AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
DEHAP kararı ve sonuçları

Yargıtay, yerel mahkemenin, yöneticilerin resmi evrakta sahtecilik yaparak seçime girdikleri yönündeki DEHAP'la ilgili kararını onayladı.

Hadise birçok süreci beraberinde getiriyor.

Birincisi, DEHAP'ın, AİHM'ye itirazı, AİHM'deki bir mahkumiyetin Türkiye'nin imajı üzerindeki etkisi ve buradan gelecek Avrupa tepkisi... Bunun yanında DEHAP'a oy vermiş 1 milyon 960 bin seçmenin siyasi bilinci üzerinde yapacağı tahribat... Şu anda siyasi kumpaslar arasında en az dikkat edilen, ancak Türkiye'nin geleceğinde bedeli en büyük olacak olan gelişme bu...

Diğer süreç, bu kararın siyasi uzantısı ile ilgili...

Belki beklenen en çarpıcı sonuç, DEHAP oylarını yok saymak ve bunun sonucu, düşen oy oranları sebebiyle DYP'nin barajı aştığına hükmetmek, bunun ardından, yeniden oy dağılımı yapmak ve 66 sandalye ile DYP'yi Meclis'e sokmak olabilir. DYP'lilerin ve AKP'nin gücünü azaltma umudu getiren derin çevrelerin bir gerdek heyecanına girdikleri görülüyor. Ancak bunun en uzak ihtimal olduğu da, yine aklı selim içinde düşünenlerin ortak kanaati. Çünkü böyle bir durum, Meclis'ten hangi milletvekilinin düşeceğine karar vermenin zorluğu kadar, hangi ilin milletvekillerinin seçilmesi gerektiğine hükmetmenin zorluğunu getiriyor. Nasıl bir oy dağılımı yapacak ve DYP'nin hangi illerde milletvekili çıkardığına hükmedeceksiniz? Bu sorunun makul bir cevabı yok.

Bir başka sonuç olarak, Yargıtay kararının YSK tarafından tam kanunsuzluk olarak değerlendirilmesi ve Resmi Gazete'de yayınlanması ihtimali üzerinde duruluyor. YSK böyle bir karar verdiği takdirde, Meclis'in ve bu Meclis'ten çıkan hükümetin meşruiyyeti üzerinde yoğun bir tartışma başlatılacağı, böyle bir yapıyı siyasi istikrarsızlıktan korumanın mümkün olmadığı belirtiliyor ve bu durumda Meclis'in seçimi yenileme kararı vermesinin en doğru tavır olacağı ifade ediliyor. Tarhan Erdem'in ısrarla altını çizdiği çözüm bu. Erdem, YSK'nın Meclis'in feshi ve seçimlerin yenilenmesi gibi bir kararı veremeyeceğinin ve böyle bir kararı ancak Meclis'in verebileceğinin de altını çiziyor. Yine Erdem, Meclis böyle bir karar vermediği takdirde "meşruiyyet tartışması"nın getireceği gerilimler dışında bir yaptırım olmadığını da vurguluyor.

Tabii, bu gelişmenin en çok etkileyeceği siyasi grubun hükümeti oluşturan AKP grubu olduğu belli. Bir anlamda sonuca etkili olacak karar da AKP'den gelebilir. AKP ne düşünüyor?

AKP adına konuşan Dengir Mir Mehmet Fırat, Seçim ve Siyasi Partiler Kanunları'na bakıldığında tam kanunsuzluk yargısına varmanın zor olduğunu, bu durumda YSK'nın seçimlerin iptali veya yeniden oy dağılımı yönünde bir karar veremeyeceğini, şayet böyle bir yola gidilirse, Türkiye'de hiçbir seçimi sonuçlandırmanın mümkün olmayacağını, çünkü her seçim için tasarlanmış sahtekarlıklar yapılabileceğini ve yenilmiş siyasi kadroların seçimin iptali için harekete geçebileceğini belirtiyor.

Buradan bakınca hükümetin bir seçim heyecanı içine girmediği düşünülebilir. Hükümetin bir icraat programı bulunduğu ve ekonominin bıçak sırtı durumuna yapacağı olumsuz etkiler sebebiyle hükümetin ülkeyi re'sen bir seçim heyecanı içine sürüklemesi de beklenmeyebilir.

Ancak...

Bu, hükümetin hiçbir durumda seçim istemeyeceği anlamına da gelmiyor. Aksine, belki iktidar partisi, kendisi heyecanla istiyor görünmeksizin yeni bir seçimi tercih bile edebilir.

Çünkü hem iktidar partisinin yaptırdığı hem de bağımsız çevrelerce yaptırılan kamuoyu yoklamalarının tamamında AKP en azından gücünü koruyor, bir kısmında ise oyları yüzde 40'lar civarına yükseliyor.

Bu durumda iktidar partisinin, hem kendisine güç tazeleme, hem mahalli seçimleri de birlikte yapmak suretiyle mahalli idarelerde daha çok etkinlik sağlama imkanı verecek bir seçimi istemesi normal.

Nitekim Başbakan Erdoğan, derin muhitlerde çok revaç gören zorlama bir formülle yeniden oy dağılımı yapılması ihtimalini, "seçim kararı" hamlesiyle cevaplayacaklarını ifade ediyor. Bunun anlamı şu: Türkiye'nin 11 ay sonra yeni bir seçimle kaybedecek vakti yok, ama bu bir meydan okuma ise, hodri meydan...

Tarafsız bir gözlemle söylenebilir ki "AKP şu anda hodri meydan diyecek bir itibara sahiptir." HADEP'in karşılaştığı operasyondan çok derin biçimde etkilenecek olan Doğu-Güneydoğu oylarının böyle bir seçimde nasıl akacağı, bu operasyondan derin hazlar duyan-derin umutlara kapılan DYP'nin seçimden ne kazanacağı bilinmez, Uzanlar'la ilgili bunca yolsuzluk iddialarından sonra Cem Uzan başkanlığındaki GP'nin durumu meçhul, Baykal'ın iktidarını tartışan ve ana muhalefet olarak ciddi hiçbir hadiseye imza atamayan CHP'nin umutları çok parlak olmayabilir. AKP ise, tartışılabilir yanlarına rağmen, tazeliğini koruyor, umudu canlı tutan adımlar attı ve en önemlisi Tayyip Erdoğan'ın karizmasında henüz bir yara açılmış değil. Aksine, belki şu an, ilk geldiği zamanlarda mevcut bulunan "Acaba yapabilir mi ki?" sorularını da aşmış ve içerde-dışarda bir itibar yükseltisi oluşturmuş durumda...

"Gidilecek bir seçimde en avantajlı parti hangisi?" diye sorulduğunda herhalde en çok oy AKP'ye çıkacaktır.

Şu süreçte Ak Parti, "meşruiyyet tartışmasını önemsemiyor" ve "seçimden kaçıyor" imajı vermemek şartıyla her durumda artılarda seyredecektir. Bu sebeple Ak Parti'nin, tartışmaların bir hassas noktasında, seçim talebinin sözcüsü olması beklenebilir.

Böylece AKP'nin altını oymak isteyen derin çevrelerin umduğu dağlara da kar yağar.

Bu gerilim ortamında Doğu-Güneydoğu'da ilerde çok olumlu misyonlar üstlenmesi beklenebilecek olan AKP'nin DEHAP tabanının duyarlılık ve kırgınlıklarına sahip çıkmasının çok hayati bir değer taşıdığını vurgulamak istiyorum.


30 Eylül 2003
Salı
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED