|
|
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sadık Ersöz, canlıdan canlıya karaciğer naklinin, kadavradan nakle göre çok daha avantajlı olduğunu belirterek, canlı vericisi olan hastaların gerçek bir tedavi alternatifleri bulunduğunu söyledi. Ersöz, hastanelerinde ayda iki kez Çarşambaları canlıdan canlıya karaciğer nakli yaptıklarını söyledi. Organ naklinde organ bulma konusunda zorluk yaşadıklarını, belirten Ersöz, evinde ölen hastaların organlarındaki kan dolaşımının devam etmemesi nedeniyle organları kullanamadıklarını, beyin ölümü gerçekleşen hastaların ise organlarını sıcakken aldıklarını anlattı.
Çalışmalar 1990'da başladıDoç. Dr. Ersöz, her beyin ölümü olan hastanın organlarını kullanamadıklarını, ancak yüzde 30 oranında aileden izin alabildiklerini kaydederek, canlı donörden karaciğer alınmasının bu sorunu da ortadan kaldırdığını vurguladı. Canlıdan canlıya organ nakli çalışmalarının 1990 yılında başladığını, ancak 3 yıldır Türkiye'de yapılabildiğini belirten Doç. Dr. Ersöz, hastanın ailesinden birinin karaciğer yapısı uyduğunda ve alıcıya yarısının yeteceğinin anlaşılması sonucunda nakili gerçekleştirdiklerini kaydetti.
Vericide risk yüzde 1
Kadavradan karaciğer nakline göre canlıdan canlıya naklin çok daha avantajlı olduğunu anlatan Doç. Dr. Ersöz, karaciğeri uyan hasta yakınlarının karaciğerinin yüzde 60'ını alıcıya naklettiklerini ve takılan karaciğerin 6 hafta içerisinde kendini yenileyerek olması gereken büyüklüğe geldiğini ifade etti. Canlıdan canlıya nakilde, vericinin yüzde 1 oranında risk altına girdiğini, yarım karaciğerin kısa sürede kendisini tamamladığını ve eski işlevine kavuştuğunu dile getiren Doç. Dr. Ersöz, "Kadavradan nakilde organın geleceği saat belli değil. Apar topar yapılan ameliyatlar yerine organize bir karaciğer nakli çok daha başarılı" diye konuştu.
|
|