|
|
Ateşten bir gömlek giydik
Bu sütunda en son 20 Ekim 2002 Pazar günü bir yazım yayınlanmıştı. O tarihten bu yana neden yazı yazamadığımı tahmin etmişsinizdir. AK Parti listesinden 4. sırada Tokat seçim bölgesinde milletvekili adayıydım. Aslında seçim çalışmaları sırasında da yazı yazdım ancak seçimlere iki hafta kala Türkiye gündeminden ziyade Tokat gündemi bizi fazlasıyla meşgul ettiğinden iki senedir kullanmadığım izin hakkımı kullanarak yazmaya ara verdim. Evet seçildim. Şu anda Tokat milletvekiliyim. Ama düne kadar masa başına oturup yazı yazacak fırsatım olmadı. Olmadı çünkü, seçim öncesi 26 Eylül'de başlayıp 2 Kasım'da biten seçim çalışması benim açımdan her saati dolu ve yoğun bir program içinde geçti. Seçim çalışmalarına başladığım andan itibaren oluşturduğum 5 kişilik ekip içinden birine raportörlük görevi verdim ve çalışmalarda hangi gün hangi saatte nerede ne yaptığımız kayıt altına alındı. Bu raporları günlük olarak bilgisayara geçtik ve belli periyotlarla Tokat Seçim Karargah Merkezi'ne ve bütün Tokat'ı taradıktan sonra da Parti Genel Merkezi'ne dosya halinde teslim ettik. Hatta seçimden 15 gün önce AK Parti Genel Merkezi'ne gönderdiğim bu raporda ilçe ilçe tahmini oyları yazmış ve Tokat'tan Ak Parti'nin 5, CHP'nin 2 milletvekili çıkarabileceğini belirtmiştim tahminlerimiz de aynen çıktı. Daha sonra genel merkezden Türkiye'de günlük çalışmalarını rapor eden tek milletvekili olduğumu öğrendim. Çok düzenli ve verimli bir çalışma yaptık. Seçildikten sonra hemen yasama çalışmalarına başlamayı düşünürken yaptığımız ilk toplantıda bizi zihnen ve bedenen meşgul edecek bir fedakarlığa katlanma durumu hasıl oldu. Genel başkanın o günkü tarihî konuşmasında, "Milletvekili lojmanlarında oturmayın" jesti bütün Türkiye'de olumlu tepkilere neden olurken bizler de Ankara sokaklarında ev aramaya başladık. Ben en hızlı vekillerden biriyim hemen bir daire buldum ancak bir taraftan Meclis çalışmalarına katılıp öte yandan dairenin boyası badanası, eksiğinin tamamlanması, tamiratı perdesi döşemesi taşınması derken geçen haftaya kadar bu işlerle uğraştım ve yazı yazmayı bugüne kadar tehir etmek mecburiyetinde kaldım. Hâlâ ufak tefek eksiklerimiz var amma artık oturup düşünecek ve bilgisayar başına oturacak rahatlığa kavuştum. Bu arada itiraf etmeliyim ki lojmanlarda oturmayarak her vekil en azından 15 milyar liralık bir yükün altına girdi, ben de aldığım ilk maaşın tamamını bu giderlerde bitirdim şu anda ağabeyimden aldığım borç ile idare ediyorum. Vekilliğin ekonomik yönünü abartanlara not olsun diye bunu özellikle yazıyorum. Ancak bana büyük ekonomik yük getirmesine rağmen lojmanları vermekten hiç pişman değilim. Ben vekil olmadan önce de lojmanlarda oturmanın vekili halktan kopardığını savunan ve vekillerin halkın içinde oturmaları gereğini vurgulayan biri olarak bu durumdan son derece memnunum. Halk daha da memnun. (Bir anekdot: Bayramdan önce Tokat'a gittim ve seçim bölgesinde 4 günlük yoğun bir çalışma yaptım. Dönüşü otobüsle yaptım ve 7 parça bagajla döndüm. Ankara otobüs terminalinde ancak 4 taşıyıcının taksiye kadar getirdiği yükü gören taksici bagaj için artı ücret alacağını önceden söyledi tamam dedim. Yolda bir de baktım taksimetre çalışmıyor. "Neden çalıştırmıyorsun?" dedim. Meğer otobüs muavini taşıyıcılara, taşıyıcılar taksiciye vekil olduğumu söylemiş. "Ben size taksimetre açamam, sizden para alamam" dedi. "Asıl bizden alacaksınız olur mu öyle şey" dedim. "Olur tabiî sayın vekilim siz lojmanlardan vazgeçtiniz büyük fedakarlık yaptınız ben sizden para alamam." Baktım adam numara mı yapıyor diye ama değildi, saf bir Anadolu çocuğu ve çok samimiydi. İnince fazlasını verdim ama lojmanları terketmenin millet üzerindeki etkisini görmek de sevindirici idi. Bir başka anekdot daha. Çok acil yetişmem gereken bir yere ulaşmak için u dönüşünün yasak olduğu bir yerde fırsatını bulup döndüm. Meğer trafik polisi oradaymış, çevirdi. Kendisine, "Ben bu cezayı hak ettim cezam ne ise çekeyim yalnız biraz çabuk ol acil işim var, zaten onun için bu hatayı yaptım" dedim. Polis memuru gitti evrakını getirdi bu arada yakamdaki rozeti gördü. "Hayır sayın vekilim size ceza yazamam" dedi. "Ben bu cezayı hak ettim çekinme lütfen yaz" dememe rağmen, "hayır vicdanım el vermiyor, siz ki lojmanları millete hediye ettiniz. Yazamam" dedi. Zaten acelem vardı. Oradan ayrıldım ama bu tür olumlu tepkileri gördükçe yaptığım masrafları çoktan unuttum.) Bundan böyle inşaallah haftada 2 gün Pazar ve Çarşamba yazılarıma devam edeceğim. Bu arada seçim çalışmaları sırasında bizzat seçim bölgesine gelerek, malzeme göndererek, bazı giderleri karşılayarak ve nakit olarak bana destek veren bütün dostlarıma teşekkür ediyorum. İşimizin zorluğunun farkındayım. Kelimenin tam anlamıyla ateşten bir gömlek giydik. Yazar olarak benim işim daha da zor. Geçmişte hükümetleri rahatlıkla eleştiriyorduk. Şimdi hükümet partisinin bir üyesi olarak yazarlık da zorlaştı. Bu zorun üstesinden nasıl gelinir zamanla birlikte göreceğiz. Bütün okurlarımızın bayramını tebrik ediyorum.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |