T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Demirel, sonunda Türkiye'yi seslendirdi!.

Önce "Star" televizyonunu ve "Kırmızı Koltuk" programını hazırlayan haberci arkadaşlarımızı kutlamalıyız..

Ve nihayet, Sezar'ın hakkını Sezar'a, Demirel'in hakkını Demirel'e vermeliyiz..

Mükemmel, aydınlatıcı, yol gösterici, ışık tutan bir söyleşi verdi Süleyman Demirel..

Güdümlü medya anlayışı yüzünden, Türk toplumunun unutmaya başladığı (veya unutturulan), "gerçek siyasetçi"nin nasıl olması gerektiğini, Süleyman Demirel yeniden hatırlattı..

Geçmiş dönemde ve özellikle "28 Şubat"ta, Demirel Cumhurbaşkanı'yken, onun her cümlesini hikmet sayanlar, şimdi Demirel'i bir "magazin malzemesi" biçiminde sunuyor..

Bu durumun sorumluluğu, tabiî ki Demirel'e de ait..

Çünkü son dönemde, Demirel de, halkı, toplumu, seçmeni unutmuştu..

"10'uncu Yıl Marşı" ile "9'uncu Senfoni" arasında salınıp dururken, "çevre"deki bir avuçluk kesimi, "halk" olarak görüyordu..

Şimdi yeniden bir nevi "düşük" konumunda.. Artık "iktidar"ın merkezinde değil..

Ve yine "Demirel" olmaya karar vermiş gibi görünüyor..

Türkiye'de sesi duyulmayan "demokrasi"nin ve "eleştiri"nin bayrağını, o taşımaya başladı..

Dün "Star"ın "Kırmızı Koltuk"unda söylediklerinin çoğunun altına imzamızı atabiliriz..

Ecevit, Yılmaz, Bahçeli ve onların çevreleri, dileriz Demirel'in söylediği ve bütün Türkiye'nin dinlediği sözleri görmezden, duymazdan gelemezler..

Bu iktidar kadrosu, o koltuklarda oturamayacak kadar başarısızdırlar..

Geçen yıl bu vakitler yüzde 25 olan enflasyon, bugün yüzde 70 düzeyindedir..

Geçen yıl bu vakitler 670 bin lira olan 1 Amerikan Doları, 1,5 milyon liradır..

Geçen yıl bu vakitler iş sahibi olan milyonlarca kişi işsizdir.. Fabrikalar, orta ve küçük işletmeler batmıştır..

Bu iktidar kadrosunun yönetiminde, Türkiye, 2'nci Dünya Savaşı'ndan beri, en büyük daralmasını, küçülmesini yaşamıştır..

Türkiye, "kötü yönetim" yüzünden, varlık içinde yokluğa ve sefalete, ümitsizliğe itilmiştir..

Demokrasilerde, böyle durumlarda, iktidarlar değişir..

Başarısızlığın siyasi müeyyidesi, gitmektir..

Ama, "Ecevit-Yılmaz-Bahçeli" üçlüsünün yönetiminde, bireyler, kurumlar, müteşebbisler ve tüm toplum zarar görürken, bunlar hiçbir şey olmamış gibi yerlerinde oturmaktadır..

"Seçim" diyenlere de, "Seçim olursa işler bozulur" cevabı vermektedirler..

Peki "işler", bundan daha fazla ne kadar bozulabilir ki?

Bunlar kendi halklarını ve demokrasiyi, istikrarın tehdidi olarak görmekteler..

Oysa bu takım, Türkiye'de istikrarı da, gelişmeyi de, güven duygusunu da tahrip etmişlerdir..

Demirel "Kırmızı Koltuk"ta bunları söyledi..

Doğru söyledi..

Bunları Çiller de, Erdoğan da, Kutan da, Tibuk da, Yazıcıoğlu da, Baykal da söylüyor.. Ama duyurulmuyor bu sözler..

Demirel'in sözleri, "Star" sayesinde duyuldu..

ŞAKA

Hadi canım sen de!.

Bir insan hem Rize'de, hem İstanbul'da aynı anda bulunamaz..

Bir parti hem iktidarda, hem muhalefette aynı anda olamaz..

Bir politikacı hem her icraata ortak olup, hem de "Bu gidiş iyi gidiş değil" diyemez..

Aklı başında bir toplum da, "Acaba bu kişi, içtenlikle farklı şeyler mi söylüyor" diye şüpheye kapılamaz..

Acaba kimden söz ediyoruz?

Yoksa bu bir "Temel fıkrası" mı?

ACI AMA GERÇEK

Ecevit'in sağlığı siyasi bir problemdir!.

Bazı konular üzerinde yazmak ve konuşmak zordur.. Bunların başında da, insanların sağlık durumu gelir..

Evet.. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Başbakanı olan Sayın Bülent Ecevit'in sağlık durumuna değinmek istiyoruz..

Sayın Ecevit'in sağlık durumunun, "Başbakanlık sistemi" ile yönetilen ve dramatik kararların her an alınmasını gerekli kılan bu ülke için, "problemli" noktaya geldiğini, artık başta "Ecevit Ailesi" olmak üzere, hepimiz kabullenmeliyiz..

Hepimiz kendimizden biliyoruz.. Bir baş veya diş ağrısı bile, insanın dış dünya ile ilişkisini zayıflatır..

Ankara'da Başbakanlık merdivenlerini zorlukla çıkan Sayın Ecevit, 14 Ocakta Amerika'ya uçup, orada Başkan Bush'la ve Amerikan yetkilileri ile önemli görüşmeler yapacak..

Genç ve dinç insanları yoracak bir yolculuk ve program içinde, hayati kararlara katılacak, tartışacak..

Bu doğru değildir..

Allah Sayın Ecevit'e uzun ömür versin.. Bu içten dileğimiz.. Ama Türkiye'de siyasi sistem, Ecevit'in sağlığına endekslidir..

Bu da, çok yanlıştır..


24 Aralık 2001
Pazartesi
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED