T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Bize nasıl bir ülke vaadediyorsunuz?

Devlet Bahçeli'nin suçlamalarından bu satırların yazarı da nasibini aldı. Tam 55 yazar, 103 yazısında MHP'yi, dolayısıyla Devlet Bahçeli'yi hedef almış.

"Yeni Şafak" diye isim zikretmeseydi alınganlık göstermeyecektim.

Çok alındım. Hatta korktum.

Çünkü, devletin refleksleriyle birebir örtüşen bir çıkıştı bu ve verdiği mesajlar oldukça ürkütücüydü.

İlk tepki olarak ben de "ucuz siyaset", "popülizm", "erken seçimin habercisi" ihtimallerine yatmıştım, ama, şimdi böyle düşünmüyorum.

Avrupa Birliği hedefi, derin bir "direniş cephesi"yle karşı karşıya.

Kimine göre uygarlık seçeneğiydi, kimine göre demokratik özgürlüklerdi, kimine göre "çok para ve rahat yaşama imkanı"ydı, ama sonuçta bir "değişim projesi"ydi.

Önce müntesiplerini yaratmıştı.

Şimdi de (hızla) karşıtlarını oluşturuyor.

Daha önce de yazmıştım; hem bir devlet politikası olarak Avrupa Birliği sürecine itilip bu "illüzyon"a inanmamız isteniyor, hem de yine bizzat devlet eliyle oluşturulmuş "Avrupa Birliği'ne karşı vatanseverler cephesi"nde yer almamız bekleniyor.

Hangisi? Artık bir karar verelim!

Hiçbir zaman bu toprakların ruhuyla, ahlakıyla, kültürüyle kesişmemiş, kendisine ancak statüko içinde yer bulabilen marjinaller AB'ye karşı...

Entel solcular da karşı...

Anakronik sağcılar...

"Anti-komünist" reflekslerle yıllarca ABD'nin değirmenine su taşımış muhafazakar İslamcılar...

"Çok partili hayat Osmanlı gericiliğidir" diyen cuntacılar...

Çin'den, Mao'dan, Pol Pot'tan, Enver Hoca'dan dolana dolana gelip "kemalizm"e kapağı atmış, ama hangi gizli servis adına çalıştığı malum ajan-siyasetçiler...

"CHP'ye ne hacet, biz varız ya..." diyen erkek milliyetçiler...

Görev yaptığı dönem içinde İsrail'i su yolu yapan ve ülkesi aleyhindeki her türlü anlaşmayı "stratejik işbirliği" kılıfı geçirerek yediren mütekait askerler...

Demokrasiyi katletmekle övünüp, bir de "balans ayarı" çektiğini itiraf eden postmodern darbeciler...

Ben de karşıyım...

Ama, onlar, daha çok, "demokratikleşme"ye ve toplumdan yükselen değişim taleplerine karşı...

Avrupa Birliği'nin "değişim projesi"ne karşı çıkanlar bize nasıl bir ülke vaadettiklerini de açıklamalıdırlar.

Elbette AB'nin iğvasından sakınalım, bölünme tehlikesine karşı duralım, güzel yurdumuzu iç ve dış tehlikelere karşı koruyup gözetelim.

Ama, zahmet olmazsa, şu "içeri"ye de bir çeki-düzen verelim.

Ne bileyim...

Hukukun üstünlüğünü tesis edelim örneğin... Doğru dürüst bir anayasa yapalım, işkence ayıbından kurtulalım, cezaevlerimizi "aydın mahpesi" olmaktan çıkaralım, "düşünce ve inanç özgürlüğü"nü sağlayalım, okul önlerinde öğrenci joplatmayalım...


6 Haziran 2002
Perşembe
 
MEHMET E. YAVUZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED