T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K Ü L T Ü R

Tepki olarak uludum

Ülkücü camianın şarkıcısı olarak bilindi ve MHP mitinglerinde bol bol boy gösterdi. Ülkücü gençlerin onun kimliğinde kendilerini buldukları "Yalnız Kurt" Ahmet Şafak'ın yeni albümü "Aşk Militanı" biraz daha aşk koksa da, yine de muhalefet ağırlıklı. Şafak'la müziği, albümü ve muhalefeti üzerine konuştuk.

  • ÖMER ÇAKKAL
    Muhalif bir müzik yapıyorsunuz. Neye muhalifsiniz?

    Türkiye'deki seçkinler modernizmle tanıştığından bu yana sistem tartışmaları devam ediyor. Çünkü sistem bir türlü insanı merkeze alamadı. Ben, bu sisteme çeki düzen verilmesi gerektiğini, sistemin daha insancıl ve insan merkezli olması gerektiğini söylüyorum. Bu sistemin insanlarımızı yalnızlaştırdığını düşünüyor, buna karşı geliyorum.

    Kendinizi yalnız kurt olarak görüyor, Donkişot'a benzetiyorsunuz. Karşınızdakiler basit yel değirmenleriyse bu saldırı niye?

    Muhalif olduğum objelerin aslında Türk toplumuyla çok da ilintili olmadığını görüyorum. Bu objeler popüler kültürün öğeleridir, yerelliği evrensele karşı sürekli provake eden, gözü kapalı bir şekilde evrensele ram olmak isteyenlerdir. 'Bir an önce Kıbrıs'ı verip. AB'ye girelim' diyenlerdir. Bunları, Türk toplumuna kök salamadıkları için yel değirmenlerine benzetiyorum. Eğer birisi bunlara karşı Donkişot olacaksa, ben Donkişot'um. Geçmişte çağı yakalamış bir entellektüel grup vardı. Ama bugün entellektüeller, çağa ram olmak ve kendinden uzaklaşmak isteyen, zavallı ucubeler topluluğundan oluşuyor.

    Hoşgörüyle bir araya gelme, dünyada da ülkemizde de yükselen yeni değer...

    Ama hoşgörü son zamanlarda çok dejenere edilmiş ve bana göre yapay bir kavram. Ben bir solcu ile sağcı militanın yan yana gelmesini anlarım. Çünkü onlar öyle ya da böyle çile çekmiş bir atmosferin çocuklarıdır. Ama ben açık konuşuyorum. Bu entellektüellerle, bu sözde sağcıların bir araya gelmiş olmalarını kesinlikle maske takma olarak görüyorum.

    Kamuoyu önünde ideolojik kimliğinizi ortaya koymak, sanatçı kimliğiniz açısından ciddi bir handikap değil mi?

    Çok ciddi bir handikaptır, doğru. Yalnız bundan kaçmanın da bir anlamı yok. Ben bu yaptığımın bugün olmasa bile ileri ki nesiller tarafından anlaşılacağını düşünüyorum. Çünkü bu ülkede Zülfü Livaneli bile, omurgacı bir CHP'nin genel başkanlığına oynayacak dereceye gelmiştir. Ya da Türkiye'nin en şanlı, en ünlü gazetelerinde köşe yazarlığını sürdürmektedir. Bu ülkede senaryo ve roman yazmıştır. Yazamaz demiyorum, bu herkesin hakkı. Ancak, tortulaşmış ideolojisine bu kadar yer veren birine böylesine şans tanınan bir ülkede, hayatında eline bir çakı bıçağı bile almayan Ahmet Şafak'ın da, bir gün bu toplum ve seçkinler tarafından anlaşılacağını düşünüyorum.

    Devlet Bahçeli'nin de katıldığı bir MHP mitinginde kurt gibi ulumak ne getirdi, ne kazandırdı size? Bunu yaparak ülkücülüğünüzü kanıtlamak mı istediniz?

    Hayır ne alakası var. Ülkücüler ulur mu? Ben, "yalnız kurt" olarak bilinen bir insandım. Dolayısıyla bunu sahnede bir tepki olarak ortaya koydum. Bir anlık bir tepki biçimiydi ve yalnız kurt olduğum için uludum. Ama gelecek albümde "yalnız kuzu" diye bir parça yapacak ve meleyeceğim.

    Albümden konuşalım birazda. Aşk Militanı, Dağlar Yürür, Nalına Mıhına ve diğerleri. Hepsi muhalefet kokuyor...

    Başarılı bir çalışma oldu. Albümdeki onbir eserin onbirinin de söz ve müziği bana ait. Aşk kavramını ön plana aldık. Ve aşk militanı oldum bu çalışmada. Bütün albümlerimde kendi kitlemi oluşturuyorum. Bir anlamda dinleyecilerim benim müritlerim. Geçenlerde Diyarbakır'da konser vermeye gitmiştim. Araçla konser alanına doğru giderken kıyıdaki duvara kalın kalın 'Meğer yalnız kurt, aşk militanıymış' diye yazıyordu. İşte benim müziğim bu. Aşkı, sevgiyi anlatan, vatan sevgisini taşıyan ezgiler.

    BEN TAVUĞA CHICKEN DEMEM

    Müzikle felsefe yan yana duruyor da, müzikle ideoloji yan yana durmuyor. Müziğimin bir felsefesi var. Örneğin 'Küf Kokuyorum' adlı parçada: 'Bin yıllık tavuğa chicken demiyor/Ayaküstü yemiyormuşum' diyorum. Ben bir mücadele veriyorum. Gençler "McDonalds'ın önünde buluşalım" diyor. Hayır efendim o da ne? Ben "Hacı Abdullah'ın önünde buluşalım"ın kavgasını veriyorum. Memleketteyken Ramazan'da bize aşure getiren Durdu Nine'miz vardı. Her gördüğümde eğilir, elini öperdim. 12 Eylül'den sonra bize uğramaz oldu. Ve ben hala Durdu Nine'yi bekliyorum.

    ROMANI DA ÇIKACAK

    İsmini "Cadde-i Kebir Cinayetleri" olarak düşündüğüm bir romanım var. Adını üç çocuğumun isimlerinin baş harflerinden alacak olan bir yayınevi kuracağım ve yakında oradan yayınlayacağım. Romandan sonra ise 'Yalnız Kurt' isimli bir deneme kaleme alacağım. Bu arada müzik ve albümler devam edecek.

  •  
    Yazarlık, dil zafiyetini kaldırmaz
    Behlül Dal vefat etti
    Ünlü Yönetmen ve "Altın Portakal Film Festivali'nin fikir babası" olan Behlül Dal kansere yenilerek önceki gün yaşamını yitirdi. Akdeniz Sağlık Vakfı Hastanesi'nde tedavi gören sanatçı, 80 yaşındaydı. "İnsanlık İçin", "Kıbrıs Şehitleri" ve "Izdırap Çocuğu" gibi filmleriyle tanınan Dal Antalya'da düzenlenecek resmi törenin ardından toprağa verilecek. Dal, Antalya Film Festivali düşüncesini ortaya atmanın ve gerçekleştirmenin yanısıra kısa metrajlı filmciliği Türkiye'ye getiren kişi olarak tanınıyordu. Sekiz kez Altın Portakal ödülü alan Dal, 1997 yılında Antalya Altın Portakal Kültür ve Sanat Vakfı'nca "Ömür Boyu Onur Ödülü"ne layık görüldü.
    Sultanlar Açıkhava'da
    Bir yılı aşkın bir süredir dünyanın pek çok ülkesinde dans eden Sultans of the Dance bu akşam Açıkhava'da. Sultans of the Dance, organizasyonu Beşiktaş Kültür Merkezi tarafından gerçekleştirilen Harbiye Açıkhava Gösterilerinde 22-23-24-25-26 Haziran tarihlerinde sahne alıyor. Mustafa Erdoğan'ın koreografisi ve sahne yönetmenliğini yaptığı Sultans of the Dance'ın Açıkhava Tiyatrosu'ndaki gösterisi için sahne ve kulis yenilendi. Bir buçuk aydır yurt dışında olan ekip Almanya, İsviçre, Hollanda, Belçika'da kapalı gişe toplam 24 gösterim gerçekleştirerek yurda döndü. Gösterinin biletleri Biletix sitesi, gişeleriile Açıkhava Tiyatrosu'ndan alınabilir.
    Sekizinci gezi kitabı da çıktı
    Prof. Dr. Orhan Kural'ın sekizinci gezi kitabı "Ve Sekiz Oldu" yayımlandı. İTÜ Maden Fakültesi'nde görev yapan ve çevre bilincinin aşılanması için uğraş veren Kural şöyle sunuyor kitabını okura: "Biz Türkler, gitmedik yer bırakmamışız, üç kıt'aya uzanmışız. Ülkeler fethetmiş; fakat keşfetmemişiz nedense!.. Bu nedenle gördüğüm değişik uygarlıkların ve kültürlerin bende bıraktığı izleri; sergiler, söyleşiler ve kitaplar yardımıyla gezi severlerle paylaşmaya devam ettim. bu bir tutku, heyecan halini aldı bende. İşte böylece geldik sekizinci gezi kitabına.."
    22 Haziran 2002
    Cumartesi
     
    Künye
    Temsilcilikler
    ReklamTarifesi
    AboneFormu
    MesajFormu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED