Ayakkabıyı konuşturmak, bir sanattır. Üzerinde tek bir toz bulunmayan, bakıp saçını tarayabileceğiniz bir ayakkabı. Boyacılar, abi, ayna gibi yaparım, ayakkabının üzenide kendini görürsün derken, abartırlar belki. Ayakkabınız konuşuyor sözleriyle yapılan bir iltifatın içinde de vardır bir miktar abartı. Ama, pırıl pırıl parlatılmış bir ayakkabının 'konuşmadığını' kim söyleyebilir? İstanbul'un en eski lostra salonlarından olan Beyoğlu'ndaki Havai Lostra Salonu, insanların, ayakkabılarını parlatmak, bakımını yaptırmak için gittiği en eski mekanlardan biri. 1950'de kurulduktan sonra namı tüm İstanbul'a yayılan Havai, koltuklarında Yeşilçam ünlülerini de ağırlamış. Salon, hâlâ Nuri Alço, Salih Güney ve Kadir İnanır gibi müdavimlerini ağırlıyor. Kiwi marka İngiliz ayakkabı boyası kutularının bulunduğu vitrinlerle süslü olan Havai, birçok kişi için nostaljik bir değer de taşıyor. Boyayı zevkle süren, fırçalarken, tak tuk sesleri çıkaran, sonra da 'bak, bu müzik tarifeye dahil değil, hediyemiz' der gibi müşterisinin gözlerine bakan boyacılar.

Kabahat hazır boyada!

Eminönü'ndeki açık hava boyacılarından Yusuf Usta ise, işlerinin günden güne azalmasından şikayetçi. Yusuf Usta bunun nedeni olarak, herkes tarafından rahatça uygulanabilen hazır boyaları ve ekonomik yetersizlikleri gösteriyor. Hazır boyaların ayakkabıları yıprattığını iddia eden Yusuf Usta, "O boyaya para verip ayakkabının derisini bozacağına, gel burada boyat güzelce. Ayakkabını yıpratıp yeni ayakkabı almak zorunda kalma" diyor.