Kütüphaneci, otobüs şoförü, firma sahibi, öğretmen, komutan, başbakan... Her birinin bakış açılarında zaman zaman bir ortak nokta oluşur mu acaba?
Nasıl bir ortaklık diye siz sormadan açıklayalım...
Bir kütüphaneci, raflarda dizili kitaplara bakıp "hepsi benim" hissine kapılır mı mesela?
Bir otobüs şoförü, bütün koltukları dolu otobüsün gazına basıp giderken, kendisinin, herkesin kaderini elinde tutan adam olduğunu düşünür mü?
Patron, bu şirket benim, bu bina benim, içindeki mallar da, çalışanlar da benim demekte midir kimi zaman?
Öğretmen, sınıfındaki öğrencilere bakarken, istediğini sınıfta bırakma, istediğini geçirme yetkisinin bulunduğunu düşünüp, gizliden ya da açık bir böbürlenme yaşar mı?
Bir komutan, silahların, cihazların ve askerlerin hepsinin kendi emrinde olduğunu arada bir abartmakta mıdır?
Başbakanlardan birisi, iyi-kötü yönettiği ülkenin, bütünüyle sahibi olduğunu düşünebilir mi?
Dünya'nın en güçlü ülkesinin yöneticisi, kendisini Dünya'nın en tepesindeki kişi olarak görür mü, görmekte midir, görebilir mi? Dahası, görürse ne olur?

ÜNLÜ'DEN ŞİİR VE DENEME

Özcan Ünlü'nün "Ateş Güzeli" isimli şiir kitabıyla, denemelerini topladığı "Besbelli Yalnızlık", şairin yol güzergahındaki farklılıkları ve yenilikleri göz önüne sermesi bakımından önem taşıyor.

Ünlü yazarımızın bu iki kitabı Yediharf Kitapları arasında yayımlandı. "Besbelli Yalnızlık" isimli ilk deneme kitabı, şiirsel yoğunluktaki çalışmalarından oluşuyor. İç dünyasında yalnızlığı çağrıştıran kavramların izinden yürüyerek, okurlarını farklı bir okuma zevkine doğru yöneltmeyi hedefleyen Ünlü, zambak, başörtüsü, şiir, yalnızlık, yoksulluk, gurbet, çocuk, gece ve ölüm bilinen ve doğrudan algılanan anlamlarının dışına çıkarıyor.

Kitapta bulunan 11 deneme de şiiri merkeze alarak kotarılmış. "Zambak Soloları", edebiyatımızda bugüne kadar zambakla ilgili olarak kaleme alınmış tek çalışma. "Korku Çiçeği", içimizdeki korkuları; "Aşk. Evet", aşkın varoluş gerçeğini; "Başörtüsü Risalesi", bir toplumsal trajediyi; "Şiir Susma Öyküsü", şairin neden susması gerektiğini; "Besbelli Yalnızlık", yalnızlığın kendisini; "Çocuklar Bir Tek Ulustur Çünkü", çocukluğun muhteşem yalnızlığını; "Yoksulluk İçimizde/ Yoksulduk İkimiz de", içine düştüğümüz yoksullukların nedenini; "Gurbet Türküsü", içsel gurbetlerimizi; "Tenha Bir Gecede Aynaya Söylenen Türkü", geceyle dost olanların türküsünü; "Düş/ün Ölümü" ise, kaçınılmaz sonu yeniden düşündürüyor.

TİLKİNİN ORUCU

Tilki ormanda gezerken bir ağacın dalında asılı bir geyik budu görür. Açtır ama şüphelenir.
Kontrol etmeye başlar ve görür ki bu bir tuzak. Geyik budu bir iple bombaya bağlıdır.
Epeyce uzağa gider ve başını kollarının üzerine koyarak yatar. Biraz sonra kurt gelir, budu görür, yatan tilkiyi de... Tilkiye sorar:
- Napıyorsun dostum?
- Hiç... Yatıyorum.
- Şurada bir but var.
- Evet var.
- Neden yemedin?
Tilki sakince cevap verir:
- Bugün oruçluyum...
Kurt kendinden emin:
- Ben yiyeyim o zaman.
- Buyur afiyet olsun.
Kurt buda uzanır uzanmaz bir patlama, ortalık toz duman... Kurt yaralı, hareketsiz on metre uzakta perişan halde yatarken, tilki sakince budu yemeye başlar. Bunu gören kurt:
- Hani oruçluydun?
Tilki pişkin pişkin yemeye devam ederken cevap verir:
- Biraz önce top patladı duymadın mı?
(Dr. Bülent İ. Goncaloğlu'na teşekkür.)

İSMİNİZE MUKAYYET OLUN

İHA muhabiri, telefon rehberinden derlediği ilginç isimleri uzun bir liste halinde abonelerine göndermiş. İşte birkaçı...

Senbilin Neyaptın, Olgun Portakal, Bilgi Sayar, Pekgüzel Tavasapı, Göksenin Ekiyorum, Şehriye Pilav, Mukaddes Çalışye, Oktay Dolmasever, Gülhanım Ellergezer, Cömert Varlık, Yağmur Sağnak, Arı Balcı, Kaymak Bal, Yıldırım Çarpar, Dünya Malıdüzdür, Kibar Zorba, Ümit Var, Jandarma Kızkaçıran, Öznur Palavracı, İncil Tevrat, Muhlis Dünyadagülmez, Edenbulur Yılmaz, Sakin Zeytin, Kibar Deli, Güçlü Kuvvetli, Çetin Ceviz, Şişe İnce, Halim Harap...

MEHMET ŞEKER

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu