T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Kedi ve fil

İnsan, kimizaman kendini içinden çıkılamaz bir açmaz içinde bulur, yukarı tükürse bıyık, aşağı tükürse sakal durumuyla karşı karşıya kalır ve ne nereye tüküreceğini bilir, ne bu işin içinden nasıl sıyrılacağını. Karşılaşılan problemin bağlamı içinde ve o problemin mantığına bağlı kalınarak çözümlenmesi gerektiği üzerinde kilitlenen zihin, bu durumda ne yapacağını kestiremez.

Bir düğümün çözülmesi gerekiyorsa ve bu işin halledilmesiyle görevlendirilen kişi düğümü çözmek üzere işe koyulduğunda ipin ucunu bulamıyorsa ve düğümün çözülmesi böylece bir bakıma imkânsız hale gelmişse, fakat buna rağmen o düğümün çözülmesi görevlendirilen kişi için de gerekliyse, o düğüm çözülecektir. Fakat nasıl? İşte, Büyük İskender'e atfedilen kıssa bunun nasılını gösteriyor: düğümü kılıçla parçalayarak o düğüm ortadan kaldırılabilir.

Kristof Kolomb'a atfedilen kıssa da böyle: uçlarından biri üzerinde durdurulması istenen yumurtayı istenen biçimde durdurmayı kimse başaramaz. Kolomb, yumurtanın uçlarından birini yere vurarak kırar ve yumurtayı o suretle durdurur.

Adamın biri savaş meydanına bir kedi getirerek düşman ordusunda bulunan filin yüzüne fırlatır. Kedinin yüzünü tırmalamasıyla fil dönüp kaçar ve böylece galibiyet elde edilir (Zekiler Kitabı).

İmdi, bir fille başa çıkabilmek için ya o filden daha güçlü bir file sahip olmak veya iki file birden sahip olmak gerekir. Ama bu pahalı bir yoldur. Yerine göre karşı tarafın iki filine denk düşebilecek bir kedi ile de aynı sonucu almayı hedeflemek gerekiyor.

İçinden çıkılmaz gibi görünen durumlarda, insanın, kilitlendiği durumun dışına çıkarak manzarayı seyredebilmesi gerekiyor. Aslında çözümsüz gibi duran her meselenin çözümü kendi içinde barınıyor. Mesele kendi iç mantığının gereğine göre çözülemiyorsa (en azından o an için öyle görünüyorsa), o takdirde düğümün çözümü için bir kılıç tedarik etmenin, yumurtayı dik tutabilmek için onu kırmayı göze almanın, fille başa çıkabilmek için de bir kediyi onun üstüne salıvermenin yolunu bulmak gerekiyor. Yerine göre, boyanmış kütüklerin sahici toplardan daha etkili olduğu da akılda tutulmalıdır (Ömer Seyfettin'in Kütük hikâyesini hatırlayın). Kureyş'in içerden dönüştürülmesi mümkün görülmüyorsa, onu dışardan kuşatmanın bir yolu mutlaka vardır ve o yol isteyince bulunur. Bulunmuştur da.


8 Aralık 2002
Pazar
 
RASİM ÖZDENÖREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED