|
|
Bu ne sevgi ah!
Bilmem hatırlıyor musunuz? İki hafta kadar önce "Ben böyle yazı görmedim!" başlıklı yazımda tamamını aktardığım "güzelleme"yi hatırlıyor musunuz? Akşam gazetesinden Nuray Başaran imzasını taşıyordu ve Hüsamettin Özkan'ı yere göğe sığdıramıyordu... İnanılır gibi değildi; "Ayıplanacak, kusur aranacak bir yanı ve yönü olmamasına rağmen; isminden ve makamından bu kadar uzak birisini Cumhuriyet tarihinde, Osmanlı'da mercekle arayın. Bulamazsınız" diye başlayan "güzelleme" daha neler demiyordu ki... Devlet kurum ve kuruluşlarının "ak çimentosu" O idi, "Nice yıllardır Türkiye'nin Marko Paşa'sı" da O... Okuyanların bu ülkedeki medya ve siyasetten sıdkının sıyrılmasına neden olan "güzelleme" şu satırlarla son buluyordu: "Herkese yetecek kadar sevgisi olan devlet adamı Hüsamettin Özkan. Aranılan, beklenen, özlenilen kişi..." (!) İtiraf edeyim ki, bu yazıdan hemen sonra özellikle birkaç gün Nuray Başaran imzasının takipçisi oldum. Akşam'ın her köşesini gözden geçiriyor, bu yetenekli gazetecinin elinden çıkmış hiç değilse bir yazı daha okumak istiyordum. Aradığımı ne yazık ki bulamadım; hemen her anlamda bütün sınırları aşan yazısından dolayı Başaran'ın işine son mu verilmişti yoksa? Karamehmet'in gazetesinin de bu yazıdan dolayı yüzü mü kızarmıştı yoksa? Ne gezer! Bir hafta on gün geçmedi ki, Nuray Başaran adıyla Akşam'ın künyesinde karşılaştık: "Ankara temsilcisi: Nuray Başaran." Demek söz konusu "güzelleme" sadece Başaran'ın değil, Karamehmet'in gazetesinin tamamının bir marifetiymiş! Peki şimdi ben bu hikayeyi niçin hatırlatıyorum? Niçin olacak; Pamukbank'ın "Fon"a devredildiği gün "Haber Vitrini" adlı internet sitesinde (ve ertesi gün oradan naklen Yeni Şafak'ta) yer alan bir değerlendirmede Pamukbank'a el konulmasına karşı çıkanlar cephesinde yer alanların başına Hüsamettin Özkan yerleştirilmişti: "Pamukbank'a el konulmasına karşı çıkanlar: Hüsamettin Özkan ve BDDK üyelerinin çoğunluğu. El konulmasını isteyenler: Bülent Ecevit, Mesut Yılmaz, Kemal Derviş, BDDK Başkanı Akçakoca. MHP lideri Bahçeli ise her zaman yaptığı gibi orta bir yol izledi." Peki şimdi de şöyle bir soru: Başka gazetelere göz atma imkanı ve fırsatı bulunmayan Yeni Şafak okurları bu Pamukbank, ya da daha doğru olarak bu "Karamehmet" hikayesinden acaba ne anladılar? İsterseniz sırasıyla gidelim: Pamukbank'ın "Fon"a devredildiği gün Yeni Şafak'ın manşeti şöyleydi: "Karamehmet'i kartel mi vurdu." Görüyorsunuz, manşet bir soru biçimde kaleme alınmış olsa da, okuyucunun bu hikayenin "Kartel"in bir oyunu olduğunu anlamaması için ahmak olması gerekir! Peki ya ertesi gün? Ertesi günün manşeti de şöyle: "Pamukbank operasyonunda şok iddia/ŞİFRE 'DAMAT' Görüyorsunuz bu manşete göre de mesele apaçık: "Pamukbank'ın Fon'a devrinde rekabetin etkisi olduğu, operasyon sinyalinin, rakip grubun 'damadı' tarafından sızdırıldığı ileri sürüldü." 6. sayfada yer alan haberin devamında da benzer "ima"lar var: "Çukurova Grubu'na yakın kaynaklar, Pamukbank'a el koyma kararının çok önceden verildiğini, bankanın mali durumunun da operasyonun gerçek nedeni olmadığını düşünüyorlar"; "Ecevit'ten vize alarak Hüsamettin Özkan ve BDDK'nın muhalif üyelerini devre dışı bırakmayı başaran Derviş operasyon için düğmeye basılması talimatını verdi." Haa unutmadan; 6. sayfada kendisine oldukça iyi bir yer bulmuş bir başka haber de, AK Parti Grup Başkanvekili Hüseyin Çelik'in Pamukbank'la ilgili düzenlediği basın toplantısında söyledikleri. Çelik soruyor: "Demirbank'ta olduğu gibi Pamukbank'ı da devlet mi batırmıştır? Pamukbank'ın Fiskobirlik'e açtığı kredilerden dolayı devletten 1.5 katrilyon alacağı var mı?" O halde soralım: Gazetemizde Pamukbank'la ilgili gelişmelere ilişkin hakim hava nedir? Ne olacak; aşağı yukarı "Güzelim Genç Pamukbank'ı Kartelci'ler ve Derviş el ele vererek yediler!" havası... Devletin Fiskobirlik yoluyla Pamukbank'a olan borçlarının hesaplanmasının nasıl olması gerektiği yolunda tarafların isteklerinin ne olduğunu tartışan olmadığı gibi, Pamukbank'a el konulurken Bankalar Kanunu'nun 14. maddesinin 4. fıkrasına da, yani "zimmet" suçuna işaret eden fıkraya dayanıldığının altını çizen de yok... İnsanın ister istemez aklına geliyor: Yeni Şafak'ın daha birkaç yıl önce "Forbes 500" listesinin, yani "dünyanın en zenginleri" listesinin en yukarılarında yer alan Türk üyesi Mehmet Karamehmet için beslediği bu sempati acaba nereden kaynaklanıyor? Bir zamanların "dünyanın en zenginleri" arasında yer alan bir Türk olmasından mı? Yoksa "Kartel ve Derviş" birlikteliğini bir fırsatını bulup (ya da yaratıp) bir kez daha ifşa etmek gayretkeşliğinden mi? Genç Pamukbank'ın deve yaptığı 2 milyar doların bir bölümü de Yeni Şafak'çıların cebinden çıkmıyor mu? Yeni Şafak'ta yer alan Pamukbank dosyasına ilişkin yazılar bundan ibaret değil tabii. Çünkü köşeyazıları da var. Bakın Ahmet Taşgetiren ne güzel yazıyor: "Ne işler Ya Rabbim, ne işler bunlar! 2 milyar dolarlık açık ve MHP'den arkalama... Neden bu rolü üstleniyor MHP dersiniz? Hangi 'milli' çıkarın peşindedir oradaki vatandaşlarımız!" Bakın Nazlı Ilıcak "Kartel"le ilişkili söylentileri aktarmasına rağmen ne güzel yazıyor: "Ben şahsen, Karamehmet'e karşı siyasi bir husumet olduğunu düşünmüyorum. Çünkü o, gazetelerinde hep nabza göre şerbet verdi. Derviş'in veyahut İMF'nin de Pamukbank'a özel bir husumet besleyebileceğine ve Karamehmet'e karşı kasıtlı hareket edilmiş olabileceğine de inanmıyorum. Neden İMF 1.1 milyar dolar krediyi serbest bırakmadan, Pamukbank'ın Fon'a devrini şart koşsun? Karamehmet değil, Cem Uzan gazetesinde ve meydanlarda İMF düşmanlığı yapıyor. Ama onun bankasına el konulmadı." Ne yani; herşey bitti de Yeni Şafak okurlarının "Karamehmet Sevgisi" mi eksik kaldı!
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |