|
|
Susurluk'a fiziksel hapis, zihinsel hürriyet...
Korkut Eken cezaevine girerken ortaya çıkan 'ritüeller', gerçekten ürkütücü bir zihniyetin nasıl gövde gösterisi yapabildiğini gösterdi. Devlet adına yapıldığı söylenen birtakım işler var, bu işler kanun önünde açıklanamıyor ve kanun tarafından mahkum ediliyor. Buna karşı verilen tepkiler ise, Eken gibilerin cezalandırılması halinde, bundan sonra devlet adına iş görecek kimselerin bulunamayacağından başlıyor ve demokrasinin aslında hukuk yoluyla ayakta durabilecek bir rejim olmadığına, başka kalkanlara gereksinimi olduğuna kadar uzanıyor. Ülkenin medyasında fütursuzca, kanun önünde mahkum olmuş bir ilişkiler ağına 'gizli kahramanlık' atfediliyor. Ardından 'devletin has evlatları' başlığı altında kanunsuz işlerin savunusuna giriliyor. Son dererece kanunsuz bir ilişkiler ağının ortasındaki figürler, kanun önünde suç sayılan eylemlere 'devlete hizmet' ve 'devlet sırrı' başlığı altında meşruiyet kazandırmaya çalışıyor. Ve birtakım kalem sahipleri çıkıyor olayı anlamaya çalışmaktan bahsediyor. Ülkenin içinden geçtiği bazı olağanüstü koşullarda, devletin işini görecek çok özel insanlara ihtiyaç duyulacağı söyleniyor. Bu özel insanlar 'vazifeleri' (!) bittikten sonra suçlamalara maruz kalırlarsa, belli bir zaman sonra içine girilecek bir başka dönemde bu illegal işleri yaptıracak kimse bulunmayabilir şeklinde sözde bir 'tehdit' kurgulanıyor. Üstelik bu yolu açmak için General Muğlalı olayı bir referans gibi takdim ediliyor. Kanunsuz işler yapanların cezalandırılmasının, devletin güvenliği için bir tehdit oluşturacağını söylemekten öte birşey midir söylenenler? Böylece medyadaki ve siyasetteki köşelerinden Susurluk ilişkilerini kutsama 'ritüelleri'ni yönetenlerin kafalarındaki devlet biçimi de ortaya çıkmış oluyor. Buna göre devlet sürekli olarak kanun sınırları içinde ele alınamayacak organizasyonlar ve yetkilendirmelerle ayakta durabilecek bir mekanizmadır. Devletin hukukla, demokrasiyle, temel hak ve hürriyetlerle bağı, kanunsuz işlerin sağladığı güvenlik alanının çizdiği sınırlarla belirlenir. Böylesi bir devlet zihniyetine sahip olanların, demokrasinin korunmasından, devlete sahip çıkmaktan ve kendilerine özel misyonlar verildiğinden bahseden şekilsiz bir Türkiye perspektifleri var. Bu şekilsizlik içinde kanunsuzluğa meşruiyet kazandırmaya çalışmaları kolayca mümkün oluyor. Ortaya çıkan bu tablo ise Türkiye için gerçekten kaygı verici. Birincisi, devletin güvenliği ile kanunsuz ilişkiler ağı arasında bu derece kolayca paralellikler kuranların, medyada bu kadar cüretkar yazılar yazabilmeleri, Susurluk'u temsil edenlerin fiziksel olarak cezaevine gönderilmesi sürecinin başlamasının, aynı zamanda zihinsel olarak meşrulaşması sürecine 'güç verdiğini' gösteriyor. Susurluk'u temsil eden kimi isimler cezaevine giderken, bunların temsil ettiklerini meşrulaştırmaya dönük 'ritüeller', medyanın ve siyaset kurumunun içinden yönlendiriliyor. Bu, Susurluk'un kendisinden bile tehlikeli ve vahimdir…
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |