|
|
Avrupa acıttı mı?
N'oldu Avrupa Birliği acıttı mı? Avrupa'nın daha önce verdiği kararlar karşısında ağzınız kulaklarınızdaydı, keyfiniz de pek gıcırdı... Örneğin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Refah Partisi'nin kapatılmasını "insan haklarına uygun" bulan kararını alkışlarken avuçlarınızın içi kızarmıştı. Örneğin Avrupa Birliği, okul kapılarından kovulan genç kızların eğitim haklarının ellerinden alınmasını "insan hakkı" olarak görmezken Avrupa'yı yere göğe sığdıramıyordunuz. Ta ki Avrupa Parlamentosu "Kuzey Kafkasya raporu" çerçevesinde "sözde Ermeni soykırımı"nı kabul edinceye kadar... Şimdi hep bir ağızdan, "Avrupa iki yüzlü, çifte standart uyguluyor" diye yeri göğü inletiyorsunuz. Galiba bu karar pek hoşunuza gitmedi. Oysa, Avrupa da aynen Ankara gibi davranıyor. Çünkü Türkiye'yi yönetenler, yıllardır kendi halkına çifte standart uyguluyor, kendi çocuklarının en doğal hakkı olan eğitim hakkını gaspediyor, hatta okumakda ısrar edenleri coplayarak okullardan uzaklaştırıyor. Evet Avrupa "iki yüzlü", kendi koyduğu demokratik kriterlerin Türkiye gibi ülkelerde de aynen uygulanması konusunda bugüne kadar hiç de iyi bir sınav vermedi. Yıllardır Türkiye'de başörtülü genç kızlar büyük acılar yaşıyor, "ikna odaları"nda onurları çiğneniyor. Siz hiç, bütün dünyanın gözleri önünde işlenen bu insanlık suçu karşısında Avrupa Birliği'nden tek bir onurlu sesin yükseldiğini duydunuz mu? Duyamazsınız, çünkü Avrupa iki yüzlü... Ama, tarihçilere bırakılması gereken, tarihin derinliklerinde kalmış çok hassas bir "Ermeni sorunu"nu yalanlarla süsleyip yeniden kanatarak yeni düşmanlıklar yaratmakta bir beis görmüyor. Avrupa Birliği nasıl "kendi dışında kalanlar"a karşı iki yüzlü davranıyorsa, Ankara da "resmi Türkiye" gibi düşünmeyenleri düşman ilan ederek AB'nin "çifte standart kriterleri"ne uyum gösteriyor. Yani insan haklarının, özgürlüklerin canı cehenneme, yeter ki "derin devletimiz" çok yaşasın... Şimdi, Türkiye'nin AB'ye "tam üyelik" macerasında AB karşıtlarıyla, Avrupa'nın çifte standartçı kafaları omuz omuza... Türk halkının insanca ve özgürce yaşamasını istemeyen Ankara'nın "örümcek kafalı"ları, Avrupa'nın özgürlükler karşısındaki duyarsızlığı ve bazı tarihi yaraları kaşıyarak ikiyüzlülük sergilemesi karşısında adeta bayram yapıyor. Ve Türkiye'nin giderek kendi içine kapanmasından büyük haz duyan Avrupa karşıtları coştukça coşuyor... Sizin anlayacağınız, iki yüzlü Avrupa Türkiye'nin örümcek kafalı yöneticileri için en büyük ilham kaynağı oluyor. Örneğin, İçişleri Bakanlığı bugünlerde "İslami hassasiyetler"le mücadele için yeni bir yöntem buldu: "İrticaya karşı papyonlu mücadele!.." Avrupa Birliği'ne girmek için ortalarda "yalancı pehlivan" gibi dolaşan ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'in yeni buluşuna göre, "İrticayla mücadele kapsamında kaymakamlık eğitimi değişti. Yeni kaymakamlar vals yapacak smokin giyip, 1940'lardaki gibi halkı fötr şapkayla selamlayacak." Gördüğünüz gibi, hızlı Avrupacı Mesut Yılmaz ve avanesiyle "örümcek kafalı" Avrupa karşıtları aynı safta... Aslında Türkiye'nin talihsizliği hiç değişmiyor. Yıllar boyunca, özgür dünya ile bütünleşmeyi, demokratik kriterlere uymayı hep mabadından anlayan Türkiye, bu kez de yine trajikomik bir anlayışla kaymakamlarına nasıl şarap içileceğini ve fötr şapka ile halkı selamlamanın faziletlerini anlatıyor. Böyle "komik" ve hala dünyayı mabadından anlamaya çalışan bir ülke olablir mi Allahaşkına? Böylesine safsatalarla kendi halkını aldatmaya çalışan bir ülkeyi kim ciddiye alır? Nitekim almıyor da zaten... Dünya durdukça da almayacaktır.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |