T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Mayınlı tarlada beklenen çıkış

Tayyip Erdoğan'ın lideri olduğu 'yenilikçi hareket', kuruluş beyannamesinin içişleri bakanlığına sunulmasıyla, dün, nihayet partileşti. Karanlığı dağıtmanın sembolü olarak ampulü amblem haline getiren Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), böylece, Türkiye'nin 39. partisi oldu.

Her kuruluş sancılıdır; AKP'nin oluşma sürecinin kolay geçmediği de görüldü. Köklerinden bütünüyle kopmadan yeniye tâlip olmak, tanımı gereği, epey zor bir iştir zaten. Siyasi hayatlarına kapatılan FP'de (veya RP'de) başlamış milletvekillerinin yarıdan fazlası tercihini yeni oluşumdan yana kullandı; belediye başkanları yanında il ve ilçe düzeyinde de FP kökenlilerden Tayyip Erdoğan'ın başını çektiği harekete ilgi duyanların fazla olduğu biliniyor... Buna karşılık, Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının gözü, toplumun bütününü kucaklayacak çok daha kapsamlı bir oluşumdan yanaydı. AKP'nin kurucular kurulu hemen bütünüyle yeni isimler; ancak kuruluş sonrası iltihaklarla partide FP ağırlığı daha bir hissedilecek...

Yeni oluşuma ilgi duyanların beklentilerinin farklı olması, bazılarının 'açılım' korkusu, bazılarının ise 'eskiye bağlılık' tedirginliği yaşaması doğal. Bu sebeple, AKP'nin kurucularına bakıp, "Yeterince açılmamış" diyenler kadar, tek tek isimler üzerinde durup "Bunlara gerek var mıydı?" sorusunu yöneltenler de çıkacaktır. Yeni kuruluşlarda herkesi tatmin etmenin sihirli bir formülü henüz bulunamadı.

Kuruculara bakıldığında, AKP'nin genç bir kadroya sahip olmayı hedeflediği anlaşılıyor. Çok sayıda üniversite öğretim üyesi, profesör yer alıyor AKP'de; iş dünyası da en geniş biçimiyle temsil ediliyor. Üst düzey bürokratlar, yargı ve diplomasi dünyasından isimlere de yer verilmiş. Bir veya birden fazla dil bilen, alanlarında başarılı, siyasete girmeleri kendileri açısından 'fedakârlık' sayılması gereken çok sayıda profesyonel var kurucular arasında. Bu yönüyle, medya ne kadar gerçeği örtmeye çalışırsa çalışsın, AKP'nin kuruluşuna pekâlâ 'beklenen çıkış' denilebilir...

Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının en ciddi mücadeleyi önyargılara karşı vereceklerine kuşku yok. Medyanın başını çektiği bir cephe kuruluşun cılız olması için elinden geleni yaptı; kurucular kurulunun pırıltılı zenginliği, o cephenin, bunda fazla başarılı olamadığının işareti. Daha henüz tek kuruş harcaması gerekmemiş bir siyasi kuruluşa milyar dolarlık kaynak yakıştırması bile yapıldı. 'Değişim' merkezli tartışmalar ise, iki aşırıyı birden gündeme sokup zihinleri karıştırmayı amaçlıyordu: 'Değişim', bir yandan, bir tür 'piçleşme' biçiminde yansıtılarak köke bağlı taban uzakta tutulmak isteniyor, diğer yandan da "Neresi yeni?" sorusuyla onu dar bir alana hapsetme hesapları yapılıyor...

Yakın tarihinde yaşadıkları göz önünde tutulduğunda, yoğurdu üfleyerek yemesi yadırganmayacak kadar 'kırılgan' bir topluma sahip Türkiye; bu açıdan AKP'nin işi hem zor hem kolay. Zorluk, altüst oluştan en ağır ekonomik darbeyi yemesine rağmen zihinleri iyice iğdiş edilmiş bir kesimin 'yaşam tarzı'na ilişkin reflekslerinin hâlâ tepkisel olmasından; AKP'nin bu yolda alması gereken daha çok mesafe var... Kolaylık ise, krizlerden kriz beğenilen bir ortamda, kitlelerin bu kadroya açtığı kredinin hâlâ devam ediyor olması sebebiyle... Tayyip Erdoğan ve arkadaşları, kolaylığı zorluğa çevirmez, tersine zoru aşmak için gerekli çabayı gösterirlerse, Türk siyasi tarihinin en büyük başarısına imza atabilirler...

Kuruluş sürecinde yaşananlar yeni oluşumdakilerin bundan böyle karşılaşacakları sorunlara da ışık tutuyor. Öteki partilerden farklı olarak, karşılarında, başarısız olmaları için ellerinden geleni yapmaya hazır sayıca az ama etkisi fazla bir cephe bulacaklar; kendilerini varlıkları için tehdit olarak gören diğer partilerin yıpratıcı propagandalarına da hazırlıklı olmalılar. Karşılarındaki cephenin dış bağlantılarını da unutmamaları gerekiyor. AKP açısından, Türkiye'nin bugünkü şartları, 27 Mayıs darbesi akabinde DP kadrosunun karşı karşıya kaldığı şartları çağrıştırıyor. O günün şartları kolay değildi, bugünün şartları da öyle...

Yeni oluşum, partileşerek, Tayyip Erdoğan liderliğinde zor bir dönemeci aştı; ancak esas zorluk yolun bundan sonraki bölümünde. AKP kadrosu mayınlı bir tarla üzerinde yürüdüğünü unutmamak zorunda.

Erdoğan ve arkadaşlarına başarılar diliyorum; onların 'başarısı', toplumun bütününü rahatlatacak bir büyük dönüşümün gerçekleşmesi anlamına geliyor çünkü...


15 Ağustos 2001
Çarşamba
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED