T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
ANAP'lılar, Demirel'e ayıp ediyorlar!.

Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'le, ANAP'lılar arasında devam eden polemik, aslında, "vefa" denilen şeyin, sadece İstanbul'daki bir semtin adı olarak kalacağını işaret ediyor..

Açıkçası, Demirel şu andaki ülke yönetimine dönük eleştirilerinde ve çözüm önerilerinde, doğru şeyler söylüyor..

Ne diyor Demirel?

- Hergün hayat pahalılığının halkı feci şekilde ezdiği, hergün işyerlerinin kapandığı, hergün birçok insanın işten çıkarıldığı bir ülkede, kime ne cevap verebilirler? Şu ülkeyi içinde bulunduğu durumdan çıkarsınlar.. Yapamıyorlarsa çekip gitsinler..

Demirel eleştirilerini seslendirirken, sürekli "çözüm yolu"nu da gösteriyor..

- Demokraside çözüm, seçimdir, diyor..

Buna karşı, başta Mesut Yılmaz olmak üzere ve özellikle Yaşar Okuyan, Demirel'e veryansın ediyorlar..

Yılmaz Demirel'i, "Sahte Mesih" olmakla bile suçladı..

Yaşar Okuyan ise, sosyal güvenlik sistemindeki açıkların, Demirel'in başbakanlığı sırasındaki icraattan kaynaklandığını söyledi..

Ancak kamuoyu, bütün bu tartışmaların arasındaki gerçekleri unutacak kadar saf değil..

Evet.. Demirel, 1991-93 arasındaki başbakanlığında, yanlış kararlar aldı..

Turgut Özal'ın başlattığı "Yeniden Yapılanma Projesi"ni devam ettirecek yerde, Özal'la ve Özal'ın simgelediği herşeyle kavga etmeyi yeğ tuttu..

Devlet bankalarını özelleştirecek yerde, bunlara borçlu olan Cavit Çağlar'a bağladı bankaları.. Emeklilik yaşını indirerek, sistemi iflasa sürükledi..

Ancak hiç unutmayalım.. Demirel'in başbakanlığı, 1991-93 arasındaydı.. O Çankaya'ya çıktıktan sonra, bugüne kadar sekiz tane hükûmet geldi Türkiye'nin yönetimine..

Ve aynı Demirel, 28 Şubat post-modern darbesinde, Erbakan-Çiller iktidarı devrilince, "erken genel seçim" aramak yerine, Mesut Yılmaz'ı Başbakan atadı..

Yılmaz'ın başbakanlığına sayısal destek bulunması için, işi uzatıp, Meclis'te transferlerin yolunu açtı..

Daha da ötesi, Yılmaz sekiz tane yolsuzluk iddiası ile suçlanırken, onu yanına alıp Isparta'ya götürdü ve "işte devlet adamı" diye, Yılmaz'ı otobüs üzerlerinde Ispartalılar'a pazarladı..

Yani Mesut Yılmaz'ın ve diğer ANAP'lıların, en azından vefa duygusu içinde, Demirel karşısında susmaları gerekir..

Ama söyledik ya..

Vefa, sadece İstanbul'da bir semt şimdi..

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Demirel'in görev süresinin uzatılması gündeme gelince de, ilk darbe ANAP'tan gelmemiş miydi Demirel'e?.

Bütün bunlar, bizim meselemiz değil..

Ne Demirel, ne de Yılmaz, bizim hayalimizdeki "vizyon sahibi-icraatçı devlet adamı" portresinin çerçevesine oturuyor?

Ama "insaf" ve "vicdan" gibi olgular da, mutlaka bir yerde "akıl"la koalisyon yapmalıdır..

Mesut Yılmaz, Demirel tarafından başbakan yapıldığı günden, TBMM tarafından şaibeler yüzündün düşürüldüğü güne kadar, ağzından çıkan her sözün tartışılmadan uygulandığı bir askeri rejim başbakanıydı..

Ona buna banka vermekten, yandaşlarını kayırmaktan, medyayı yozlaştırmaktan, yazar susturmaktan başka ne yaptı?.

Son "3'lü Koalisyon"da, ekonomi İMF'nin sabit kurlu modeli içinde çökertilirken, ANAP da bunu birlikte uygulamadı mı?

Yani ANAP'lılar Demirel'i suçlayacaklarına, 2'nci Abdülhamid'i de suçlayabilirlerdi..

ŞAKA

Aklın Yolu!.

Adam avukatına gitmiş, sormuş..

- Bu davayı kaybedersem, perişan olurum.. Acaba hakime bir değerli hediye göndersem mi?

Avukat uyarmış adamı..

- Bu hakim çok namuslu ve çok sert bir hukukçudur.. Hediye gönderirsen, haklı olsan bile, davayı senin aleyhine sonuçlandırır..

Dava bitmiş.. Hakim, adamın lehine karar vermiş.. Adam avukata gitmiş yine..

- Bak, hakime hediye gönderdim.. Ve davayı kazandım, demiş..

Avukat şaşırmış.. O sırada adam sözlerine devam etmiş..

- Ama gönderdiğim hediyeye, karşı taraftaki davacının kartını koydum, demiş..

YANLIŞ HESAP

Akılsızın mumu da, yatsıya kadar yanar!.

Hesapsızlık ve cahillik biraraya gelince, beklenen kötü sonuçlarla karşılaşmak kaçınılmaz oluyor..

Bundan iki ay önce, 11 Eylül'de New York ve Washington'a terörist saldırılar gerçekleşince, bir kesimimiz uyardık..

- Aman bu saldırılardan keyif almayın.. Amerika'ya karşı duyduğunuz öfkeyi, bu terörist saldırılara dayayıp, "Oh.. İyi oldu.. Amerika layığını buldu" demeyin.. Bu işin sonuçları, çok ciddi olacaktır..

Böyle dedik, böyle yazdık..

Terörizme ve anarşiye karşı, Amerikan toplumu ve devleti, beklenilen öfkeli tepkiyi gösterdi.. İş sadece bahtsız Afgan halkının bombalanması ile kalmadı.. Şimdi Amerika ve genel olarak Batı, dünyadaki rejimleri "demokrasi" olup olmamaları ile değerlendirmiyor..

- Bizden yana olanlar ve olmayanlar, diye bakıyorlar dünyaya..

Bu ak ve kara ortamı içinde, Pakistan'ın askeri diktatörü Müşerref de "meşruiyet" kazandı..

Ülkesinin ekonomisini iflas ettiren "Ecevit Koalisyonu", şimdi Batı'nın gözünde "Bizden yana Müslümanlar" konumunda..

Bari bundan sonra, adımlar ve yaklaşımlar daha hesaplı atılsa..


12 Kasım 2001
Pazartesi
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED