|
|
Savaş senaryolarının piyasalara yaptığı azizlik
ABD'nin Irak istilası öncesi uluslararası piyasaların seyrine yönelik pekçok senaryo yazıldı, çizildi. Savaş olur mu? Olmazsa bölgedeki ısınma nasıl soğutulur? Yok eğer olursa kısa mı, uzun mu olur? Bölgedeki petrol altyapısına ne kadar zarar gelir? OPEC ve Arap ülkelerinin tepkisi ne olur? Bölgeye istikrar gelir mi? Yoksa gelişmeler yeni bir terörizm dalgasına mı sebep olur? Tüm bu sorular, siyasi ve iktisadi sonuçları açısından kategorize edilerek soruldu ve geleceğe ilişkin projeksiyonlar yapıldı. Esasında iktisatçıların savaş türü karışıklıklara ilgisi eskiden beri var. Bu konuda başta Dünya Bankası'nın olmak üzere muhtelif kuruluşların öncülük ettiği teorik çalışmalar devamlı yapılmakta. Ancak bizim burada ele almak istediğimiz daha ziyade uluslararası piyasalarda yatırım yapan, alım ve satımla uğraşanlara yönelik konjonktürel durum değerlendirmesi tipindeki literatür. Önce bir tespit : Bizim piyasalar diye adlandırdığımız mekanizmaların çoğu, bugün itibariyle elle tutulur malların mübadele edildiği yerler olmaktan çok, beklentilerin alınıp satıldığı pazarlara dönüşmüştür. İster İMKB'de hisse senedi, ister New York Emtia Borsası (NYMEX) vadeli işlemler piyasasında varillerle petrol alıp satın, piyasadaki işlemlerin çok cüzi bir kısmı reel ihtiyaçlara cevap vermektedir. İşlemlerin ağırlıklı bölümü, kısa vadeli kazancın peşinde koşan sermayenin tribünlere oynadığı bir oyundan öte değildir. Sözgelimi, NYMEX Borsası'nda gelecekteki fiyat hareketlerinin, gelirlerini ve hammadde giderlerini fazlaca dalgalandırmamasını isteyen petrol üretici ve tüketicilerinin mübadelelerini görebileceğiniz gibi, iki ay içinde fiyatların artacağı beklentisiyle Haziran teslim bir miktar malı bugünden alıp Mayıs'ta satan spekülatif amaçlı yatırımcıları da bulabilirsiniz. Bu durum bir anormallik de değildir esasında. Zira bu tip oyuncular genelde fiyatlar düşerken alıp, yükselirken sattıkları için kısmi bir dengeleyici de olabilmektedir. Ancak spekülatif hareketler ve yığılmalar, zaman zaman fiyatları temel fundamentler dediğimiz arz ve talep şartlarından uzaklaştırarak, ciddi dalgalanmalara sebep olabilmekte. Zira bu tip yatırımcılar için kâr getirici beklentilerin oluşturulması elzemdir. Ekonomi medyası ve aracı kurumların raporları, işte bu beklentileri besleyecek yığınla bilgi aktarır ortalama yatırımcıya. Bu sebeple herhangi bir gelişme karşısında çizilecek senaryoları daha en başta iskonto etmek, geleceğe matuf verileri önyargıyla ele almak gerekir. Bu çerçevede Irak istilası öncesinde savaş ihtimali üzerinde duran üç temel senaryo (iyimser, orta şekerli, kötümser) çizilmişti. İyimser senaryo, askeri harekatın birkaç hafta içinde biteceğini, Irak'ın petrol altyapısına asgari zarar geleceğini, OPEC'in savaş öncesinde verdiği sözü tutacağını (halihazırda OPEC ülkeleri günde 4,5 ila 5,5 milyon varil eksik kapasite ile yani zorlanmadan bu kadar daha miktarı piyasalara sunabilir bir halde üretim yaptıklarını biliyoruz. Bu çerçevede, OPEC savaş yüzünden petrol arzında çıkabilecek bir arz sıkışıklığı söz konusu olursa bunun eksikliğini gidereceklerini ve bir fiyat şoku yaşanmasına imkanları ölçüsünde izin vermeyecekleri sözünü vermişti), bölgede istikrarı temin edecek bir rejimin kısa sürede tesis edileceğini, savaş aleyhtarlığının aşırı bir boykota ve istikrarı bozucu siyasi ve terörist gelişmelere ulaşmayacağını, Irak petrollerinin üç-dört ay içinde piyasaya arz edilebilir olacağını öngörmekteydi. Bu senaryoya göre savaşın başlamasıyla birlikte tahminen 36 $'a kadar çıkabilecek olan petrolün varil başına fiyatı, üç ay sonra 25 $'a düşecekti. Kötümser senaryo ise, iyimser senaryonun tam tersi gelişmeleri öngörüyor, savaş ortamına giren diğer Arap ülkelerinin petrolü bir silah gibi kullanacaklarını hesap ederek, petrol arzında günde 5-6 milyon varil bir daralmanın yaşanabileceği varsayımını yapıyordu. Gelişmiş ülkelerin ellerindeki rezervleri piyasalara sürmelerine rağmen, ilk aşamada varil başına petrol fiyatının 80 $'a çıkmasının kaçınılmaz olacağı tahmininde bulunuluyordu. Tabii olarak petrole bağımlı ülkeler ciddi bir cari açık sorunu yaşayacak, bunu büyüme oranlarına ciddi daralmalar takip edecekti. İşsizlik artacak, uluslararası ticaret asgari seviyelere inecekti. Petrol fiyatları yıl sonuna kadar 50-60 $ aralığında seyredecek, fiyatlar 2004'te bile ancak 40 $ seviyelerine inecekti. Bugün gelinen noktada şimdilik iyimser senaryonun geçerli olduğunu görmekteyiz. Öte yandan, piyasalarda ciddi bir arz daralmasının yaşanmamış olmasına ve OPEC üretiminin kısmen artmış olmasına rağmen, bu senaryoların bir petrol şoku korkusunu körüklemiş olduğunu, Mart sonuna doğru 38 $'a kadar yükselen ham petrol fiyatının son aydaki seyri göstermektedir. Şu günlerde 27 $ seviyelerinde seyreden petrole olan talep Mart ayının yüksek fiyatına rağmen artmış, NYMEX bu ayda ham petrol işlem hacminde rekor kırmıştır. Bu bir aylık spekülasyonun Türkiye gibi petrol tüketicisi durumda olan ülkelere maliyeti, senaryoların tahmininden çok daha az da olsa, şüphesiz yüklü çıkacaktır.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |