|
|
Sıvayla örtülen tarihi arıyor
30 yıldır tarihi eserleri hayata döndürmek için projeler üretip ekibiyle birlikte çalışmalar yapan nakkaş Metin Gündüz, Sultanahmet, Selimiye, Eyüp Sultan Camii gibi çok sayıda tarihi eserin tahrip edilmiş, sıvalarla kapanmış güzelliklerini yeniden gün yüzüne çıkardı Başta İstanbul olmak üzere yurdun dört bir yanındaki tarihi eserlerin restorasyonunda çalışan Türkiye'nin sayılı nakkaşlarından biri olan Metin Gündüz, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşü ile birlikte tarihi eserlerin bilinçli bir şekilde harap edildiğine şahit olduklarını ve bu eserleri yeniden hayata döndürmek için elemanlarıyla birlikte yaklaşık 30 yıldır nasıl mücadele verdiklerini anlattı. Gerek inşa ettikleri yeni camiler, gerekse onardıkları tarihi eserlerin her biri için yaptıkları projeleri o eserin arşivine bıraktıklarını söyleyen Metin Usta, "Amacımız ilerde yapılacak onarımlarda bu projeler gözönüne alınarak neyi nasıl yapılacağını bilmek. Bu konuda Müzeler ve Anıtlar Yüksek Kurulu'na da tavsiyede bulunuyoruz. Gelin restore edilen her tarihi eser için arşiv oluşturalım. Böylece eserler tekrar onarılacağı zaman orjinaline sadık kalınır ve çalışanlara yol gösterir" diyor. Restore yerine bilinçli tahrip
Bugünlerde Taksim'deki Ortodoks Rum Kilisesi'nin restorasyonunda çalışan Metin Usta, tarihi eserlerin ortak kaderlerini, bürokrasinin ilgisizliğinin belirlediğini ifade ediyor. Osmanlı İmparatorluğu'nun çöktüğü yıllardan yakın zamana kadar tarihi eserlerin restore edilmek adına aslında tahrip edildiğini söyleyen Metin Usta, ilk tahribatın 19.yüzyılda İtalya'dan getirilen bir grup restorasyon ustası tarafından yapıldığını ifade ediyor. O dönemde başta İstanbul'daki tarihi eserler olmak üzere pekçok tarihi yapıdaki çalışmanın üzerinin sıvayla kapatıldığını kaydeden Metin Usta, daha sonra ise desenlerin üzerlerinin barok tarzı çalışmalarla kapatıldığını söylüyor. Tarihi eserlerin tarih bilgisinden yoksun kişiler tarafından restore edilmesine cumhuriyetten sonra da devam edildiğine işaret eden Metin Usta, "Her eseri onardıkça bu katliamları görüp büyük üzüntü duyuyordum. Sözde tarihi eserleri restore etmişler. Sıvayla kapatılan o güzelim çalışmaların yerine üzerine baştan savma yapılan barok eserler restore edilmiş. Kiminin ise üzerine yeniden hiç bir sanatsal değeri olmayan desenler çizilmiş. Altındaki gerçek güzellikler yıllarca gün yüzüne bile çıkarılmamış" diyor. Eyüp Sultan, Şehzade ve Sultanahmet Camileri başta olmak pekçok tarihi eserin restorasyonunda çalışan Metin Usta, bu eserleri restore ederken orijinal desenlerine ulaşmak için büyük emek sarfettiklerini dile getiririyor. Metin Usta, "Seksenli yıllara kadar eserlerin restorasyon izni barlarda, meyhanelerde içki sofralarında imzalanırdı. İş ustasına değil, yolunu bulan tanıdığı olan kişilere verilirdi" diye o günleri özetliyor.
SİNAN'A HAYRAN OLMAMAK İMKANSIZ
İstanbul ve çevresinde sayısız tarihi eser onaran ve yeni camilerin işlemelerini yapan Metin Usta'yı en çok etkileyen Mimar Sinan'ın eserleri olmuş. Sinan'ın nasıl dünyaca ünlü bir mimari ustası olduğunu eserlerini restore ederken daha açık bir şekilde gördüğünü ifade eden Metin Usta, Mimar Sinan'ın çıraklık döneminde yaptığı Şehzade Camii, kalfalık dönemindeki eseri Süleymaniye ve ustalık döneminde yaptığı Selimiye Camilerinde adım adım onu görmenin mümkün olduğunu ifade ediyor.
1991 yılında çalıştığı Selimiye Camii'ne hayran kaldığını anlatan Metin Usta, "Bir camide yaptığı ve eksik ya da çürük gördüğü şeyi diğer camide yapmamış. Her camide bir basamak daha yükselmiş. Mesela Şehzade Camii'nde temel olarak yapılan kemer mekanlarının içi betonla doldurulmuş. Bu kemerlerin Selimiye'de içi boşaltılmış ve güvercinler için yuva yapılmış. Yuvalarda biriken kuş pislikleri ise kaliteli gübreler olarak bahçede kullanılmış.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv Bilişim| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © ALL RIGHTS RESERVED |