ve silah arkadaşı olarak tasvir eden "Küçük Ağa"nın, o tarihlerde bu yönüyle solcuların ve bilumum statükocuların epeyce homurdanmasına neden olduğunu anımsıyorum. Oysa, eser salt bu yönüyle bile sinemamızda başlıbaşına devrimdi. Çünkü bizler, idealist öğretmenleri linç eden, Kubilay'ın kafasını kopartan kara yobazların sergilendiği "Vurun Kahpeye" filmleriyle büyümüş bir nesildik. Öyle ki film bu açıdan benim ilk gençliğimdeki derin zihinsel dönüşümün de bir anlamda kilometre taşını oluşturuyor.

    Bir bölgede iki ağa olmaz, senin adın Küçük Ağa olsun

    Bilmeyenlere bu çarpıcı öyküyü çok kısaca hatırlatalım. Osmanlı İmparatorluğu'nun adım adım adım çöküşe gittiği gerçeğini algılayamayan ve bu nedenle düşman işgaline rağmen İstanbul hükümetini samimi bir çabayla savunmayı sürdüren bir din adamı (Çetin Tekindor) Kuvayi Milliye'nin ilk tohumlarının atıldığı Akşehir'e gelir. Görevi, sarayın otoritesini tanımayan bu yeni hareketi, din adamı kimliğini kullanarak daha doğuş sürecindeyken provoke etmektir. Ancak, kahramanımız zaman içinde gördükleri ve yaşadıklarıyla giderek bilinçlenecek, ulusal kurtuluş ordusunun en önde gelen mücahitlerinden birine dönüşecektir. Kendisine silahlı cihadı öğreten deli dolu çete reisi (Erol Taş), yaşadığı uzun dönüşüm sürecinin ardından ona şöyle der: "Ben buraların ağasıyım. Sen de artık ağa oldun. Ama bir bölgeye iki tane ağa olmaz. Ben varken sen de bundan böyle Küçük Ağa olarak anılacaksın."

    Yakın geçmişin önemli dizilerini yeniden yayınlama kararı nedeniyle STV'yi bir kez daha kutlarken, "Küçük Ağa" romanının daha geniş kitlelerce tanınıp sevilmesini sağlayan sevgili Yücel Çakmaklı ağabeyimize de buradan gönül dolusu selamlar gönderiyorum Tabii, artık aramızdan olmayan Tarık Buğra'ya da kalpten bir fatiha...

    "Çocuklar Duymasın"dan ya da "Asmalı Konak"tan hâlâ bıkmadıysanız bir sözüm yok. Ama eğer yüzbinlerce dolar harcanılarak çekilen bir dizinin güldürmekten daha fazla sorumluluğu olduğunu düşünüyorsanız, bu Pazar'dan itibaren hepinizi STV ekranına davet ediyorum.

    Çünkü dediğim gibi, beni bir yerlerden alıp bugün bu gazetede yazı yazmaya götüren o "büyük kırılma"nın bir kaç demirbaş nedeninden biriydi "Küçük Ağa"...

    Kimbilir, belki yıllar sonra birkaç kafası karışık insanın daha ufkunu aydınlatır.

    Küçük Ağa

    Yapımcı: (TRT adına) İlksen Bektaş
    Yönetmen: Yücel Çakmaklı
    Eser: Tarık Buğra
    Oyuncular: Çetin Tekindor, Aydan Şener, Fikret Hakan, Ahmet Mekin, Eşref Kolçak, Kadir Savun, Erol Taş, Haluk Kurdoğlu, Yusuf Sezgin. Yapım Yılı: 1984
    STV / 21.45

  •  
    Bülent Arınç Kafe Siyaset'te
    Kafe Siyaset"te Mete Belovacıklı ve Murat Yetkin, gündemi belirleyen, Ankara'da haftaya damgasını vuran isimleri keyifli bir Pazar kahvaltısında konuk etmeye devam ediyor. Bugün programda TBMM Başkanı Bülent Arınç var. Arınç, "Meclis gündemini oluşturan Irak operasyonu ve Kıbrıs gibi uluslararası sorunları", "Demokratikleşme için atılacak adımları", "Meclis hedefleri", "Bütçe tartışması ve parti içi tartışmalar" ile "Lojmanlar ve personel reformu" gibi konulara değiniyor.
    Cnn Türk / 11.05

    Savaşa az kala Saddam Dosyası
    Saddam Dosyası son bölümüyle ekranda. Hedefteki adamın suç dosyasının ekrana getirileceği BBC'nin öncü haber programı Panorama'da, Bağdat'ta çalışan bilim adamları, BM silah denetçileri ve Iraklı yetkililerle yapılan röportajlar yeralıyor. Programda 20 yıl önce Saddam Hüseyin'in kitle imha silahı geliştirmek için Batı teknolojisini nasıl ele geçirdiği ve yakın tarihte neler yapıyor olacağına dair kanıtlar var.
    Ntv / 21.30

    Kıbrıs'ın hali pür melali...
    CNN Türk Perspektif'te "Kıbrıs" başlıklı bir dosya ekranlara getiriliyor. Programda "Kıbrıs sorununun nasıl çözüleceği" konusuna ışık tutulmaya çalışılıyor. Güven İslamoğlu'nun Türkler'le Rumlar'ın iç içe yaşadığı Pile Köyü'nden Karpaz'a, Rum kesimindeki Türk mahallelerinden Magosa'ya, Maronitler'in yaşadığı Koruçam'dan Güzelyurt'a Kıbrıs'ı dolaştığı ve ilginç bir dosya hazırladığı programda, "Kıbrıs'ta derin kök salmış korkunun ve şüphenin yerini kalıcı barışa bırakıp bırakmayacağı", "Kıbrıslı Türkler ve Rumlar'ın ne düşündüğü" ve "Kıbrıs sorununun nasıl çözüleceği" var.
    Cnn Türk / 22.05

    Mihriban, hayatının hatasını yapıyor
    Kanal 7'nin beğeniyle takip edilen dizisi Mihrali'de, Mihrali'ye atılan iftiraya kanarak amansız bir inadın girdabına sürüklenen Mihriban, nefret etmesine rağmen Eşber'le nişanlanır. Annesinin entrikaları sayesinde Mihriban'ı elde etmeyi uman Eşber sürprizle karşılaşır. Hökümet ise yine Mihrali'nin yanında yer alır.
    Kanal 7 / 21.00

    Dramatik öyküler, hayatlar...
    Uğur Arslan'ın sunduğu İşte Hayat'ta, Ceylan Gürler'in dramatik yaşamı gözler önüne seriliyor. Yetiştirme yurdundan kaçırılarak dilencilik yaptırılan, kaçıp gittiği Almanya'da bile sıkıntıların peşini bırakmadığı Ceylan'ın hikayesinin anlatılacağı programda her hafta dramatik bir öykü sunuluyor.
    Kanal 7 / 22.00
    5 Ocak 2003
    Pazar
     
    Künye
    Temsilcilikler
    ReklamTarifesi
    AboneFormu
    MesajFormu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Röportaj | Karikatür

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED