|
|
Dünya, zamanı belli olmayan bir savaş tehdidi altında kritik günler geçirirken, kamuoyunun tek bilgi kaynağı olan savaş muhabirlerinin önemi yeniden ön plana çıkıyor. Dünyaca ünlü haber ajansı Reuters, savaş bölgelerindeki muhabirlerine savaş ortamında nasıl hareket etmeleri gerektiği ile ilgili bir dizi öneride bulunurken, Türkiye'nin deneyimli savaş muhabirleri ise habercilerin tarafsızlığın sınırlarını zorlayarak yaşanan trajediyi kamuoyuna yansıtma sorumluluğunu taşıması gerektiğini vurgulayarak, "Haberciler savaş kışkırtıcısı olmamalı" diyorlar. Türkiye'nin deneyimli savaş muhabirlerinden Mete Çubukçu Coşkun Aral, İrfan Sapmaz ve Nevin Sungur savaş muhabirliğini ve savaşı Yeni Şafak'a anlattılar. Bosna Savaşı'nı, Kosova'yı, Kuzey Irak'taki çatışmaları, Filistin-İsrail Savaşı'nı, Azerbaycan-Ermenistan Savaşı'nı, Taliban sonrası Afganistan'ı sıcağı sıcağına izleyen Mete Çubukçu, bir savaş muhabirinin, diğer muhabirlere göre çok daha dikkatli davranması gerektiğinin altını çiziyor. Çubukçu, yanlış ve taraflı haberlerin insanlar üzerinde olumsuz etkide bulunacağını belirterek, "Bu durum savaşın yönünü değiştirebilir. Bir savaş muhabirinin dünyayı, tarihi ve savaşa konu olan ülke ve bölgelerin tarih ve coğrafyasını, etnik yapısını bilmesi gerekir. Yaptığı haberlerle savaş kışkırtıcısı olmamalı. Aksine barışa hizmet etmeye çalışmalıdır" şeklinde konuşuyor. Çubukçu, "Muhabir, savaş bölgesinde tarafsız olmayı başarabilir mi?" sorusuna, "Savaşlarda belli oranda bunu koruyabiliyorsunuz. Ama bazen bu eksen biraz kayabiliyor. Sonuçta insan olarak siz de orda yaşananlardan etkilenebiliyorsunuz. Savaşın mutlaka mazlum bir tarafı vardır. Muhabir, haberi çarpıtmadan savaşın acı yüzünü anlatmalıdır" diyor. Muhabirin silahla işi olmaz Çubukçu, savaş alanlarına Türkiye'den giden muhabirlerin nasıl davranması ve neler yapması gerektiği konusunda herhangi bir eğitim almadığını ancak birçok ülkede bu konu ile ilgili eğitim verildiğini söylüyor. "Savaşta sürpriz tehlikelerle karşılaşabilirsiniz" diyen Çubukçu, bir muhabirin savaşta kulanılan silahlarla tek ilişkisinin bunları tanımasıyla sınırlı kalması gerektiğinin altını çiziyor. Çubukçu "İnsan olarak oradaki bütün acıları olduğu gibi insanlara aktarmak zorundasın. Gördüğüm ve yaşadığım olaylar zihnimde yaralar bıraktı. Kendi kendime yardım ettim" diyor. Amaç, barışa hizmet olmalı İran-Irak Savaşı, Lübnan'daki iç savaşı, İsrail işgali altındaki bölgelerdeki savaşları, Güney Afrika ve Afganistan gibi yerlerde savaş ve çatışmaları izleyen Coşkun Aral ise habercinin amacının, "savaş alanlarında acı çeken insanların acılarını dünya kamuoyuna duyurmak ve dikkatleri çekip bu ve benzeri savaşların olmamasını sağlamak" olduğu görüşünde. Savaş bölgesine giden gazetecilerin silah taşımamaları gerektiğini vurgulayan Aral, "Tabii ki kask, kurşun geçirmez yelek takacaksınız. Ama kesinlikle askeri kıyafet giyilmemeli ve silah taşımamalısınız" diyor. Savaş muhabiri olmak için ciddi bir deneyim edinilmesi gerektiğini vurgulayan Aral, "Gençlerimiz heyecan içinde cephelere koşmaya can atarlar. Ama deneyim olmadığı zaman kendilerini ve diğer gazeteciler için tehlike yaratırlar" uyarısında bulunuyor. 'Savaşı gördüm' Amerika'nın iki yıl önce Afganistan'a düzenlediği operasyon sırasında, Taliban militanlarının bulunduğu Cenk Kalesi'ndeki çatışmaları dünyaya duyuran tek gazeteci olan Nevin Sungur ise kadın olmaktan dolayı dezavantaj yaşamadığını belirtiyor. NTV'de çalışan Sungur, Cenk Kalesi'nde yaşanan çatışmaları dünyaya duyurduğu zamanı şöyle anlatıyor: "Meslek açısından baktığımda benim için en önemli gündü. Ama zor bir gündü. İlk kez sıcak bir çatışmada yer almıştım. Savaşın gerçekten ne olduğuna tanık oldum. Kalenin yanında vurulup düşen adamlar, kalenin içine girdiğimizde karşılaştığımız cesetler aklımdan çıkmıyor."
'Savaş muhabirliği zor iş'
ABD'nin Afganistan operasyonunu dünyaya ilk duyuran gazeteci olan ve 16 yıldır savaş muhabirliği yapan Star Gazetesi muhabiri ve köşe yazarı İrfan Sapmaz, savaş muhabirliğinin kolay bir iş olmadığını şöyle anlatıyor: "Afganistan'da savaş başlamadan önce girmiştim ve 2 ay kaldım. Can güvenliğinizi koruyarak haber yapmaya çalışırken aynı zamanda da yiyecek sıkıntısı ve çeşitli hastalıklarla baş etmek zorundaydık. 85 kiloyla gittiğim Afganistan'dan 70 kiloyla geri döndüm. Şartlar çok zordu." Dünyanın birçok yerinde görev yapan Sapmaz, "Savaş alanlarında kendimi Allah'a teslim ediyorum" diyor. Dünya basınının savaş muhabirleri için büyük bir kaynak ayırdığını belirten Sapmaz, "Afganistan'da BBC gibi basın organlarının muhabirleri için milyonlarca dolar harcadığını gördüm. Muhabirlerinin can güvenliğini tahminimce FBI ve CIA'den ayrılmış deneyimli özel birimlerle koruyorlardı" diyor.
REUTERS'DAN TAVSİYELER
Aracınızın bir basın aracı olduğunu belirten işaretleri gerekli yerlere yerleştirin. Size eşlik eden insanların bölgeyi ve olası riskleri bilen kişiler olmasını tercih ediniz. Savaş bölgesinde kullanılan bayrak, işaret, sesli uyarı ve bazı yerel hareketlerin anlamını öğrenin. Yanınızda hiçbir zaman silah taşımayın. Yanınızda her zaman basın kartı dahil, bir kimlik bulundurun. Askeri birliklerin size düşmanlık beslediği ya da sizi tehdit ettiği bir dönemde yakalanırsanız, askerler silahlarını size doğru çevirmişse, sakin olmaya çalışın. Onlara güleryüzlü davranın. Böyle bir durumda saldırgan ve sinirli davranırsanız büyük bir ihtimalle sizin açınızdan pek yararlı olmayacaktır. Askeri ya da paramiliter giysilerden uzak durun. Kendinizi koruyacak bazı giysiler; mesela kurşun geçirmez yelek giymek durumunda kalabilirsiniz. Biyolojik ya da kimyasal silahların kullanılma olasılığının bulunduğu alanlara gidecek olursanız kendinizi koruyacak özel giysiler ve gaz maskesi de bulundurmanız gerekecek. Uluslararası alanda bilinen ve tanınan bileziklerden takmanız yararlı olur. Bu bileziğin bir yüzünde kimlik bilgileriniz, diğer yüzünde de kan grubunuz ve varsa alerjik olduğunuz alanlar yazılı olmalı.
|
|