T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Milli Eğitim Bakanı çocuklarımızı satanizme kurban mı etmek istiyor?

Sahi, bu adam ne yapmak istiyor?.. Önce, Edebiyat dersi dolayısıyla gençlerimizin ufuk, ritm, estetik ve hayâl dünyalarını köksüzleştirip kültürel yozlaşmaya hız kazandırma girişimi; ardından, Tarih dersini sözüm ona efsanelerden arındırmak adına kuru, can sıkıcı ve keyif kaçırıcı bir müfredatı uygulamaya yönelik kararlar..

Yüzlerce yıllık mâzîmizi bir kalemde silip atarak, tüm kültürel varlığımızı, verim ve birikimimizi 1923'le sınırlandırmak ve böylece, zihnen ve hassasiyet olarak kollektif şuuraltını, hiç değilse genç insanlar nezdinde kısırlaştırmak, çaptan düşürmek..

"N'oluyor kardeşim?" demeye varmadan, şimdi öğreniyoruz ki; Milli Eğitim Bakanlığı, o son derece tahripkâr salvosunun yeni bir örneğini, bu sefer de "Okulöncesi Eğitim Kurumları Yönetmeliği"nde birtakım değişikliklere giderek, 3-6 yaş grubundaki minicik yavrular üzerinde uygulamaya koyuyor..

Zaman gazetesinin verdiği habere (28 Şubat -şu tesadüfe bakın!-) göre; artık, okulöncesi eğitimde "millî ve manevî değerlere bağlılık" öğretilmeyecekmiş! Bunu sağlamak adına, yönetmelikteki 2 madde yürürlükten kaldırılarak, Resmi Gazete'de yayımlanmış bile..

İsterseniz, haberin kimi ayrıntılarını birlikte okuyalım:

MEB, "okulöncesi eğitimin amaçları" içinde yer alan, "Çocukların millî, manevî, ahlâkî, kültürel ve insanî değerlere bağlılığının gelişmesine yardımcı olmak" maddesini yönetmelikten çıkardı. Bunun yerine, "Çocukların hayal güçlerinin gelişimi, yaratıcı yollarla düşünce ve duygularını anlatabilme ve iletişim kurabilme mecerilerini kazandırmak" maddesini koydu. Bakanlık, yönetmelikte "okulöncesi eğitimin ilkeleri" içinde sayılan, "Çocukların Türkçe, Türk milleti, Türk bayrağı, Atatürk, aile ve insan sevgisi ile ilgili duyguları uyandırılır ve manevî değerlere bağlılıkları sağlanır" maddesini de değiştirdi. Bu madde, "Çocukların; Atatürk, yurt, ulus, bayrak, aile ve insan sevgisini benimsemiş, kendine güvenen, çevresiyle iyi iletişim kurabilen, dürüst, ilkeli, çağdaş düşünceli, hak ve sorumluluklarını bilen, saygılı ve kültürel çeşitlilik içinde hoşgörülü bireyler olarak yetişmelerine temel hazırlamak amacıyla çaba gösterilir" şeklinde düzenlendi. "Okulöncesi eğitimin ilkeleri"nde yer alan "Çocuklara toplumun sosyal ve kültürel değerleri benimsetilir ve geliştirilir" maddesi ise yönetmelikten tamamen çıkarıldı.

28 Şubat 1000 yıl sürecek ya, bakanlık da, maşaallah, dolu-dizgin gidiyor; her gün yeni bir marifetiyle karşılaşmasak, neredeyse gözümüze uyku girmeyecek..

Zaman'ın aynı gün birinci sayfa manşeti ise, MEB'in, tam da "kel başa şimşir tarak" örneğini hatırlatan türden, 'çağdaş eğitimde kalite' arayışlarına verdiği önemi anlatır gibiydi: "Milli Eğitim Bakanlığı, beden eğitimi öğretmenine dinî kitap incelettirdi"!.. Sonra ne olmuş dersiniz? Şu olmuş: Bu kitaplara daha önce onay verenler cezalandırılırken, kitapların okutulması kararını iptal eden (yani uzmanlıkları (!) gereği kitapları inceleyip iptal kararı veren) beden eğitimi, biyoloji ve İngilizce branşındaki öğretmenler 'terfi' ettirilmiş! Vallahi, tadından yenmiyor..

Aslında, son derece 'doğru', ancak 'yetersiz' bir uygulama.. Bence, MEB, daha 'rafine' bir sistemi yürürlüğe koyabilir ve "28 Şubat'ın gizli kahramanı" Sisi'yi, pek alâ, bu işler için istihdam edebilirdi!

Evet, MEB çok hızlı çalışıyor.. Yine Zaman'ın haberine (1 Mart) göre; bakanlık, İmam Hatip Liselerine yönelik hazırladığı bir kitapçıkta, bu okullarda okuyan gençlere nasıl ihtimam gösterdiğinin, hatta onların göz zevklerini bile ihmal etmediğinin müthiş örneğini veriyor ve diyor ki: "İHL binalarının manzarası güzel olsun"!.. Doğrusu, gözlerimiz yaşarıyor.. Ne yani, bu çocuklar hep coplanacak, itilip kakılacak değil ya.. Aman nazar değmesin!

Söylemek bile fazla: Milli Eğitim Bakanı, işinin ehli; görevini bihakkın yeri getiriyor! Takdir ve teşekkür etmemek, elde mi? Milletçe minnettarız kendilerine..

Nasıl olmayız ki?

Okulöncesi eğitim gören yavrularımıza, millî ve manevî değerlere bağlılığı öğretmeyerek, onları, "çağdaş düşünceli" (!) bireyler olarak yetiştirmek istiyor. Dolayısıyla, büyük hizmetlere imza atmış oluyor..

Satanizm, uyuşturucu ve alkol bağımlılığı, pornografik siteler... bunların, zaten çocuklarımızın semtine bile uğradığı yok! Öyleyse, millî ve manevî değerlere bağlılığın ne gereği var canım?! Bırakınız, bundan böyle çocuklarımız maneviyatsız büyüsünler! Yakında din derslerini de kaldırırsınız, olur biter!

Siz, yazının başlığındaki vahamet vurgusuna bakmayın: Ne demek; "Milli Eğitim Bakanı çocuklarımızı satanizme kurban mı etmek istiyor?" Hiç öyle şey olur mu?

Zinhar!..


4 Mart 2002
Pazartesi
 
İHSAN DENİZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED