T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K Ü L T Ü R

Tiyatro sahnesi bir müzik ustasını yitirdi

Bugün Türk Tiyatrosu'nda soluk bulan birçok sanatçının kulağında Mehmet Abut'un piyanosundan verdiği sesler var.

  • MUSTAFA ARSLAN
    Tiyatro sahnesinden, bir usta daha göçtü... Ölüm, yaşamın bittiği yer... Derin bir istirahat... Geride kalanlara acı, hüzün... 2 Şubat 2002 günü, Mehmet Abut'un ölüm haberini duyunca, birden içimin acıdığını hissettim... İlkokul öğretmenimi kaybetmişçesine, bir hüzün sardı yüreğimi... İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrolarına çocuk yaşta girip, yetiştiğim süre içinde, birçok usta Tiyatrocu gibi, usta çırak ilişkisi içinde, bu mesleğin içinde yoğrulurken, sahnede şarkı söylemesini, Mehmet Abut'tan öğrendim. Tıpkı, sahnede yürümesini, konuşmasını ilk bize öğreten rahmetli Ferih Egemen gibi, onun da üstümüzde çok emeği vardır.

    Bugün Türk Tiyatrosunda, hâlâ sahnelerde soluk bulan, emekli olan birçok sanatçı, eminim ki, Mehmet Abut'un piyanosundan verdiği seslerle kulakları müzikle bezenmiştir. Bunların içinde, Bir Feridun Karakaya, Jeyan Mahfi Tözüm, Leyla Altın, Aslan Altın, Birsen Kaplangı, Alev Gürzap, Erhan Abir, Şener Şen, Turgut Arseven... Mehmet Abut'un mutlaka müzik eğitiminden geçmişlerdir.

    Türk Tiyatrosunda, özellikle Çocuk Tiyatrosu'nun gelişip bugünlere gelmesinde büyük emeği olan Ferih Egemen ustanın yanında, Mehmet Abut'un düzenlediği müziklerin de büyük katkısı vardır. Hep sevecen, sabırlı, kuyumcu titizliği ile, bizlerin kulaklarını eğitmekten asla yılmadı...

    Ferih Hocanın çocuk klasikleri arasına girmiş birçok çocuk oyunu, onun müzikleriyle can buldu. 1945'lerden 1978'lere aktı... E. Alfred Hermanın "Çizmeli Kedi"si Afif Obay'ın "Fatmacık"ı, Colladi'nin "Pinokyo"su, Lewis Carrol'un, Tomris Uyar uyarlaması olan, "Alis Harikalar Diyarında"sı, Ümit İmer'in "Dilek Dağı", Yücel Tunalı'nın "Elmacı Güzeli" adlı çocuk oyunları, Mehmet Abut'un müzikleriyle hayat bulup, sahnelerde var olmuştur.

    Biz tiyatrocular, Şehir Tiyatrolarının (Darülbeda-i'nin) kuruluşundan beri, tiyatromuzda emeği geçmiş bütün sanatçıları, kaybettiğimiz zaman mutlaka ve mutlaka, ölüm gününde, oyun başlamadan önce, saygı duruşuyla anarız. Mehmet Abut, hocam da, şansıma, Fatih'te, Reşat Nuri Güntekin sahnemizde, Başar Sabuncu'nun Çehov'un oyunlarından çeşitlemesi olan, "Herkes Aynı Bahçe de" adlı oyununu seyrederken, ölüm haberiyle karşıma çıktı... O an nasıl bir hüzün kapladı yüreğimi... Ayaklarımın zangır zangır titrediğini hissettim... Ama sonra gene bir ses, "Şişittt kendine gel... Az sonra oyun başlayacak!" Duyduğum, Mehmet Abut'un sesiydi sanki... Güç bela duygularıma hakim olup, Mehmet Abut hocanın zılgıtıyla, tekrar o tiyatro büyüsünün içine attım kendimi... Oyun boyunca, o büyü bir an acıyı köreltir gibi oldu... Ama oyun bitip, tiyatrodan ayrılınca, onun Piyanosunun başında, bizlere öğrettiği notalar bir bir kulağıma dolmaya başladı...

    Tarihi Bizans surlarının boşluklarından kulağıma doğru esen rüzgar, sanki onun maziden gelen sesini hatırlatıyordu... Unutmayın, sahnede, hayatın devamı var... Özel durumlar, acılar, sıkıntılar asla sahneye taşınmayacak!.. Dediğini hiç unutmayacağız sevgili Mehmet Abut hocamız, için rahat ola... Gözün arkada kalmaya... Güzel, can, bal hocam!



  • 4 Mart 2002
    Pazartesi
     
    Künye
    Temsilcilikler
    ReklamTarifesi
    AboneFormu
    MesajFormu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED